Geçtiğimiz günlerde Türkiye'deki milyonlarca kredi kartı kullanıcısını yakından ilgilendiren önemli bir düzenleme hayata geçti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu yani BDDK tarafından alınan bu karar, kredi kartı asgari ödeme oranlarında köklü değişiklikler getirirken aynı zamanda borç yapılandırma imkanları da sunuyor. Özellikle ekonomik olarak zorlu bir dönemden geçen tüketiciler için adeta bir nefes aldıracak bu düzenlemelerin detayları ise herkes tarafından merakla araştırılıyor.

Konuyla ilgili yapılan resmi açıklamalara göre BDDK, "Kredi Kartı Asgari Ödeme Tutarının Değiştirilmesi Hakkında" 26 Eylül 2024 tarihli ve 10970 sayılı Kurul Kararı ile birlikte "Kredi Kartı Borçlarının ve İhtiyaç Kredilerinin Yeniden Yapılandırılması Hakkında" 26 Eylül 2024 tarihli ve 10972 sayılı Kurul Kararı olmak üzere iki ayrı önemli karara imza attı. Bu kararların her ikisi de Resmi Gazete'de yayımlandığı andan itibaren yürürlüğe girerek milyonlarca tüketicinin hayatını doğrudan etkilemeye başladı.

Yeni düzenlemenin en dikkat çeken maddesi şüphesiz asgari ödeme oranlarında yapılan değişiklik. Daha önce 25.000 Türk Lirası limit altı kartlar için uygulanan %20'lik asgari ödeme oranı, artık sadece 50.000 Türk Lirası ve altında olan kredi kartları için geçerli olacak. Yani limiti 50.000 TL'ye kadar olan kart sahipleri, dönem borçlarının sadece beşte birini ödeyerek kartlarını kullanmaya devam edebilecekler. Ancak limiti 50.000 Türk Lirası üzerinde olan kredi kartları için durum biraz daha farklı. Bu kategoride yer alan kartlarda asgari ödeme oranı doğrudan %40 olarak belirlendi. Yani yüksek limitli kredi kartı kullanan tüketiciler, dönem borçlarının neredeyse yarısını ödemek zorunda kalacaklar.

Peki bu uygulama nasıl çalışacak? Örnekle açıklamak gerekirse; 45.000 TL limitli bir kredi kartınız varsa ve bu dönem 10.000 TL'lik bir harcama yaptıysanız, asgari ödeme tutarınız sadece 2.000 TL olacak. Ancak 60.000 TL limitli bir karta sahipseniz ve yine 10.000 TL'lik borcunuz varsa, bu sefer asgari ödeme tutarınız 4.000 TL'ye yükselecek. Bu değişiklik özellikle yüksek limitli kredi kartı kullanan ve genellikle asgari ödeme yapmayı tercih eden tüketicileri doğrudan etkileyecek gibi görünüyor.

BDDK yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda bu düzenlemenin amacının tüketicilerin aşırı borçlanmasını önlemek ve kredi kartı kullanımında daha sağlıklı bir finansal davranış modeli oluşturmak olduğu vurgulanıyor. Özellikle yüksek limitli kartlarda asgari ödeme oranını artırarak, tüketicilerin borçlarını daha hızlı ödemeleri ve faiz yükünün altında kalmamaları hedefleniyor.

Gelelim belki de tüketiciler için en hayati konu olan yapılandırma imkanına. BDDK'nın 10972 sayılı kurul kararı kapsamında, dönem borcunun ödenmesi gereken asgari tutarını ödeyememiş olan bireysel kredi kartı sahipleri için dev bir kolaylık getirildi. Artık kredi kartı borçlarını ödemekte zorlananlar, mevcut borç bakiyelerini kart hamilleri tarafından talep edilmesi durumunda en fazla 60 ay ile sınırlı olmak üzere yapılandırma imkanından faydalanabilecekler. Yani borcunuzu 5 yıllık bir taksit planına yayabilecek ve her aya düşen taksit tutarını da ilgili ayın asgari ödeme tutarına ekleyerek ödeyebileceksiniz.

Yapılandırma sürecinde dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise faiz oranları. Türkiye Cumhuriyet Merkezik Bankası tarafından yapılan düzenleme ile bireysel kredi kartlarının yapılandırılmasında kullanılacak faiz oranı, referans faiz oranı olan %3,11 ile sınırlandırıldı. Bu oldukça önemli bir gelişme çünkü normalde kredi kartlarında uygulanan akdi faiz oranları çok daha yüksek seviyelerde bulunuyor. Örneğin, 25 bin liranın altında borcu olan kredi kartlarına %3,50, 25 bin ile 150 bin lira arasında borcu olanlara %4,25, 150 bin liranın üzerinde borcu olanlara ise %4,75 oranında faiz uygulanıyor. Nakit çekim işlemlerinde ise bu oran %5 seviyesine kadar çıkabiliyor.

Yapılandırma imkanından yararlanmak isteyen tüketicilerin dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar bulunuyor. Yapılandırılan borcun en az yarısı ödenmedikçe kredi kartı limiti artırılamayacak. Bu da tüketicilerin daha sürdürülebilir bir ödeme planı oluşturmasını teşvik eden bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca yapılandırma başvurularının belirli bir süre içerisinde yapılması gerekiyor. Kredi kartı borçları için bu süre sınırlaması olmazken, ihtiyaç kredilerinde borcun gecikmeye girmesinden itibaren bir yıl içerisinde başvuru yapılması gerektiği belirtiliyor.

Vatandaşlık Maaşı Tartışması: Yoksulluğu Bitirecek mi?
Vatandaşlık Maaşı Tartışması: Yoksulluğu Bitirecek mi?
İçeriği Görüntüle

Uzmanlar bu düzenlemenin özellikle borçlarını zamanında ödeyemeyen ancak düzenli ödeme yapma kapasitesi olan tüketiciler için hayat kurtarıcı olabileceğini belirtiyorlar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var; yapılandırma imkanı her zaman mevcut olmayabilir ve bu tür düzenlemeler genellikle belirli bir süre için geçerlidir. Bu nedenle tüketicilerin bu fırsatı değerlendirirken aynı zamanda harcama alışkanlıklarını da gözden geçirmeleri gerekiyor.

Kredi kartında sürekli asgari ödeme yapmanın getirdiği riskler de uzmanlar tarafından sıklıkla vurgulanan bir konu. Asgari ödeme tutarı, toplam borcun yalnızca küçük bir kısmını kapsar ve genellikle faiz ve ücretlerden oluşur. Sürekli asgari ödeme yapmak, mevcut borç durumunun katlanarak artmasına sebep olabilir ve bu da kredi notunu olumsuz etkileyebilir. Her ay sadece asgari tutarı ödeyerek borcunuzu ertelediğinizde, faiz işlemeye devam eder ve bir sonraki ay borcunuz daha da büyür. Bu kısır döngü, sonunda borcun kontrolden çıkmasına ve tüketicinin mali açıdan büyük sıkıntıya girmesine yol açabilir.

Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre Türkiye'de aktif olarak kullanılan kredi kartı sayısı milyonları buluyor ve bu kartların önemli bir bölümünde asgari ödeme yapılıyor. Yeni düzenlemenin bu milyonlarca kullanıcıyı doğrudan etkilemesi bekleniyor. Özellikle limiti 50.000 TL üzerinde olan kart sahipleri için asgari ödeme tutarının iki katına çıkması, bütçe planlamalarını gözden geçirmelerini gerektirecek.

Tüketici Hakları Dernekleri tarafından yapılan açıklamalarda bu düzenlemenin olumlu yönleri kadar, tüketicilerin bilinçlendirilmesi gerektiği vurgusu da yapılıyor. Çünkü yapılandırma imkanı sunulsa bile, tüketicilerin bu imkanı doğru kullanmaları ve aynı borç sarmalından tekrar çıkmamaları için finansal okuryazarlık seviyelerinin artırılması gerekiyor. Zira yapılandırma sadece bir çözüm yolu, asıl önemli olan harcama alışkanlıklarının değiştirilmesi ve bütçe disiplininin sağlanması.

Yeni düzenlemenin bir diğer önemli getirisi ise ihtiyaç kredilerini kapsayan yapılandırma imkanı. 26 Eylül 2024 tarihi itibarıyla anapara ve/veya faiz ödemelerinin tahsili otuz günden fazla geciken ihtiyaç kredilerinin borç bakiyeleri, borçlu tarafından talep edilmesi durumunda en fazla 60 ay ile sınırlı olmak üzere ilave kredi kullandırılmaksızın yeniden yapılandırılabilecek. Bu düzenleme de özellikle kredi kartı borçları yanında ihtiyaç kredisi borçları olan tüketiciler için büyük bir rahatlama anlamına geliyor.

Sektör temsilcileri bu düzenlemelerin kredi kartı piyasasında kısa vadede bir yavaşlamaya yol açabileceğini ancak uzun vadede daha sağlıklı bir finansal ekosistem oluşturacağını belirtiyorlar. Yüksek limitli kredi kartı veren bankaların da bu yeni oranları dikkate alarak, kart başvuru süreçlerini ve risk değerlendirmelerini gözden geçirmeleri bekleniyor.

Tüketicilerin bu yeni düzenlemelerden nasıl yararlanabileceklerine dair ise bazı pratik bilgiler bulunuyor. Öncelikle kredi kartı borcunu ödeyemeyen tüketicilerin, kartını kullandıkları bankanın müşteri hizmetlerine başvurarak yapılandırma talebinde bulunmaları gerekiyor. Başvuru süreçleri bankadan bankaya değişmekle birlikte genellikle telefon, şube veya internet bankacılığı üzerinden gerçekleştiriliyor. Başvuru sırasında tüketicilerin gelir durumları, borç miktarları ve ödeme kapasiteleri detaylı olarak değerlendiriliyor.

Yapılandırma kabul edildiğinde ise tüketicilere özel bir ödeme planı sunuluyor ve bu plan kapsamında dönem borcunun asgari tutarı ile yapılandırma taksiti birlikte ödeniyor. Ancak uzmanlar, yapılandırma planı kabul eden tüketicilerin mutlaka ödeme takvimlerine uyum sağlamaları gerektiği konusunda uyarıyor. Çünkü yapılandırma sürecinde de ödemelerin gecikmesi durumunda, yapılandırma iptal edilebilir ve eski borç yapısına geri dönülebilir.

Merkez Bankası tarafından açıklanan veriler, kredi kartı gecikmelerinde son dönemde bir artış olduğunu gösteriyordu. İşte bu nedenle hem BDDK hem de TCMB tarafından eşgüdümlü olarak atılan bu adımlar, ekonominin genel dengeleri açısından da oldukça kritik öneme sahip. Tüketicilerin borç yükünün hafifletilmesi, aynı zamanda bankaların risklerinin de azaltılması anlamına geliyor.

Yeni düzenlemenin bir diğer önemli etkisi ise kredi notları üzerinde olacak. Kredi kayıt bürolarından alınan bilgilere göre, kredi kartı borçlarını düzenli ödeyen ancak sadece asgari ödeme yapan tüketiciler, kredi notlarında önemli bir düşüş yaşamıyorlar ancak borçları sürekli aynı seviyede kaldığı için yeni kredi başvurularında olumsuz değerlendirmeye tabi olabiliyorlar. Yeni düzenlemeyle birlikte yapılandırma imkanı sunulan tüketicilerin, yapılandırma sonrası düzenli ödemeleri halinde kredi notlarının zaman içinde iyileşmesi bekleniyor.

Konuyla ilgili hukukçular da bir uyarıda bulunuyor. Yapılandırma imkanının sunulması, tüketicinin borcunu ödememe hakkı anlamına gelmiyor. Yapılandırma sözleşmesi bir nevi yeni bir kredi sözleşmesi niteliği taşıyor ve bu sözleşmenin şartlarına aykırı davranışta bulunulması durumunda bankaların yasal hakları saklı tutuluyor. Bu nedenle tüketicilerin yapılandırma öncesi sözleşme şartlarını detaylı olarak incelemeleri ve anlamadıkları noktaları mutlaka banka yetkililerine sormaları gerekiyor.

Özetle, BDDK ve TCMB tarafından yapılan bu eşgüdümlü düzenleme, milyonlarca kredi kartı kullanıcısını yakından ilgilendiren kritik değişiklikler getiriyor. Asgari ödeme oranlarının limit bazlı olarak yeniden belirlenmesi, yapılandırma imkanının 60 aya kadar uzatılması ve düşük faiz oranının uygulanması, tüketiciler için önemli fırsatlar sunuyor. Ancak unutulmamalıdır ki bu düzenlemeler, borç alışkanlıklarını düzeltmek ve finansal disiplin sağlamak yerine geçici bir rahatlama olarak görülmemeli. Tüketicilerin bu imkanları doğru değerlendirirken aynı zamanda harcama davranışlarını da gözden geçirmeleri, gelecekte daha sağlıklı bir finansal yaşam için elzem.