Küresel finansal piyasalar bu hafta merkez bankalarının kritik kararları ve ekonomi politikalarındaki stratejik hamlelerle çalkalanmaya devam ediyor. Uluslararası ekonomide yaşanan bu hızlı gelişim sürecinde, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerin attığı adımlar küresel piyasa dinamiklerini derinden etkiliyor.
Avustralya Merkez Bankası (RBA) politika faizini yüzde 3,60 seviyesinde sabit tutma kararı aldı. Bu karar, piyasa beklentileriyle tam uyumlu olurken, merkez bankası yetkilileri özel talebin toparlanması, işgücü piyasası koşullarının sıkılığı ve devam eden enflasyonist baskıları gerekçe gösterdi. RBA'nın bu veri odaklı politika yaklaşımını sürdürmesi bekleniyor ve faiz kararlarında temkinli bir yaklaşım sergilemeye devam edeceği öngörülüyor.
Japonya'da ise döviz piyasasında dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Japon yeni, ABD doları karşısında 154,47 seviyesine ulaşarak son sekiz ayın en düşük değerini gördü. Bu kritik seviye, Japonya Maliye Bakanı Satsuki Katayama'yı harekete geçirdi. Katayama, döviz piyasasındaki hareketleri yüksek aciliyetle izlediklerini ve tek taraflı, hızlı hareketler karşısında müdahale olasılığını değerlendireceklerini açıkladı. Bu durum, Japon yeni üzerindeki baskıların ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Japonya hükümeti, Başbakan Sanae Takaichi liderliğinde ekonomik büyümeyi desteklemek için yeni stratejiler geliştiriyor. Hükümet, vergi artırmadan büyümeyi finansman sağlamak amacıyla kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan "Japonya Büyüme Stratejisi Konseyi" kurdu. Bu konsey, yatırımların miktarı, öncelik alanları ve zamanlaması gibi kritik ayrıntılar üzerinde kamu-özel sektör iş birliğine dayalı bir yol haritası belirleyecek.
İngiltere Merkez Bankası için beklentiler netleşiyor. Bu hafta faizde değişiklik yapmaması beklenirken, MUFG analisti Lee Hardman'ın değerlendirmeleri piyasa yorumlarını şekillendiriyor. Hardman, enflasyon verilerinin gelişimine bağlı olarak Aralık ayında faiz indiriminin temel senaryo olmaya devam ettiğini belirtiyor. Analist, politika yapıcıların faiz indirimi öncesinde hükümetin bütçesi ve ek ekonomik verilere ihtiyaç duyacağını da vurguluyor.
ABD ekonomisi için Atlanta Fed'in GDPNow modeli dikkat çekici sonuçlar veriyor. Model, üçüncü çeyrek büyüme tahminini yüzde 3,9'dan yüzde 4'e yükseltti. Bu tahmin, ISM imalat endeksi gibi güncel özel sektör verileri ışığında yapıldı ve resmi olmamasına rağmen yakından takip ediliyor. Bu gelişme, ABD ekonomisinde devam eden toparlanmanın güçlendiğine işaret ediyor.
Çin'de teknoloji sektörüne yönelik destekleyici politikalar dikkat çekiyor. Financial Times'ın haberine göre, Çin hükümeti yerli yapay zeka çip üretimi için teknoloji devlerine (ByteDance, Alibaba, Tencent gibi) enerji faturalarını düşüren önemli teşvikler sağlıyor. Bu strateji destek paketi, ABD merkezli üreticilere (Nvidia gibi) yönelik ithalat kısıtlamalarına karşı yerli üretimi teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu kapsamlı strateji kapsamında, yerel yönetimlerin teşvik programlarını artırması bekleniyor.
Küresel ekonomide yaşanan bu paralel gelişmeler, farklı ekonomilerin kendine özgü zorlukları ve fırsatları değerlendirdiğini gösteriyor. Merkez bankalarının temkinli yaklaşımları ve hükümetlerin ekonomik büyümeyi destekleyici politikaları, uluslararası piyasa dinamiklerini şekillendirmeye devam ediyor. Bu dönemde özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enerji maliyetleri ve teknoloji sektöründeki gelişmeler, küresel ekonominin gidişatını belirleyen temel faktörler arasında yer alıyor.
Bu çok boyutlu ekonomik tablo, yatırımcıların ve ekonomistlerin dikkatle izlemesi gereken kritik gelişmeler içeriyor. Avustralya'nın para politikasındaki istikrar, Japonya'nın döviz müdahale hazırlığı, Çin'in teknoloji sektörünü destekleyici hamleleri ve İngiltere'nin faiz stratejilerindeki yaklaşımı, önümüzdeki dönemde küresel piyasaların yönünü belirleyecek önemli faktörler olarak öne çıkıyor.