Yılın son çeyreğine girilmesiyle birlikte, yaklaşık 8 milyon çalışanın ve dolaylı olarak tüm ücretli kesimin kaderini belirleyecek olan asgari ücret görüşmeleri yeniden alevlendi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2026 yılında uygulanacak yeni asgari ücreti belirlemek üzere kritik bir sürece resmen adım attı. Bu süreç, sadece asgari ücretle geçinenleri değil, artış oranıyla diğer tüm maaş gruplarına referans teşkil edeceği için, tüm Türkiye'nin ekonomik gündeminin merkezine yerleşmiş durumda. Milyonlarca vatandaş, yüksek enflasyon karşısında eriyen alım güçlerini bir nebze olsun telafi edecek, insanca bir yaşam standardı sunacak bir zammın ne olacağını merakla bekliyor. Ancak Sözcü Yazarı ve Vergi Uzmanı Ekonomist Mahmut Aydoğmuş’tan gelen değerlendirmeler, beklentileri yüksek tutan çalışanlar için endişe verici bir tablo çiziyor.

Uzman isim Mahmut Aydoğmuş, komisyonun ilk toplantısını 21 Ekim’de yaparak yapısını ve işleyişini ele aldığını hatırlatarak, müzakerelerin başlayacağı zemin hakkında çarpıcı bir öngörüde bulundu. Aydoğmuş, pazarlıkların 2026 yılı için açıklanan enflasyon hedefinin merkez-üst bandı aralığında, yani yüzde 16 ile yüzde 19 seviyesinde başlayacağını tahmin ettiğini açıkladı. Bu oran, çalışanların enflasyon karşısında yaşadığı reel kayıp düşünüldüğünde, oldukça düşük bir başlangıç noktası olarak görülüyor. Aydoğmuş, en iyimser senaryoda bile artışın yüzde 25’in üzerine çıkmasını beklemediğini net bir dille ifade etti.

Altın Piyasasında Gizemli Duraklama: Satışlar Ne Durumda?
Altın Piyasasında Gizemli Duraklama: Satışlar Ne Durumda?
İçeriği Görüntüle

Asgari Ücretlinin Yıllık Kaybı 43 Bin 300 TL’yi Aşabilir: Enflasyon Vergisi Şoku

Asgari ücretli çalışanların yaşadığı ekonomik dramın boyutları, Mahmut Aydoğmuş’un yaptığı detaylı hesaplamalarla gözler önüne serildi. 2025 yılında asgari ücrete ara zam yapılmaması, yüksek enflasyon ortamında maaşın dolar bazında her ay erimesine yol açtı. Aydoğmuş’un hesaplamasına göre, yılın ilk 9 ayında asgari ücretlinin kaybı 635,93 dolar seviyesine ulaştı. Bu kayıp, güncel kurla yaklaşık 26 bin 700 TL’ye denk geliyor.

Ancak tablo bununla da sınırlı kalmıyor. Yılın son üç ayında enflasyonun belirli oranlarda (sırasıyla yüzde 2,50 – 2,00 – 1,50) gelmesi ve dolar kurunun da tahmini seviyelere (Kasım sonunda 42,60 TL, Aralık sonunda 43,20 TL) ulaşması halinde, asgari ücretlinin yıllık toplam kaybı 1003 dolara fırlayacak. Bu, bir asgari ücretlinin yıl boyunca yaşadığı reel erimenin 43 bin 300 TL’yi bulacağı anlamına geliyor. Aydoğmuş, bu durumu özetlerken, "Vergi istisnası sayesinde belki iki maaş gelir vergisine gitmedi ama enflasyon vergisine gitti" diyerek, uygulanan politikaların çalışan üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne serdi.

Uluslararası Kuruluşların Tahminleri ve Yüzde 28 İhtimali

Asgari ücret artışına yönelik beklentiler sadece yerel uzmanlarla sınırlı değil. Uluslararası finans kuruluşları da Türkiye’deki asgari ücret zammına dair tahminlerini paylaştı. Küresel yatırım bankası JP Morgan, artışın yüzde 20 olacağını öngörürken, bir diğer dev kuruluş Morgan Stanley ise bu oranı yüzde 20 ile yüzde 25 aralığında tahmin ediyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ise artışın "beklenen enflasyon çerçevesinde" gerçekleşeceği görüşünü paylaşarak, temkinli bir duruş sergiliyor.

Öte yandan, 2025–2026 dönemi için asgari ücretteki vergi istisnası üzerinden yapılan teknik hesaplamalar, artış oranının yüzde 28 olabileceği yönünde bir beklenti yaratmıştı. Mahmut Aydoğmuş, bu teknik ihtimale temkinli yaklaşarak, "Bu oran teknik bir parametredir ancak 2022’den bu yana istisna artışıyla asgari ücret artışı arasında senkron yok. Eğer bu mekanizma paralel ilerleseydi zaten komisyonun toplanmasına gerek kalmazdı" dedi. Aydoğmuş, teknik olarak yüzde 28’in mümkün olduğunu kabul etse de, kendi beklentisinin azami yüzde 25 seviyesinde olduğunu yineledi.

"Asgari Ücret Lütuf Değil Geçim Hakkıdır": Yapısal Sorunlara Radikal Çözüm Çağrısı

Mahmut Aydoğmuş, asgari ücretin sadece bir zam meselesi değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını ilgilendiren derin bir sorun olduğunu vurguladı. Uzman isim, ekonomi yönetiminin "asgari ücretten vergiyi kaldırdık" söyleminden vazgeçmesi gerektiğini belirterek, asıl sorunun net maaşın açlık sınırının altında kalması olduğunu dile getirdi. Aydoğmuş, asgari ücretlinin mevcut 22 bin 104 TL ile geçinememenin isyanında olduğunu ve vergi istisnasına sevinecek durumda olmadığını belirtti. Ona göre, önemli olan vergisiz maaş değil, çalışanların refah düzeyinin ne kadar sağlandığıdır.

Aydoğmuş, asgari ücret sistemindeki yapısal çarpıklıklara da dikkat çekerek, radikal çözüm önerilerini gündeme taşıdı. İlk olarak, kademeli asgari ücret sistemine geçilmesi gerektiğini savundu. Bir işyerinde 5-10 yıldır çalışan birinin, yeni işe başlayanla aynı maaşı almasının "hayatın olağan akışına aykırı" olduğunu belirterek, kıdeme göre bir kademelendirme yapılmasının zorunluluğuna işaret etti. İkinci olarak ise, bölgesel asgari ücret uygulamasının hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. İstanbul gibi büyük şehirlerdeki yüksek yaşam maliyetleri ile diğer şehirlerdeki koşulların eşit olmadığını vurgulayarak, bölgesel farklılıkların dikkate alınmasının adil bir ücretlendirme için şart olduğunu ifade etti.

Sonuç olarak, asgari ücretli çalışanların beklentisi, ne vergi istisnası ne de düşük oranlı bir zamdır. Mahmut Aydoğmuş’un da altını çizdiği gibi, asgari ücretli, adil, sürdürülebilir ve insanca bir ücret talep ediyor. Komisyonun Aralık ayında vereceği karar, milyonlarca ailenin sadece bütçesini değil, aynı zamanda yaşam kalitesini ve geleceğe dair umutlarını da doğrudan etkileyecek. Bu kritik süreçte, uzmanların endişe verici tahminleri ve yapısal reform çağrıları, alınacak kararın ne denli hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.