Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul, son yıllarda mega projeler, kültürel zenginlikler ve siyasi fırtınalarla gündemin merkezinde yer alıyor. Boğaz’ın mavi sularından Anadolu yakasının yeşil tepelerine uzanan bu dev şehir, milyonlarca insanın hayallerini barındırırken, aynı zamanda güç mücadelelerinin arenası haline gelmiş durumda. Yerel yönetimler, halkın günlük hayatını şekillendiren en somut yapılar olarak, her zaman hassas bir dengeye sahip. Ancak 2024 yerel seçimlerinin üzerinden geçen aylarda, bu denge adeta bir depremle sarsıldı. CHP’nin zaferle taçlandırdığı ilçeler, birbiri ardına hedef tahtasına kondu. Operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar ve beklenmedik parti değişiklikleri... Bu zincirleme reaksiyon, sadece belediye binalarını değil, demokrasinin temellerini de tehdit ediyor. Peki, bu fırtınanın gözü nerede ve nereye varacak?
Asıl gök gürültüsü, 13 Eylül 2025 sabahı Bayrampaşa’da koptu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube ekipleri, şafak vakti harekete geçti. Hedefte, CHP’li Bayrampaşa Belediyesi vardı. “İrtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “ihaleye fesat karıştırmak” gibi ağır ithamlarla yürütülen soruşturma kapsamında, Belediye Başkanı Hasan Mutlu dahil 48 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Ekipler, eş zamanlı baskınlarla belediye binasını, 72 ev ve iş yerini taradı. Dijital materyaller, evraklar ve belgeler kutulara doldurulup emniyete taşındı. Gözaltı sayısı hızla 37’ye, ardından 44’e, son olarak da 45’e yükseldi. Sağlık kontrollerinden geçirilen şüpheliler, Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü – burası, adeta bir siyasi hesaplaşmanın sahnelenişi gibiydi.
Hasan Mutlu, 1961 doğumlu bir eğitimci ve siyasetçi. Yarım asrı aşkın öğretmenlik tecrübesiyle tanınan Mutlu, 2024 yerel seçimlerinde yüzde 46,67 oy alarak Bayrampaşa’yı 30 yıllık bir aradan sonra CHP’ye kazandırmıştı. Şişli tarihinin en yüksek oy oranını alan isimlerden biri olarak, ilçeye hizmet vaadiyle yola çıkmıştı. Ancak gözaltı anında sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Değerli komşularım, ben bugüne kadar yalnızca Bayrampaşa’ya ve siz kıymetli hemşehrilerimize hizmet ettim. Sizlere layık olabilmek için çıktığımız bu yolda bir an bile geri adım atmayı düşünmedim, düşünmeyeceğim. Bugün yaşadığım gözaltı, sadece 30 yılın ardından Bayrampaşa’yı hizmetle buluşturmamızın bir sonucudur. Yaşananlar; siyasi operasyonlardan, asılsız iftiralardan ibarettir. Emin olun ki; siz değerli Bayrampaşalılarla birlikte bu iftiraların da haysiyetsizliklerin de üstesinden geleceğiz,” diyerek direncini ortaya koydu. Mutlu’nun ifadesi, soruşturmanın 3 gün süreceğini tahmin ettiriyordu – peki bu süre, ilçenin kaderini değiştirecek mi?
Gözaltına alınanlar arasında, Belediye Başkan Yardımcıları Atilla Özen, Hakan Baş, Lütfi Kadıoğulları, Gündüz Kalkan ve Hukuk İşleri Müdürü Bilgehan Yağcı gibi kilit isimler vardı. Emre Şahin, Mahmut Kılıç, Hakan Sarıkaydın, Çetin Koç, Arzu Doyran, Abdulkadir Çelik, Halil İbrahim İlter, Dilber Sarıtaş, Şener Karaman, Mustafa Büyükbayrak, Emin Sönmez, Kadir Kurt ve İlhan A gibi belediye personeli ve meclis üyeleri de listede yer aldı. Arzu Doyran, CHP Bayrampaşa Kadın Kolları Başkanı ve meclis üyesi olarak dikkat çekiyordu. İşin en çarpıcı yanı, MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Yasin Sönmez ile Bayrampaşa İlçe Üyesi Emin Sönmez’in de şüpheliler arasında olmasıydı. MHP, bu iki isim hakkında derhal ihraç süreci başlattı. Ayrıca, daha önce CHP’den istifa etmesi için tehdit edilen Meclis Üyesi Deniz Uykan da gözaltındaydı. Uykan, cep telefonuna gelen kelepçe görseli ve boş istifa dilekçesiyle korkutulmuş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Bu detaylar, operasyonun sadece CHP’yi değil, ittifak dinamiklerini de sarstığını gösteriyordu.
Bayrampaşa operasyonu, İstanbul’da CHP’li belediyelere karşı 11. darbe niteliğindeydi. İlk halka, Beşiktaş’la açılmıştı; oradan İBB’ye sıçramış, Beyoğlu Belediye Başkanı’nın tutuklanmasıyla doruğa ulaşmıştı. Gaziosmanpaşa, doğrudan AKP’ye geçmişti. Beykoz’da ise Başkan Alaattin Köseler’in tutuklanmasının ardından vekil olarak seçilen Özlem Vural Gürzel, dün AKP’ye katılmıştı – rozetini bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan takmıştı. Haliç Kongre Merkezi’ndeki AKP Teşkilat Akademisi Kapanış Programı’nda Erdoğan, “Saflarımızı sıklaştırıp genişletiyoruz. Partimizin 24. kuruluş yıl dönümünde Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun da aralarında olduğu dokuz yeni isim aramıza katıldı. Bugün de Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel’in ve belediye meclis üyemizin AK Parti ailesine katılmasının sevincini yaşıyoruz. Kendilerine aile meclisimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyor. Beykoz’a hizmet yolunda Cenabı Allah’tan üstün başarılar diliyoruz,” demişti. Gürzel ise, “Bu büyük aileye katılımlarımı onaylayan değerli Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra Beykoz’a gelecek hizmetleri ve kendisinin göstereceği desteği heves ve heyecanla bekliyorum. Beykoz’un hedefini büyüteceğiz,” diye yanıt vermişti. Bu geçiş, CHP’nin Beykoz meclisindeki çoğunluğunu eritmişti – 20 CHP’li üyeye karşı 17 AKP’li, MHP’li ve bağımsızdan oluşan blok, Bayrampaşa için de benzer bir senaryo mu çiziyordu?
Bayrampaşa’da meclis dengesi kırılgan: 20 CHP’li üyeye karşılık 17 rakip. Çok sayıda meclis üyesinin gözaltına alınması, belediyenin AKP’ye kayma ihtimalini masaya yatırdı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, sosyal medyadan haykırdı: “Seçilmiş belediye başkanlarını görevden almak, belediyelere sabah baskınlarıyla operasyon yapmak; demokrasiye, sandığa ve milletin iradesine ihanettir. Bayrampaşa Belediyesi’ne yapılan operasyon; hukukun değil, siyasetin operasyonudur. Bu darbe hukukuna karşı dimdik duracağız.” Ağbaba’nın sözleri, muhalefetin genel nabzını yansıtıyordu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, Sarıyer’deki eski İstanbul İl Başkanlığı binasında –ki burası artık genel başkanlık çalışma ofisi– MYK toplantısı öncesi ateş püskürdü: “Ben gelince paldır küldür kaçıyorlar, biz gidince kıyıdan kıydan geliyorlar. Bayrampaşa Belediyesi’ne operasyon düzenlendi. Belediye’ye çökmeye çalışıyorlar, ihtiyaçları olan belediye meclis üyesi sayısı kadar kişiyi gözaltına alıyorlar. AK Parti seçimde kazanamadığı yerleri böyle mi almaya çalışıyor? Buralara mı düştünüz? Buradan AK Partililere soruyorum: İçinize siniyor mu? ‘Kazandık’ diyor musunuz?” Özel’in bu çıkışı, haftaiçi İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanıp Gürsel Tekin’in 5 bin polisle binaya sokulmasını da hatırlatıyordu – yargı eliyle seçimsiz bir yönetim mi kuruluyordu?
Bu operasyonlar, CHP’li belediyeleri sindirme stratejisinin parçası olarak görülüyor. 2024 seçimlerinden beri İstanbul’da dokuz belediyeye “kent uzlaşısı” soruşturması yağdı; Kartal ve Ataşehir başkan yardımcıları dahil 10 kişi 15 yıla kadar hapisle yargılanıyor. Esenyurt Başkanı Ahmet Özer, “silahlı terör örgütü üyeliği”nden; Beşiktaş Başkanı Rıza Akpolat, “suç örgütüne üyelik”ten tutuklandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sahte diploma skandalından bir gün sonra yolsuzluktan gözaltına alınıp 23 Mart’ta hapse atıldı. Avcılar ve Beşiktaş’a yeni dalgalar... Toplamda 17 CHP’li belediye operasyon gördü; 16 başkan tutuklu, Adıyaman’da Abdurrahman Tutdere ev hapsinde. Aziz İhsan Aktaş’ın “suç örgütü” iddiaları, rüşvet ve ihale fesatlarını gerekçe göstererek dalgaları tetikledi. Adana’da Zeydan Karalar, Antalya’da Muhittin Böcek, Aydın’da Özlem Çerçioğlu... Operasyonlar İstanbul’dan taşlara sıçradı; 106 gözaltı, 54 tutuklama.
Şahan’a ikinci darbe ise aynı gün indi. “Kent uzlaşısı”ndan 6 aydır Silivri’de tutulan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, 1982 doğumlu mimar ve siyasetçi. 2024’te Şişli’yi yüzde 56 oyla kazanan Şahan, evli ve bir kız babası. 12 Eylül’de SEGBİS’le İBB soruşturmasına bağlandı; “icbar suretiyle irtikap” ve “suç örgütü üyeliği”nden sorgulandı. 6 saatlik maratonun sonunda sulh ceza hakimliği ikinci tutuklama verdi. Şahan, sosyal medyadan patladı: “Kıymetli dostlar, 6 aydır hukuken temelsiz, siyaseten de ülke gerçekleriyle taban tabana zıt bir dosyadan dolayı tutuklu yargılanıyorum. 12 Eylül günü ‘Kent Uzlaşısı’ adıyla anılan dosya ülke siyasetinin gündemine geldi. Demokrasiye duyulan ihtiyaç vurgulandı, kayyumların kaldırılması çağrısı yapıldı. Tam da aynı gün, öğlen saatlerinde Savcılık beni İBB Başkanımız, partimizin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı İBB dosyası üzerinden sorguya çağırdı. 6 saat süren sorguda bana sorulan her şey, Şişli’nin, İstanbul’un, milletimizin hakkını koruyan kamusal hizmet anlayışımızla ilgiliydi. Her soruya içim rahat, aynı sorumluluk duygusuyla, gururla cevap verdim. Tutukluluk kararı baştan verilmiş bir sorguda, başka ne bekleyebilirlerdi?” CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, “Her şey gözümüz önünde yaşanıyor, yargının nasıl bir sopaya dönüştürüldüğünü herkes görüyor,” diye haykırdı. İmamoğlu da Silivri’den seslendi: “Amaç belli: İktidar ortağını kırmadan, çalışma arkadaşım Resul Emrah Şahan’ı haksız bir biçimde cezaevinde tutmaya devam etmek. Bunun neresinde adalet var, Allah aşkına!”
Tarihe dönersek, 31 Mart 2024 seçimleri CHP’yi zirveye taşımıştı: İstanbul’un 39 ilçesinden 26’sını kazandılar. Ancak zaferin tadı kısa sürdü. Nisan 2024’te “kent uzlaşısı” iddiaları patladı; DEM Parti’nin “kota” stratejisi terörle bağdaştırıldı. Temmuz 2025’te Aktaş soruşturması genişledi; Adana-Adıyaman’a sıçradı. Ağustos’ta Aydın Çerçioğlu AKP’ye geçti. Eylül’de Beykoz ve Bayrampaşa... CHP, 17 belediyede operasyon gördü; 16 başkan hapis. Erdoğan, 13 Eylül Kabine sonrası “Ana muhalefetin eski ve yeni kadroları arasında kızışan koltuk kavgasının ülkenin kazanımlarına zarar vermesine eyvallah demeyeceğiz,” dedi. AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir ise, “CHP’ye değil, yolsuzluğa operasyon,” diye savundu. X’te fırtına: Binlerce paylaşım, #CHPdeRüşvet etiketiyle dalga geçenler; #ÖzgürlükYürüyüşü’yle direnenler. CHP Adana Gençlik Kolları’nın 9 Ağustos’ta başlattığı 1300 km’lik Silivri yürüyüşü, 14 Eylül’de İstanbul’a ulaştı. Tuzla Marina’da CHP İstanbul Gençlik Başkanı Erdem Kara, “Bugün arkadaşlarımızla birlikte bu yürüyüşün bir eşlik edeni olarak yürüyüşün tamamlanacağı noktaya doğru hareket edeceğiz. Biz bu mücadeleyi gönlünde hisseden tüm gençler olarak Adana Gençlik Örgütü’nün bu mücadelesiyle gurur duyuyoruz. Bizler de bu mücadelenin en büyük temsilcileri olarak bu sürece devam edeceğiz,” dedi. 10 kişilik ekip, 45 günde 237 km katetti; atanamayan öğretmenler, emekliler ve işsiz gençler için yürüyor.
Geleceğe dair yorumum: Bu operasyonlar, sandıktan vazgeçip yargıyı sopa olarak kullanan bir rejimin portresi. CHP, 16 tutuklu başkanla 2028’e kan kaybedebilir; ama sokak direnişi ve Özel’in “Vesayet değil siyaset” çağrısı, dominoyu tersine çevirebilir. Beykoz gibi geçişler artarsa, İstanbul’un rengi değişir – ama halk iradesi, beton baskınlara direnir. Adana gençlerinin Silivri’ye varışı, yeni bir Gezi mi doğurur? Bu drama, her sabah yeni bir baskınla uyanıyor; heyecan zirvede, ama umut da inatla yaşıyor.