Türkiye'nin siyasi atmosferi, önemli kararlar ve gelişmelerle dolu bir dönemden geçiyor. Bu tür olaylar, demokrasi ve hukuk ilkelerinin gücünü test ederken, kamuoyunun dikkatini çekiyor ve geleceğe dair umutları şekillendiriyor. Özellikle parti içi süreçler ve soruşturmalar, geniş yankı uyandırıyor.
Türkiye nefesini kesmiş bir şekilde bekliyordu: CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı iptal edilip kayyım atanarak partinin başına daha büyük dertler açılacak mı? Bir iptal kararı çıkarsa zaten yaralı olan demokrasimiz, çok daha büyük, çok daha sert bir darbe yemiş olacaktı. Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği kurultayın iptal edilmesini heyecanla bekleyenler vardı. Bunlar mahkeme kararıyla kayyum olarak partinin başına geçmeyi arzu ediyorlardı. Fakat hepsinin hevesi kursağında kaldı.
Dün hukuk adına umut verici bir karara tanık olduk. Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi bütün Türkiye’yi rahatlatan bir karar vererek, CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’nın iptal davasını reddetti. Hukukun üstünlüğünü ifade eden bu adil kararla her yandan sıkıştırılan CHP’nin üzerinde dolaşan kara bulutlar biraz olsun dağılmış oldu. Tersi olsaydı, Özgür Özel Genel Başkan seçilmemiş olacak ve eski yönetim yargı kararıyla kayyım olarak CHP’nin başına geçecekti. Mahkeme hukuk ve adaletten şaşmadı, CHP ile birlikte bu partiye oy veren milyonlarca seçmenin hakkı teslim edilmiş oldu.
Bu önemli karar Türkiye’nin özlediği adalettir. Böylece ülke siyasetinin daha da karışması ve Türkiye’nin büyük bir kargaşa ortamına sürüklenmesi ihtimali ortadan kalkmış oldu. CHP’li geçinip de, CHP’nin başına dertler açmaya çalışan muhteris kişilerin hava almaları, onlara utanacakları bir ders olmuştur. Türkiye’yi tüm dertlerinden kurtaracak olan hukukun üstünlüğü ilkesidir. Ülkede hukuk, adalet ve güven olmadan hiçbir işin, özellikle ekonominin düzeltilmesi mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’nın şu sözlerini tüm yargı mensuplarının dinlemesi gerekir: Toplumun refahı güvenliği ve iç barışı ancak adaletle mümkündür. Adaletli düzen, bireyler arasındaki güveni pekiştirir, toplumsal bağları kuvvetlendirir, devletin meşruiyetini sağlam temellere oturtur. Adaletin zedelendiği yerde toplumsal barışın, güvenin ve refahın da yara alacağı açıktır. Her iddianamemiz yalnızca bir suç isnadı değil, aynı zamanda adalet yolunda yakılan bir ışık olmalıdır.
Türkçe’mizde ilginç bir deyim vardır. Çok şaşılacak bir durumla karşılaşıldığında bir yaşıma daha girdim denir. Dün sabah basın çalışanları olarak bir yaşımıza değil, bin yaşımıza girdik dedik. Şaşkınlığımız öylesine büyük. Tele-1’in kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, sabah saatlerinde yapılan bir operasyonla gözaltına alındı, işyerinde ve evinde arama yapıldı. Bizleri dehşete düşüren ve yok yaa, böyle bir şey imkânsız dedirten olay Merdan Yanardağ’ın casusluk iddiasıyla gözaltına alınmasıydı.
Her gün kamuoyunun önünde olan ve 30 yıldan beri tanıdığımız Merdan Yanardağ, Türkiye sevdalısıdır, Atatürkçü’dür, Laik Cumhuriyet ilkelerini savunur, devrimci ve sosyalist kişiliğiyle bilinir. Onu tanıyan hiç kimse, bu iddiaya inanmadı. Savcılık halen Silivri Cezaevi’nde hapiste olan Ekrem İmamoğlu ile yardımcısı Necati Özkan hakkında da casusluk iddiasıyla işlem başlattı. Merdan Yanardağ’ın, Ekrem İmamoğlu’nun kurduğu suç örgütüne üye olduğu ileri sürüldü.
İmamoğlu soruşturmaya çok sert tepki göstererek böyle bir iftira, yalan ve komplo şeytanın aklına gelmez dedi. Muhalefet hakkında aylardır devam eden operasyonların sonu nereye varacağı hem merak ediliyor, hem de endişe yaratıyor. Siyasal gerginlik devam ettiği sürece ülkenin huzur ve sükûna kavuşmasını beklemek bir hayal olur.
Güncel gelişmeler, bu olayların etkisini daha da artırıyor. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP'nin 4-5 Kasım 2023'te yapılan 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan davayı konusuz kalması nedeniyle reddetti. Bu karar, aktif husumet yokluğuna dayandırıldı ve parti içi birlik vurgusunu güçlendirdi. CHP Lideri Özgür Özel, kurultay davasının sonuç odaklı değil süreç odaklı olduğunu belirterek, amacın CHP'yi tartıştırmak olduğunu ifade etti. Cumhuriyet Halk Partisi birlik ve beraberlik içinde diyerek, bünyeye mikrop sokmaya çalışanlara karşı güçlü durduğunu vurguladı.
Casusluk soruşturması kapsamında TELE1'e kayyum atandı. Görevden uzaklaştırılan eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu'nun seçim kampanyasının direktörü Necati Özkan ve Merdan Yanardağ hakkında casusluk suçundan soruşturma başlatıldı. Soruşturma Milli İstihbarat Teşkilatı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülüyor. İmamoğlu'na casusluk suçlaması yöneltilirken, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ aynı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Bu gelişmeler, muhalefet operasyonlarının devamı olarak değerlendiriliyor.
Soruşturmanın detayları, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan'ın casusluk suçundan başlatılan işlemleri kapsıyor. Mart'tan beri tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ve kampanya direktörü Necati Özkan'ın casusluk suçlamasıyla sorgulanmak üzere savcılığa getirilmesi bekleniyor. İBB'ye de operasyon düzenlendi ve 15 kişi gözaltına alındı. Bu olaylar, siyasal gerginliği artırırken, kamuoyunda geniş tartışmalara yol açıyor.
Günün sözü olarak belirtilen çocuğu kuzu gibi büyütmeyin, ileride koyun gibi güdülmesin ifadesi, bu bağlamda eğitim ve bilinçlenmenin önemini hatırlatıyor. Tüm bu gelişmeler, adaletin ve hukukun toplumdaki rolünü yeniden gündeme getiriyor. CHP kurultay davasının reddi, demokrasi adına olumlu bir adım olarak görülürken, casusluk soruşturmaları soru işaretleri yaratıyor. Bu süreçler, Türkiye'nin siyasi geleceğini şekillendirmeye devam edecek ve kamuoyunun takip edeceği konular arasında yer alacak.





