Son dönemde uluslararası ilişkilerde öne çıkan gelişmeler, yurt dışı **yardım** ve **hibe** politikalarını yeniden gündeme taşıdı. Bu adımlar, dostluk ve işbirliğini güçlendirme amacıyla atılırken, kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açıyor.

Kulislerde konuşulanlara göre, iç ekonomik koşullar zorlaşırken yurt dışına yönelik cömert harcamalar dikkat çekiyor. Özellikle belirli ülkelere yapılan nakdi yardımlar, borç silmeleri ve değerli varlık hibeleri, "itibardan tasarruf edilmediği" yorumlarını beraberinde getiriyor.

Somali'ye son dönemde 30 milyon dolarlık doğrudan para yardımı yapıldı. Ayrıca, başkent Ankara'nın prestijli semtlerinden İncek'te yaklaşık 900 milyon lira değerinde 5 bin metrekare arsa bağışlandı. Bu arsa üzerinde Somali Büyükelçiliği binası inşa ediliyor ve Somali'ye binayı ile birlikte arsayı dilediği gibi satma izni de verildi.

Erdoğan'ın Şok İtirafı ve Milyarderlerin Çaresizliği!
Erdoğan'ın Şok İtirafı ve Milyarderlerin Çaresizliği!
İçeriği Görüntüle

Somali'ye yönelik destekler bununla sınırlı kalmıyor. Son 10 yılda toplam 1 milyar doları aşan kalkınma yardımı sağlandı. Üstelik, 3 milyon 487 bin dolarlık borç da tamamen silindi. Bu yardımlar, kardeş ülke ilişkilerinin somut örnekleri olarak gösteriliyor.

Moğolistan'a ise ikili ilişkileri geliştirmek ve iyi komşuluk çerçevesinde tam 50 milyon dolarlık nakdi hibe verildi. Bu tür doğrudan mali destekler, uzak coğrafyalardaki bağları güçlendirme stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor.

Kırgızistan'ın borç yükünü hafifletmek amacıyla önemli adımlar atıldı. Ülkenin mevcut 62 milyon 300 bin dolarlık borcu tamamen silindi. Daha önce 2011'de de 51 milyon dolarlık borç kapatılmıştı. Böylece son 14 yılda toplam 113 milyon dolarlık borç kıyağı yapılmış oldu.

Arnavutluk'a yönelik jestler ise farklı bir boyut kazandı. Cumhurbaşkanlığı envanterindeki 13 uçaktan biri olan TC-GVC kuyruk tescilli Airbus 319 tipi uçak, yaklaşık 11 milyon 900 bin dolar değerinde hibe edildi. Teslim protokolü, üst düzey yetkililer arasında imzalandı.

Bu, Arnavutluk'a yapılan ikinci uçak hibesi olma özelliğini taşıyor. Daha önce Turgut Özal döneminden kalan TC-ANA tescilli uçak da aynı ülkeye hediye edilmişti. Uçak hibeleri, diplomatik ilişkilerde sembolik ama değerli bir yer tutuyor.

Bu yardımların arka planında, uluslararası arenada "büyük abi" rolü üstlenme çabası yatıyor. Ancak eleştiriler de eksik olmuyor. Özellikle orman yangınlarında söndürme uçağı eksikliği yaşanırken, eldeki uçakların yurt dışına hibe edilmesi sorgulanıyor.

Türk Hava Kurumu envanterinde bulunan 8 yangın söndürme uçağından sadece 3'ü faal durumda. Kalanlar, 4 milyon dolarlık bakım yapılmadığı için devre dışı kaldı. Her yıl Rusya ve İspanya gibi ülkelerden kiralanan uçaklara milyarlarca lira ödeniyor. Geçen yıl sadece bu kiralamalar için 3.7 milyar TL harcandı.

Bu durum, iç ihtiyaçlarla yurt dışı harcamalar arasındaki denge tartışmasını alevlendiriyor. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir dönemde, milyonlarca dolarlık hibelerin önceliği sorgulanıyor.

Öte yandan, geçmişte benzer uçak olayları da gündeme gelmişti. Örneğin, TC-ATA tescilli bir uçak bir iş insanına satılmış, ardından kiralandığı İspanyol müşteri Brezilya'da tonlarca kokainle yakalanmıştı. Bu tür olaylar, varlık yönetiminde dikkat çekiyor.

Yurt dışı yardım politikaları, insani diplomasinin önemli bir parçası olarak savunuluyor. Ancak zamanlama ve miktarları, kamuoyunda "bol keseden dağıtım" eleştirilerine neden oluyor. Bu yardımlar, uzun vadede diplomatik kazanımlar mı getiriyor yoksa iç kaynakları mı zorluyor, tartışma devam ediyor.

Gelecek dönemde benzer hibeler ve borç silmeleri bekleniyor. Uluslararası ilişkilerde cömertlik, stratejik bir araç olarak kullanılmaya devam edecek gibi görünüyor. Ancak iç ekonomik baskılar arttıkça, bu politikaların sorgulanması da yoğunlaşabilir.

Sonuç olarak, yurt dışı yardım ve hibe iddiaları siyasi gündemi hareketlendirmeye devam ediyor. Milyonlarca dolarlık destekler, dostluk köprüleri kurarken aynı zamanda iç tartışmaları da beraberinde getiriyor. Gelişmeler yakından izleniyor.