Türkiye'de askeri eğitim sistemi, son yıllarda yaşanan dönüşümlerin etkisiyle yeniden şekillenmeye başladı. 2016 yılındaki darbe girişimi sonrası kapatılan askeri liselerin yeniden açılması tartışması, hem siyasi çevrelerde hem de toplumda geniş yankı uyandırırken, bu konuda yeni gelişmeler yaşanıyor.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından, sadece 5 gün sonra alınan kararla 7 köklü askeri lise kapatıldı. Kuleli Askeri Lisesi, İzmir Maltepe Askeri Lisesi, Bursa Işıklar Askeri Lisesi, Heybeliada Deniz Lisesi, Bursa Hava Lisesi, Erzincan Askeri Lisesi ve Selimiye Askeri Ortaokulu, Türkiye'nin iki asırlık askeri eğitim geleneğinin önemli temsilcileriydi. Bu okullar, II. Mahmut döneminde 1789 yılında TSK komuta kademesini yetiştirmek amacıyla kurulmuştu ve Cumhuriyet tarihinin ilk Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın da aralarında bulunduğu sayısız önemli komutanı mezun etmişti.
Askeri liselerin kapatılmasının üzerinden 9 yıl geçtikten sonra, bu kararın sorgulanmaya başlandığı görülüyor. Özellikle, Anayasa Mahkemesi'nin OHAL gerekçesiyle kapatmayı meşrulaştırdığı dönemin artık sona ermiş olması, yeniden açılma tartışmalarının temel dayanaklarından biri haline geldi. OHAL'in 7 yıl 3 ay önce kaldırılması, bu olağanüstü şartların hukuken ortadan kalktığını ve askeri liselerin açılmasının önündeki yasal engellerin artık geçerliliğini yitirdiğini savunan kesimler bulunuyor.
Mevcut durumda Türkiye'deki askeri eğitim, Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) çatısı altında sürdürülüyor. Ancak burada öne çıkan kritik eleştiri noktalarından biri, üst yönetim yapısında askeri eğitim kökenli kişilerin azlığı. MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu'nun Marmara Üniversitesi tarih mezunu olması ve sadece asteğmen rütbesine sahip olması, bu kurumların askeri karakterini sorgulatıyor. Benzer şekilde, rektör yardımcıları arasında da sivil kökenli kişilerin sayısının fazla olması, "tek imzayla general" yapılma uygulamasını eleştiren kesimlerin haklı argümanları arasında yer alıyor.
2024-2025 eğitim yılının açılış törenleri Milli Savunma Bakanlığı tarafından gerçekleştirildi. MSÜ bünyesinde Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksekokullarında eğitim-öğretim faaliyetleri devam ediyor. Ancak, bu sistemin askeri geleneği ve disiplinini tam olarak yansıtıp yansıtmadığı konusu, hem askeri çevrelerde hem de toplumda tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Cumhuriyet Halk Partili Yankı Bağcıoğlu'nun yaptığı açıklamalar, bu konudaki siyasi hassasiyeti ortaya koyuyor. CHP olarak askeri eğitimin yeniden inşası için kapsamlı bir reform sürecine ihtiyaç duyulduğunu savunan parti yetkilileri, askeri okulların kapatılmasının yanlış bir karar olduğunu ve askeri eğitim sisteminin köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Bu yaklaşım, mevcut sistemin yetersizliklerini gidermek için alternatif çözümler üretme ihtiyacını işaret ediyor.
Askeri liselerin kapatılmasıyla aynı dönemde imam hatiplerin orta kısımlarının açılması, toplumda çelişki olarak algılanan önemli bir konu haline geldi. Bu durum, eğitim politikalarında tutarlılık sorgulamalarını artırırken, askeri eğitimin özel statüsünün neden zedelendiği sorularını gündeme taşıdı. Benzer şekilde, Ege adalarında Yunanistan'ın izinsiz olarak okullar açması da, Türkiye'nin bölgesel eğitim politikalarındaki eksikliklerini gözler önüne serdi.
Türkiye'nin askeri eğitim tarihinde önemli bir yere sahip olan Kuleli Askeri Lisesi'nin şu anki durumu, bu dönüşümün en somut örneklerinden biri. Eski askeri karakterini yitiren okul, yabancı dil yüksekokuluna dönüştürülerek Arapça, Farsça, Yunanca gibi dil kurslarına çevrilmesi, köklü askeri eğitim geleneğinin kaybı olarak değerlendiriliyor. Bu durum, "şanlı yuva Kuleli'den 6 yıldızlı generaller çıkar, ancak tek yıldızlı oteller çıkmaz" söyleminin altını çiziyor.
2024 yılının son çeyreğinde Anayasa Mahkemesi'nin OHAL döneminde çıkarılan bazı KHK'lerin iptali konusunda esastan karara bağlayacağı gelişmeler de, askeri liselerin geleceği açısından umut verici bir durum olarak yorumlanıyor. İptal başvurularının CHP tarafından yapılması, muhalefetin bu konudaki kararlı duruşunu gösteriyor. Bu süreç, 2016'daki kapatma kararlarının hukuki dayanağının sorgulanması anlamına geliyor.
Askeri hastanelerin Cumhurbaşkanı talimatıyla 9 yıl sonra yeniden açılması için çalışma başlatılması, askeri kurumların restore edilmesi konusunda önemli bir emsal teşkil ediyor. Bu gelişme, askeri liselerin de benzer bir şekilde gündeme alınması beklentilerini artırırken, özellikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na denk gelecek şekilde, Türkiye Cumhuriyeti'nin 102. kuruluş yıldönümünde bu okulların açılması yönünde öneriler dile getiriliyor.
Milli Savunma Bakanlığı'nın 2024-2025 eğitim dönemine ilişkin yaptığı açıklamalar, mevcut sistemin işleyişini sürdürmeye devam ettiğini gösteriyor. MSÜ bünyesinde harp okulları ve astsubay meslek yüksekokullarında eğitim-öğretim faaliyetleri, belirlenen akademik takvim çerçevesinde yürütülüyor. Ancak, bu sistemin askeri geleneği ve karakteri tam olarak yansıtıp yansıtmadığı konusu, gelecek dönemde yapılacak değerlendirmelerde belirleyici olacak gibi görünüyor.
Genel olarak bakıldığında, askeri liselerin yeniden açılması konusu, Türkiye'nin askeri eğitim ve güvenlik politikalarında yaşanan dönüşümün en önemli göstergelerinden biri haline geldi. Hem askeri geleneğin korunması hem de modern eğitim sistemine uyum sağlanması arasındaki denge, bu kararın alınmasında kritik önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde bu konuda alınacak kararlar, Türkiye'nin askeri eğitim vizyonunu ve gelecekteki komuta kademesinin yetişme tarzını belirleyecek.