Dünya

Almanya 2026 Göç ve İltica Politikası: Büyük Değişimler Kapıda

Almanya göç ve iltica politikası 2026'da nasıl değişecek? AB reformları, sınır kontrolleri, güvenli ülke sınıflandırmaları ve sığınma prosedürlerindeki yenilikler merak uyandırıyor, düzensiz göçle mücadelede yeni dönem mi başlıyor?

Avrupa'nın göç politikalarında uzun zamandır beklenen dönüşümler, özellikle bir ülkenin öncülüğünde hız kazanıyor. Düzensiz göç akımlarının yarattığı baskılar, hem ulusal hem AB düzeyinde sert önlemlerin gündeme gelmesine yol açıyor. Bu süreçte sınır kontrolleri, geri göndermeler ve dayanışma mekanizmaları gibi konular ön plana çıkarken, birçok kişi gelecekteki uygulamaların nasıl şekilleneceğini merak ediyor.

Mayıs ayında göreve gelen Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonu, göç konusunda kararlı bir sertleşme politikası benimseniyor. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt'in (CSU) liderliğinde sınır kontrolleri artırılıyor ve sığınma taleplerinde bulunan yabancıların sınırdan doğrudan geri çevrilmesi savunuluyor. Dobrindt, düzensiz göçle mücadelenin ancak Avrupa çapında ortak ve sertleştirilmiş mekanizmalarla mümkün olduğunu vurguluyor. Bu yaklaşım, Afganistan'da Alman kuvvetleri için çalışanların getirilme programlarının durdurulması gibi uygulamalarda da kendini gösteriyor, ancak mahkeme kararlarıyla bazı giriş hakları korunuyor.

AB düzeyinde ise Aralık başında içişleri bakanlarının uzlaşı sağladığı Ortak Avrupa İltica Sistemi (GEAS) reformları, 12 Haziran 2026'da yürürlüğe girecek. Avrupa Parlamentosu'nun 18 Aralık'ta onay vermesiyle süreç tamamlanan bu reformlar, aşırı sağın desteğiyle formalite aşamasına geliyor. Almanya, AB içinde en fazla sığınmacı kabul eden ülke konumunda ve sosyal ile maddi yardımlar nedeniyle en çok tercih edilen destinasyon. Yeni düzenlemelerle ulusal sınır kontrollerinin kaldırılması hedeflenirken, ortak geri gönderme sistemi kuruluyor.

Ulusal yasalar da GEAS'a uyum için Aralık başında kabineden geçen düzenlemelerle değişiyor. Güvenli menşe ülkelerin sınıflandırması basitleştiriliyor; artık parlamento onayı yerine yönetmelikle belirleniyor. Bu ülkeler demokratik sistem, istikrarlı hukuk düzeni ve etkili koruma sağlayan yerler olarak tanımlanıyor. Mevcut liste AB üyeleri, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Gürcistan, Gana, Kosova, Makedonya, Karadağ, Moldova, Senegal ve Sırbistan'ı kapsıyor. Yeni eklemeler arasında Cezayir, Hindistan, Fas, Tunus, Mısır, Bangladeş ve Kolombiya yer alıyor. AB aday ülkeleri de bu kapsama alınacak. Sınır dışı işlemleri hızlanıyor, gözaltı merkezlerinde avukat zorunluluğu kaldırılıyor.

GEAS reformlarının sertleştirilen unsurları arasında daha az sığınma hakkı tanınması, başvuruların AB dışında değerlendirilmesi, hızlı sınır dışı işlemleri ve yük paylaşımı öne çıkıyor. Ortak geri gönderme mekanizmasında kararlar karşılıklı tanınacak, kaçışlar engellenecek. İşbirliği yapmayanlara yardımlar veya çalışma izinleri iptal edilebilecek. Güvenlik riski taşıyanlara süresiz giriş yasağı ve hapis cezası getiriliyor. Üçüncü ülkelerde geri gönderme merkezleri kurulması yolu açılıyor. Dayanışma mekanizmasıyla Yunanistan, İtalya, İspanya ve Kıbrıs gibi yüksek yük altındaki ülkelerdeki yaklaşık 21 bin ilticacı dağıtılacak; kabul etmeyen ülkeler maddi katkı sağlayacak.

Düzensiz girenler için hızlı tarama prosedürü uygulanacak: Kimlik belirleme, sağlık ve güvenlik kontrolleri, biyometrik veriler EURODAC veri bankasına kaydedilecek. Bu banka gelecekte kimlik ve seyahat bilgileriyle genişleyerek göç bilgi sistemine dönüşecek. Hareket özgürlüğü kısıtlanacak, kaçma riskinde gözaltı uygulanacak. Yardımlar kurallara bağlı olacak; ihlallerde kesinti yapılacak. İkincil göç merkezleri kurulacak; başka AB ülkesinde kabul almış olsa dahi Almanya'ya gelenler geri gönderilecek.

Almanya açısından 2025'te dayanışma yükü alınmayacak, ancak 2026'da GEAS uyumuyla iltica işlemleri hızlanacak, ret kararlarına itirazlar ve dava sayıları azalacak, mahkemelerin yükü hafifleyecek. Dobrindt'in ifadeleriyle, alınan tedbirler sadece işlemleri hızlandırmakla kalmayacak, yargıdaki dava yükünü de azaltacak. Sınır ve transit bölgelerde işlemler yapılarak giriş engellenecek.

Bu değişimler, düzensiz göçü azaltmayı ve sistemi daha etkili hale getirmeyi amaçlıyor. Almanya'nın baskısıyla şekillenen AB uzlaşısı, Berlin'in memnuniyetle karşıladığı bir adım. Ulusal sınır kontrollerinin 2026'da kalkması umulurken, ortak mekanizmaların devreye girmesiyle yeni bir dönem başlıyor. Güvenli ülke uygulamalarıyla başvurular radikal düşecek, bürokrasi azalacak.

Tüm bu gelişmeler, göç yönetiminde köklü bir dönüşümü işaret ediyor. Hem ulusal hem Avrupa düzeyinde sertleşen politikalar, sığınma sistemini yeniden yapılandırıyor. Dayanışma ve sorumluluk paylaşımı ön planda tutulurken, hızlı ve etkili işlemlerle düzensiz akımlar kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Gelecek yıl, bu reformların pratikteki etkileriyle göç politikalarının yeni yüzü netleşecek ve hem başvuru sahipleri hem üye ülkeler için önemli sonuçlar doğuracak. Bu süreç, Avrupa'nın göçle baş etme stratejisinde dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.