KRİTİK DAVADA GİZEMLİ DÖNÜŞ: SİYASİ KADERİN BELİRLENECEĞİ DURUŞMAYA HAFTALAR KALA YAŞANANLAR
Siyasi gündemin sıcaklığını koruduğu bu günlerde, Türkiye'nin geleceğine yön verecek en kritik hukuki süreçlerden biri olan "ihaleye fesat karıştırma" davasında beklenmedik bir gelişme yaşandı. Takvimler 17 Ekim 2025’i gösterirken, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin cumhurbaşkanı adayı, aynı zamanda görevden alınan Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 24 Ekim’deki duruşması öncesinde yeni bir karar alındı. Bu karar, İmamoğlu'nun yargılamanın seyrine dair dile getirdiği en temel talebini reddetmesi nedeniyle, siyasi çevrelerde büyük bir şaşkınlık ve gerginlik yarattı.
Davanın detayları incelendiğinde, İmamoğlu’nun mahkemeden talep ettiği en önemli husus, savunmasını görüntülü ve sesli bilişim sistemi (SEGBİS) üzerinden değil, fiziki olarak, yani yüz yüze yapmak isteğiydi. Geçtiğimiz duruşmada, mahkeme bu talebi kabul etmişti. Ancak son dakika kararıyla mahkemenin bu önceki kabulünden caydığı ortaya çıktı. Artık İmamoğlu'nun savunmasının, kendi iradesine aykırı olarak, SEGBİS ile yapılmasına karar verildi. Bu karar, mahkeme heyetindeki geçici heyetin, daha önce kabul ettiği bu talebi bu kez reddetmesiyle kesinleşti. SÖZCÜ TV muhabiri Muratcan Altuntoprak, İmamoğlu’nun davaya fiziken katılamayacağını bu gelişmeyle birlikte kesinleştirdiğini bildirdi.
ÜÇ YILDIR SÜREN YARGILAMA VE BİLİRKİŞİ RAPORLARININ İHMALİ
Bu dava, Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemine ait iddialar üzerine açılmıştı. Muratcan Altuntoprak’ın aktardığı bilgilere göre, yargılama süreci tam üç yıldır devam ediyor. Bu uzun soluklu hukuki süreçte dikkat çeken en önemli detay, mahkeme dosyasına giren bilirkişi raporlarının içeriğidir. Altuntoprak, bugüne kadar hazırlanan iki ayrı bilirkişi raporunda da Ekrem İmamoğlu’nun herhangi bir şekilde yolsuzluk suçu işlemediğinin rapor edilmiş olmasına rağmen, yargılamanın ısrarla devam ettiğini belirtti.
Davanın geleceği açısından hayati önem taşıyan bir diğer nokta da savcılık mütalaasıdır. İmamoğlu’nun fiziki savunma talebini reddeden geçici heyetin bu kararı, 11 duruşma boyunca duruşma savcısının hâlâ bir mütalaa açıklamamış olmasıyla birleşince, davanın prosedürel çarpıklığı daha da derinleşiyor. İmamoğlu’nun, SEGBİS’le katılmama yönündeki iradesini açıkça belirtmesine rağmen, fiziki savunma yapma isteği 14 Ekim’de yazılı taleple mahkemeye sunulmuştu. Mahkemenin önceki kararından dönerek bu isteği reddetmesi, kamuoyunda adalet mekanizmasına yönelik ciddi soru işaretleri doğurdu.
PİYASALARDAKİ GERGİNLİĞİN GÖLGESİNDE HUKUKİ BELİRSİZLİK
Bu tür siyasi davalardaki belirsizlik, ülkenin genel ekonomik ve siyasi iklimi üzerinde de etkili oluyor. Haber, 17 Ekim 2025 tarihinde yayımlanırken, piyasalardaki son durum da kaynağın içeriğinde yer alıyordu. Finansal göstergelerdeki dalgalanmalar, siyasi risk algısının ne denli yüksek olduğunu gözler önüne seriyor: Dolar 41,95, Euro 49,03, Sterlin 56,34 seviyelerindeydi. Özellikle Bitcoin'in %5,03'lük bir düşüşle 105.423,72 seviyesinde olması ve Altın’ın %2,86 artışla 5.822,92’ye yükselmesi, piyasalardaki ani hareketliliği ve yatırımcıların tedirginliğini gösteriyor. Faiz oranlarının ise %40,09 seviyesinde olduğu belirtiliyor.
Görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ve aynı zamanda cumhurbaşkanı adayının, hakkındaki iki ayrı bilirkişi raporuna rağmen yargılamasının üç yıldır sürmesi ve fiziki savunma hakkının elinden alınması, hukuk camiası ve siyaset takipçileri arasında endişeyle karşılanıyor. 24 Ekim’de görülecek olan bu kritik duruşma, sadece İmamoğlu’nun hukuki kaderini değil, aynı zamanda ülkedeki siyasi rekabetin ve adalet anlayışının yönünü de belirleyecek en önemli dönemeçlerden biri olarak görülüyor. Tutuklu bulunan bir siyasetçinin en temel savunma hakkından mahrum bırakılma kararı, yargı bağımsızlığı tartışmalarını bir kez daha alevlendirmiş durumda.




