Diyarbakır, son dönemde siyasi arenada en çok konuşulan kentlerden biri haline geldi. Özellikle barış ve demokratik çözüm arayışlarının yoğunlaştığı bu günlerde, gözler 4 Ocak Pazar günü İstasyon Meydanı'nda düzenlenmesi planlanan büyük bir etkinliğe çevrilmiş durumda.
Bu etkinlik, DEM Parti öncülüğünde Demokratik Toplum Platformu tarafından organize ediliyor ve Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün talep edileceği bir miting olarak duyuruldu. Mitingin sloganı "Umut ve Özgürlük" olarak belirlenirken, katılım çağrıları geniş kitlelere ulaşıyor. DEM Parti Gençlik Meclisi üyesi Reşo Kurtalan'ın açıklamalarında vurgulandığı üzere, bu miting yıllardır süren demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin önemli bir aşaması olarak görülüyor.
Etkinlik hazırlıkları sürerken, beklenmedik bir gelişme yaşandı. Bir grup avukat, Diyarbakır'da 4 Ocak'ta yapılacak Öcalan'a özgürlük mitinginin yasaklanması için resmi başvuru yaptı. Başvuruda, mitingin kamu düzenini bozabileceği, suç işlenmesine açık ve yakın tehlike oluşturabileceği ile terör propagandasına yol açabileceği gerekçeleri öne sürüldü.
Bu avukatlar, başvurularını sadece Diyarbakır Valiliği'ne değil, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na da yöneltti. Dilekçelerde, il genelinde bir ay süreyle toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklanması talebi de yer aldı. Başvuru sahipleri, idarenin böyle bir etkinliğe izin vermemesi veya yasaklama kararı almasının yükümlülük olduğunu savundu.
Mitingin arka planında ise daha geniş bir süreç yatıyor. DEM Parti ve destekçileri, 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı referans alarak, savaş ve çatışmalı sürecin son bulması için tarihi bir fırsatın olduğunu belirtiyor. Açıklamalarda, Abdullah Öcalan'ın paradigmasının küresel çapta sahiplenildiği, filozoflar, siyasetçiler ve Nobel ödüllü isimlerin destek verdiği bir kampanyadan bahsediliyor.
Öcalan'a özgürlük talebi, fiziki özgürlük koşulların sağlanması olarak ifade edilirken, bu talebin barışın ve demokratik çözümün anahtarı olduğu vurgusu yapılıyor. Mitinge katılım çağrılarında, tüm halkların İstasyon Meydanı'nda bir araya gelerek sorumluluk alması isteniyor.
Geçmişte benzer etkinliklerde valilik kararlarıyla yasaklamalar yaşanmıştı. Örneğin, önceki yıllarda tecride karşı özgürlük mitingleri engellenmiş, yollar kapatılmış ve katılım sınırlanmıştı. Bu kez de benzer bir senaryo olasılığı, başvuruyla birlikte gündeme geldi.
Öte yandan, mitinge ilişkin çağrılar güçlenerek devam ediyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) gibi kurumlar, "umut hakkı"nın barışın temel koşulu olduğunu belirterek katılım davetinde bulundu. AİHM kararları hatırlatılarak, Meclis'in bu konuda yükümlülükleri olduğu ifade edildi.
Diyarbakır'da yapılacak bu Öcalan'a özgürlük mitingi, sadece yerel bir etkinlik olmaktan çıkıp, ulusal çapta tartışılan bir mesele haline dönüştü. Katılımın yoğun olması beklenirken, Leyla Zana gibi tanınmış isimlerin konuşmacı olacağı belirtiliyor.
Başvuru sürecinin nasıl sonuçlanacağı merak konusu. Valilik ve ilgili kurumların kararı, mitingin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini belirleyecek. Bu arada, DEM Parti ve platform bileşenleri saha çalışmalarını sürdürüyor, referandum niteliği taşıdığı belirtilen miting için yoğun hazırlık yapılıyor.
Gelişmeler, barış süreci beklentilerini de etkiliyor. Öcalan'ın özgürlüğü talebi, tecridin kaldırılması ve demokratik entegrasyon gibi konuları ön plana çıkarıyor. Küresel kampanyanın etkisiyle, mitingin uluslararası yankı uyandırması da olası.
Diyarbakır İstasyon Meydanı, 4 Ocak'ta tarihi bir güne tanıklık edebilir mi? Yasaklama başvurusu kabul görür mü, yoksa miting milyonların katılımıyla mı gerçekleşir? Bu soruların yanıtı, önümüzdeki günlerde netleşecek.
Etkinlik öncesi tansiyon yükselirken, kamuoyu nefesini tutmuş bekliyor. Barış, umut ve özgürlük taleplerinin güçlü bir şekilde dile getirileceği bu miting, siyasi dengeleri nasıl etkileyecek? Tüm detaylar ve olası senaryolar, gelişmeleri yakından takip edenler için büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, Diyarbakır'daki bu Öcalan'a özgürlük mitingi girişimi ve yasaklama başvurusu, güncel siyasi tartışmaların merkezinde yer almaya devam ediyor. Her iki tarafın argümanları dikkate alındığında, karar mercilerinin vereceği hüküm kritik olacak.




