Ekonomi-Piyasalar

Banka yeni asgari ücreti kuruşuna kadar duyurdu

Bir yatırım bankası, geçen yılki asgari ücret tahminini nokta atışıyla bildikten sonra bu yıl da kuruşuna kadar net rakam açıkladı. Fakat açıklamanın arkasında sadece rakamlar değil, çok daha çarpıcı detaylar var.

Türkiye’de milyonlarca çalışan için yeni bir beklenti dönemi başladı. Henüz resmi görüşmeler başlamadan önce, geçen yılın tahminini birebir bilen ünlü bir yatırım bankası, bu yıl da asgari ücreti kuruşuna kadar açıkladı. Henüz hükümetten ya da komisyondan bir açıklama yapılmadan gelen bu tahmin, çalışan kesimde hem umut hem de tartışma yarattı.

Banka, mevcut net asgari ücret olan 22 104 TL üzerinden iki farklı senaryo paylaştı. İlk senaryoda yüzde 20’lik artışla net ücretin 26 524 TL olacağı, ikinci senaryoda ise yüzde 25’lik zamla rakamın 27 630 TL’ye ulaşacağı belirtildi. Bu rakam, geçtiğimiz yılki artış oranına yakın bir seviyeyi işaret ediyor. Ancak bu tahminin dikkat çekici kısmı yalnızca oran değil; bankanın geçen yıl da aynı öngörüyü milim sapmadan tutturmuş olması.

Banka ayrıca enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde 30 civarında seyredeceğini, 2026 ortasında ise yüzde 21 seviyesine gerileyeceğini öngörüyor. Bu beklenti, ücret artışının piyasa dinamiklerine paralel hesaplandığını düşündürüyor. Fakat bu senaryonun gerçek yaşam koşullarında ne kadar karşılığı olduğu hâlâ tartışmalı.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun Aralık ayında başlaması beklenen görüşmeleri öncesinde gündem yalnızca tahminler değil. Çalışma Bakanlığı’nın ev sahipliği yapacağı Üçlü Danışma Kurulu toplantısı öncesinde sendika kanadında ciddi bir ayrışma yaşandı. Türk-İş ve Hak-İş, komisyonda yer almayacaklarını, mevcut yapının işçi lehine adil bir temsil sağlamadığını belirterek toplantılara katılmama kararı aldı. Bu tavır, masada işçi tarafının nasıl temsil edileceğine dair soru işaretlerini büyüttü.

Komisyonun 15 üyeden oluşan yapısında, işçi, işveren ve hükümet kanadından beşer temsilci yer alıyor. Oylarda eşitlik olması durumunda başkanın bulunduğu tarafın görüşü geçerli sayılıyor. Bu nedenle sendikaların dışarıda kalması, sürecin dengelerini doğrudan etkileyebilir.

Tahmin edilen 27 630 TL’lik rakam kulağa yüksek gelse de, temel yaşam koşullarıyla kıyaslandığında tablo farklı. Dört kişilik bir ailenin yalnızca gıda harcaması için gereken minimum tutar eylül ayı itibarıyla 27 970 TL olarak hesaplandı. Yani banka tahmini, yalnızca gıda giderini karşılayabilecek seviyede kalıyor. Gıda dışı zorunlu giderler eklendiğinde, yoksulluk sınırı 91 109 TL’ye kadar çıkıyor. Bu fark, asgari ücretin yaşam maliyetine göre hâlâ oldukça geride olduğunu gösteriyor.

Bir başka dikkat çeken nokta da, tahminin tam da görüşmeler öncesine denk gelmesi. Bankanın bu açıklamayı kamuoyuna sunma zamanlaması, beklenti yönetimi açısından stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor. Çünkü tahminlerin kamuoyu gündemine girmesi, ilerleyen süreçte hem işveren hem de hükümet tarafının tutumunu dolaylı olarak etkileyebiliyor.

Çalışan kesimde en çok tartışılan konu ise bu kez oran değil, alım gücü. Piyasada kira, enerji ve gıda fiyatlarının yüksekliği nedeniyle, zam oranı ne olursa olsun gelir artışının kısa sürede eriyebileceği konuşuluyor. Bu nedenle yeni asgari ücretin yalnızca nominal değil, reel olarak da korunması talep ediliyor.

Öte yandan işveren kesimi de maliyet artışlarının altını çiziyor. İşveren temsilcileri, sigorta primleri ve vergi yüklerinin azaltılmaması halinde, yüksek zam oranlarının işletmelerin sürdürülebilirliğini zorlayabileceği görüşünde.

Sonuç olarak, banka tarafından kuruşuna kadar paylaşılan tahmin yine büyük ses getirdi. Ancak bu rakamın gerçekten masada karşılık bulup bulmayacağı, önümüzdeki haftalarda yapılacak görüşmelerde belli olacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da gözler o tek rakamda: milyonlarca çalışanın maaşını, geçimini ve geleceğe dair beklentisini belirleyecek yeni asgari ücrette.