Türkiye'nin enerji sektöründe dev bir oyuncu olarak bilinen TP Petrol Dağıtım A.Ş., son dönemde yaşadığı finansal fırtınalarla adeta sallanıyor. Akaryakıt dağıtımında öncü şirketlerden biri olan bu holding iştiraki, Antalya ve Hatay'da kurulu Star Rafinerisi'nden piyasa değeri 1 milyar Türk Lirası'nı aşan miktarda akaryakıtın çalınmasıyla patlak veren skandalın gölgesinde, iflasın eşiğine doğru sürükleniyor. Bu olay, sadece bir hırsızlık vakası olmanın ötesine geçerek, şirketin üst düzey yönetimini ve finansal yapısını derinden sarsan bir zincirleme reaksiyona dönüştü.

Olayın kökeni, SOCAR Türkiye'ye bağlı Star Rafinerisi'nde gerçekleşen devasa bir soyguna dayanıyor. Rafineriden usulsüzce çekilen akaryakıtın toplam değeri, resmi kayıtlara göre 1 milyar TL'yi buluyor. TP Petrol Dağıtım A.Ş., bu hırsızlığı fark eder etmez harekete geçmiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Bu adım, soruşturmanın hızla derinleşmesine yol açtı. İlk aşamada yürütülen incelemeler, şirketin üst yönetiminde kritik rollerde bulunan üç ismin doğrudan bağlantısını ortaya çıkardı. Bu kişiler, mahkeme huzurunda tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklamalar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve akaryakıt sektörünün güvenilirliğine dair soru işaretlerini çoğalttı.

Skandalın en dikkat çekici figürü ise, Zülfikarlar Holding'in bu iştirakindeki kilit isim olan Yönetim Kurulu Başkanı İsfendiyar Zülfikari. Zülfikari hakkında gözaltı kararı çıkarıldığı halde, haftalardır yurt dışında firari konumunda olması, olayın uluslararası boyutunu da gündeme taşıdı. Şirket kaynakları, Zülfikari'nin bu süreçte sessizliğini koruduğunu ve holdingin diğer kollarıyla irtibatını sınırlı tuttuğunu belirtiyor. Firari başkanın bu tutumu, TP Petrol'ün geleceği hakkında spekülasyonları daha da alevlendirdi. Peki, bu firar şirketin mali yapısını nasıl etkiledi? Uzmanlar, liderlik boşluğunun karar alma süreçlerini felç ettiğini ve alacaklıların baskısını artırdığını vurguluyor.

Zülfikarlar Holding'in genel mali tablosu da cabası. Holding bünyesindeki Akça Kimya adlı iştirak, tam 1 milyar TL tutarındaki tahvil ödemelerini yerine getiremeyince domino etkisi yarattı. Bu başarısızlık, TP Petrol Dağıtım A.Ş.'yi ekonomik krizin pençesine düşürdü. Şirket, bu baskılar altında pes etmedi ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne acil bir konkordato başvurusunda bulundu. Başvuruda, şirketin aktif varlıkları üzerinde derhal tedbir kararı alınması ve belirli bir süre için kesin mühlet verilmesi talep edildi. Mahkeme, ilk incelemelerin ardından bu talebi kısmen kabul ederek, şirketin varlıklarını koruma altına alan bir tedbir kararı çıkardı. Bu karar, TP Petrol'ün varlıklarının haczedilmesini ve satılmasını engelleyerek, nefes almasını sağladı – en azından şimdilik.

Sanayi Üretimi Düşüyor: Faiz İndirimi Baskısı Kapıda mı?
Sanayi Üretimi Düşüyor: Faiz İndirimi Baskısı Kapıda mı?
İçeriği Görüntüle

Konkordato süreci, TP Petrol için bir dönüm noktası niteliğinde. Mahkeme, şirketin mevcut finansal durumunu ve yürütülen soruşturmayı birlikte değerlendirerek, nihai bir karara varacak. Eğer başvuru reddedilirse, yolun sonu iflas olacak. Bu senaryo gerçekleşirse, binlerce çalışanın işini kaybetmesi, bayi ağının çökmesi ve akaryakıt dağıtım zincirinde büyük aksamalar kaçınılmaz görünüyor. Öte yandan, geçici mühlet kararı çıkması halinde, mahkeme bir konkordato komiser heyeti atayacak. Bu heyet, şirketin mali tablolarını didik didik inceleyecek, alacaklılarla müzakere edecek ve yeniden yapılandırma planını onaylayacak. Komiserler, özellikle hırsızlık skandalından doğan kayıpları ve tahvil borçlarını mercek altına alacak.

TP Petrol'ün konkordato macerası, Türkiye'nin akaryakıt sektöründeki kırılganlığı bir kez daha gözler önüne seriyor. Şirket, yıllardır benzin ve dizel dağıtımında lider konumdaydı; yüzlerce bayi, lojistik filosu ve rafineri bağlantılarıyla ekonomiye can suyu sağlıyordu. Ancak son yıllardaki döviz dalgalanmaları, enerji fiyatlarındaki artış ve rekabet baskısı, devin dengesini bozdu. Skandal ise bardağı taşıran son damla oldu. Tutuklanan yöneticilerin ifadeleri, mahkemede “Usulsüzlükler sistematikti ve farkında değildik” şeklinde yankılandı. Bu itiraflar, şirket içindeki denetim mekanizmalarının ne kadar gevşek olduğunu ortaya koydu.

Alacaklılar cephesi de sessiz değil. Bankalar ve tedarikçiler, TP Petrol'ün borç stokunu yakından takip ediyor. Tahmini rakamlara göre, şirketin kısa vadeli yükümlülükleri 2 milyar TL'yi aşıyor ve bu yükün büyük kısmı hırsızlık sonrası oluşan açıklara dayanıyor. Bir sektör analisti, “TP Petrol'ün konkordato süreci, sektördeki diğer oyuncular için uyarı niteliğinde. Eğer batarsa, fiyatlar roketler ve benzin istasyonları boş kalır” diye uyarıyor. Gerçekten de, iflas durumunda alternatif tedarikçiler yetersiz kalabilir ve tüketiciler zam furyasıyla yüzleşebilir.

Peki, Zülfikarlar Holding bu krizden nasıl çıkacak? Holdingin diğer iştirakleri, Akça Kimya'nın tahvil krizini absorbe etmek için kaynak aktarımı yapıyor mu? Yoksa TP Petrol, bağımsız bir enkaz mı bırakılacak? Mahkeme süreci ilerledikçe, bu soruların yanıtları netleşecek. Şirketin bayi ağı, şu an için faaliyetlerine devam ediyor ama tedarik zincirindeki aksamalar hissedilmeye başlandı. Bazı istasyonlarda yakıt stokları azaldı ve fiyatlarda ufak tefek oynaklıklar gözlemleniyor.

Bu gelişmeler, Türkiye ekonomisinin enerji bağımlılığını da masaya yatırıyor. Akaryakıt devi TP Petrol'ün çöküşü, sadece bir şirketin değil, ulusal bir sektörün kaderini etkileyebilir. Konkordato komiserleri atandığında, raporlar kamuoyuyla paylaşılacak ve gerçek tablo ortaya çıkacak. O zamana dek, sektördeki diğer devler tetikte: Kimse bu dalganın kendine sıçramasını istemiyor. TP Petrol'ün hikayesi, hırsızlıktan iflasa uzanan dramatik bir yolculuk olarak tarihe geçebilir – ve bu yolculuk henüz bitmedi.