Türkiye ekonomisinin performansını değerlendirirken en çok başvurulan göstergelerden biri Gayrisafi Yurt İçi Hasıla yani **GSYH** büyümesidir. Bu metriği enflasyon oranı, işsizlik seviyesi, cari işlemler dengesi ve kamu borçlanma gereği gibi diğer önemli göstergeler tamamlar.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde ülkenin GSYH büyümesi **%3.7** olarak gerçekleşti. Bu oran, son iki yılın ortalamasıyla tamamen uyumlu bir seviye gösteriyor.

Tüketimle Büyüme Gerçeği 3

Standart ekonomi teorisine göre, dezenflasyon programı uygulandığı dönemde milli gelir büyümesinden belirli bir ödün verilmesi beklenir. Yani enflasyonu düşürme çabası ile milli gelirin hızlı büyümesini aynı anda hedeflemek temel bir çelişkidir.

Tüketimle Büyüme Gerçeği 2

Ancak pratikte bu kuralın istisnaları yaşanabiliyor. Örneğin AKP iktidarının ilk beş yılında hem enflasyon belirgin şekilde geriledi hem de milli gelir ortalamanın üzerinde bir hızla büyüdü.

Tüketimle Büyüme Gerçeği 1

Teoriler genellikle "diğer şeylerin aynı kalması" yani ceteris paribus şartına dayanır. Gerçek hayatta ise bu şart nadiren sağlanır, dolayısıyla teorik öngörüler pratikte tam olarak gerçekleşmeyebilir.

Bu durum teorinin yanlış olduğunu değil, ek açıklamalara ihtiyaç duyulduğunu gösterir. Merhum iktisatçı Dr. Ercan Kumcu bu tür çelişkileri "para içeri-ekonomi yukarı" şeklinde özetlemişti. Nitekim 2003-2008 dönemi Türkiye'ye en fazla dış kaynağın girdiğini dönemdi ve bugün de benzer dinamikler gözleniyor.

Dezenflasyon ve büyüme arasındaki bu çelişki doğal olarak bir noktada kendini gösterecek. Yapısal bir dönüşüm yoksa ya enflasyon hedefi tutmayacak ya da büyüme hızı tökezleyecek.

Alternatif senaryolar arasında dış borç artışıyla çelişkinin ertelenmesi veya reel büyüme hesaplamalarında hata olması yer alıyor.

GSYH hesaplamalarında dikkat çeken bir kavram da "stok düzeltmesi"dir. Harcama yöntemiyle hesaplanan GSYH ile üretim yöntemiyle hesaplanan arasında eşitlik olması gerekir.

Aradaki fark hesap hatası değil, stok değişimi olarak kabul edilir. Eğer üretim harcamalardan fazlaysa firmalar stok biriktirmiş, tersi durumda ise stok eritmiş demektir.

2025 üçüncü çeyrek verilerinde **%1.4** oranında stok erimesi kaydedildiği görülüyor.


GSYH hesapları esasen "hasıla" yani üretim miktarını ölçer. Bir kişinin elma yemesi elmanın tüketimi olup yeni bir üretim yaratmaz; elma önceden üretilmiş ve tüketiciye ulaştırılmış olmalıdır.

Bu bağlamda tüketimle büyüme ifadesi aslında tüketim mallarının üretiminin artması anlamına gelir.

Hizmet sektöründe durum farklılaşır. Örneğin bir tellak hamamda müşteriyi yıkarken hizmet aynı anda hem üretilir hem tüketilir.

Bu durumda GSYH hizmet üretimiyle büyür, doğrudan tüketimiyle değil. Stok değişimi hesabı da hizmetlerde anlamını yitirir çünkü hizmetler stoklanamaz.

Altın Fiyatlarında Kritik Gün: Gram, Çeyrek ve Ons Altında Son Rakamlar
Altın Fiyatlarında Kritik Gün: Gram, Çeyrek ve Ons Altında Son Rakamlar
İçeriği Görüntüle

Tüketim çılgınlığının yoğun yaşandığı alışveriş merkezleri bu dinamikleri yansıtırken, asıl büyümenin üretim tarafında aranması gerektiği vurgusu öne çıkıyor.
Türkiye'nin sanayi ve üretim kapasitesi, büyümenin sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyor. Fabrikalar ve üretim hatları gerçek hasılayı yaratırken, hizmetlerin stoklanamaz doğası hesaplarda ayrı bir boyut getiriyor.


Ekonomideki bu ince ayrımlar, büyüme rakamlarının arkasındaki gerçeği anlamak için vazgeçilmezdir. Stok erimesi gibi unsurlar kısa vadeli büyüme görünümünü etkileyebilirken, uzun vadede üretim odaklı politikalar belirleyici olur.

Dezenflasyon sürecinde büyüme performansının korunması teorik çelişkileri gündeme getiriyor. Dış kaynak girişi gibi faktörler bu çelişkileri geçici olarak erteleyebiliyor.

Sonuç olarak hizmet üretimi stoklanamaz bir gerçektir ve GSYH büyümesi esasen üretimle ilişkilendirilmelidir.

Türkiye ekonomisi 2025'te %3.7 gibi istikrarlı bir büyüme sergilerken, enflasyon hedefleri ve stok dinamikleri yakından izlenmeli. Bu analizler, ekonomi politikalarının daha derin bir anlayışla şekillenmesine katkı sağlıyor. Tüketimle büyüme tartışması, üretim ve hizmet ayrımını merkeze alarak devam edecek.

Ekonomik metriklerin yorumu, teorik çelişkilerin pratikte nasıl aşıldığını anlamak açısından büyük önem taşıyor. Türkiye'nin büyüme hikayesi bu dinamiklerle şekillenmeye devam ediyor.