Türkiye’nin savunma sanayisinde en büyük atılımlarından biri olan yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN, son günlerde büyük bir engelle karşı karşıya kaldı. Uzun yıllardır yürütülen çalışmalar ve yapılan yatırımlar sonucunda ortaya çıkan bu proje, sadece askeri gücün değil aynı zamanda teknoloji bağımsızlığının da simgesi olarak görülüyordu. Ancak son gelişmeler, heyecanla beklenen üretim sürecinin şimdilik tamamen durduğunu ortaya koydu.

Dışişleri cephesinden gelen açıklamalar, projenin geleceğini doğrudan etkileyen kritik ayrıntıları gün yüzüne çıkardı. KAAN için kullanılacak motorların tedarikinde, ABD kaynaklı ihracat lisanslarının askıya alındığı bildirildi. Bu durum, motorların Türkiye’ye teslim edilmesini engelliyor ve üretim hattını kilitliyor. Yetkililer, lisansların onaylanmasının projenin ilerleyebilmesi için tek şart olduğunu açıkça dile getirdi.

Washington’da gerçekleşen temaslarda da bu sorun öne çıktı. Yapılan görüşmelerde motor teslimatlarının ve lisans süreçlerinin artık siyasi iradeye ve Kongre onayına bağlı olduğu ifade edildi. Yani sadece mühendislik ve sanayi değil, aynı zamanda diplomasi ve uluslararası dengeler de KAAN’ın geleceğini belirleyecek.

Geçmişte yaşanan yaptırım kararlarının izleri bu süreçte kendini daha da güçlü hissettiriyor. Savunma alanında kritik bileşenlere erişim, özellikle 2019 sonrası alınan kararlarla birlikte ciddi şekilde zorlaşmıştı. KAAN’ın motorları için de benzer bir tablo ortaya çıktı. Bu nedenle proje, teknik kabiliyetlerden çok daha fazlasını gerektiriyor; diplomatik hamleler ve siyasi pazarlıklar doğrudan üretim takvimini şekillendiriyor.

Erdoğan Uçağında Köstebek Krizi Patladı!
Erdoğan Uçağında Köstebek Krizi Patladı!
İçeriği Görüntüle

Teknik açıdan bakıldığında, KAAN’ın ilk aşamada dış tedarik edilen motorlarla uçuş testlerini yapması, ardından da yerli motor programına geçiş yapılması planlanıyordu. Ancak lisansların durdurulması, test takvimini ve seri üretim planlarını doğrudan sekteye uğrattı. Montaj hattının devam edebilmesi için motorların gelmesi şart. Aksi halde proje takvimi kaçınılmaz olarak ertelenecek.

Ekonomik ve stratejik açıdan ise birkaç farklı senaryo gündemde. Birincisi, diplomatik temaslarla lisansların serbest bırakılması. İkincisi, mevcut savunma bütçelerinin yeniden değerlendirilerek KAAN motorları için alternatif çözümler üretilmesi. Üçüncüsü ise yerli motor programlarına daha fazla hız verilmesi. Ancak uzmanlara göre kısa vadede yerli motor seçeneği tek başına çözüm olmayacak, çünkü bu tür projeler yıllar süren Ar-Ge çalışmalarını gerektiriyor.

Yakın dönemde takip edilmesi gereken en önemli gelişme, ABD Kongresi’nden çıkacak onaylar olacak. Eğer lisanslar serbest bırakılırsa, KAAN üretim hattı yeniden canlanacak. Ancak onayın gecikmesi durumunda, ilk seri üretim ve test uçuşlarının ileri tarihlere ötelenmesi kaçınılmaz hale gelecek.

Tüm bu gelişmeler, KAAN’ın sadece bir savaş uçağı değil, aynı zamanda siyasi dengelerin de bir parçası olduğunu gösteriyor. Projenin geleceği, bundan sonraki günlerde atılacak diplomatik adımlar ve alınacak stratejik kararlarla belirlenecek. Türkiye’nin en iddialı hava projesi, tam anlamıyla teknoloji ile siyasetin kesiştiği noktada duruyor.