Küresel finans koridorlarında fırtına öncesi sessizliğin yerini, uzmanların art arda sıraladığı çarpıcı öngörüler almaya başladı. Birikimlerini en doğru şekilde yönlendirmek isteyen milyonlarca kişi için belirsizlik bulutları dağılırken, masadaki yeni senaryolar tüm dengeleri altüst edecek nitelikte. Özellikle son dönemde yaşanan dalgalanmaların ardından gelen uyarılar, sadece bugünü değil, önümüzdeki uzun bir dönemi kapsayan stratejik bir yol haritası sunuyor. Herkesin merakla beklediği o kritik eşikler ve piyasanın yönünü tayin edecek gizli güçler hakkında sızan ilk detaylar, heyecanı zirveye taşıyor.
Piyasa profesyonellerinin mercek altına aldığı en dikkat çekici noktalardan biri, emtia dünyasındaki sıra dışı hareketlilik oldu. Son dönemde gram ve ons bazında izlenen yatay-negatif seyre rağmen, kıymetli metallerin temel dinamiklerinde sarsılmaz bir güç hissediliyor. Uzmanlar, özellikle gümüş tarafında yaşanan ve yıllık bazda %120’ye ulaşan yükselişi "temel verilerle açıklanamayacak" bir boyutta görüyor.
Bu yükselişin arkasında sadece sanayi talebi veya arz sıkıntısı değil, küresel finans devlerinin pozisyon değişimleri ve piyasa manevraları yatıyor. Özellikle büyük yatırım bankalarının kısa pozisyonlarını kapatıp yükselişe odaklanması, gümüşü 65 dolar barajının üzerine taşıdı. Eğer bu seviye korunursa, yakın vadede 72-76 dolar bandının görülmesi artık sadece bir zaman meselesi olarak değerlendiriliyor.
Altın cephesinde ise teknik bir savaş yaşanıyor. Ons fiyatının 4.350 dolar seviyesinde tutunma mücadelesi, yerel piyasada gram fiyatını 5.930 TL bandında kritik bir eşiğe hapsetmiş durumda. Ancak bu seviyelerin aşılması durumunda 4.380 dolarlık eski zirvelerin geride kalacağı ve yeni bir rekor serisinin başlayacağı öngörülüyor. Yatırımcılara verilen en net mesaj ise ekran fiyatları ile Kapalıçarşı arasındaki makasa dikkat edilmesi yönünde.
Fiziki alımlarda fiyatlar daha yüksek olsa da stratejik kararların ekran verileri üzerinden şekillenmesi gerektiği vurgulanırken, gümüşteki hızlı yükselişe karşı kademeli pozisyon açmanın hayati önemi hatırlatılıyor.
Döviz tarafında ise halk arasında kulaktan kulağa yayılan "kur patlayacak" veya "kontrol kaybedilecek" şeklindeki senaryolara ekonomi yönetiminin bakış açısı netleşti. 2026 yılına dair açıklanan ilk resmi beklentiler, kontrollü kur politikasının ve yerel paranın reel değerlenme sürecinin sıkı bir şekilde devam edeceğini gösteriyor. İhracatçıların rekabet gücü kaybına dair serzenişlerine rağmen, ekonomi otoritelerinin enflasyonu dizginlemek adına dövizde sert yükselişlere izin vermeyeceği belirtiliyor. Gerektiğinde müdahale araçlarının ve faiz silahının her an hazırda bekletildiği bu süreçte, piyasadaki ateşin anında söndürüleceği ifade ediliyor.
Gelecek yılın sonu için paylaşılan somut rakamlar ise yatırımcıların tüm planlarını revize etmesine neden olacak cinsten. 2026 yıl sonu için dolar kurunda 52 TL, Euro tarafında ise 62,5 - 63 TL civarında bir denge bekleniyor. Euro’nun dolar karşısında daha güçlü bir performans sergileyeceği, bunun da parite etkisiyle Euro/TL fiyatlarını tarihi zirvelere taşıyacağı öngörülüyor. Amerika’daki yönetim değişiklikleri ve dünyadaki dolar endeksinin zayıflama ihtimali, bu tablonun en güçlü dayanağı olarak gösteriliyor. Ayrıca enflasyon tarafında gıda fiyatlarındaki beklenen düşüşle birlikte, aylık verilerin %1’in altına inmesi ve hatta %0,5 seviyelerine kadar gerilemesi, ekonomi politikalarının başarısı için kritik bir dönemeç olarak görülüyor.





