Ülkelerin savunma stratejileri ve müttefiklik ilişkileri, kapalı kapılar ardında yürütülen hassas diplomatik süreçlerle şekillenir. Özellikle son yıllarda yaşanan eksen kaymaları ve askeri teknoloji transferindeki kısıtlamalar, bölgesel güç dengelerini doğrudan etkileyen faktörler haline gelmiştir.

Türkiye'nin hava savunma ihtiyacını karşılama yolundaki tercihleri ve bunun sonucunda karşılaştığı yaptırımlar, uzun süredir dış politikanın en sıcak başlığını oluşturuyor. Son günlerde uluslararası prestijli bir yayın organında yer alan bir haber ise bu tartışmaları bambaşka bir boyuta taşıdı.

Veyis Ateş Adliyede: Şok Gelişme Medyayı Salladı!
Veyis Ateş Adliyede: Şok Gelişme Medyayı Salladı!
İçeriği Görüntüle

Amerikan merkezli finans ve haber ajansı Bloomberg, Türkiye'nin F-35 yeni nesil savaş uçağı programına geri dönebilmek ve Washington ile ilişkileri düzeltebilmek adına radikal bir adım atmaya hazırlandığını iddia etti. Habere göre Ankara, Rusya'dan satın aldığı ve ABD ile krizin ana kaynağı olan S-400 hava savunma sistemlerini kullanmayarak veya iade ederek bir çözüm arayışında. İddianın en çarpıcı kısmı ise Cumhurbaşkanı'nın, Rus lider ile yaptığı bir görüşmede bu sistemlerin iadesini gündeme getirdiği ve ödenen paranın telafi edilmesini talep ettiği yönündeydi.

Bu iddia, diplomatik çevrelerde şok etkisi yaratsa da, taraflardan gelen açıklamalar durumu karmaşıklaştırdı. Kremlin sözcüsü, Türkmenistan'daki görüşmede böyle bir konunun gündeme gelmediğini belirterek haberi yalanladı. Ancak Ankara'daki ABD Büyükelçisi'nin daha önce yaptığı "S-400 sorununun 4-6 ay içinde çözülebileceği" yönündeki açıklamaları, arka planda bir pazarlığın yürütüldüğü şüphelerini canlı tutuyor. Uzmanlar, sistemin NATO radarlarına entegre edilememesi ve F-35 projesinden çıkarılmanın yarattığı askeri zafiyet nedeniyle Türkiye'nin bir çıkış yolu aradığını belirtiyor.

Öte yandan, Suriye sahasındaki gelişmeler de savunma denklemini zorlaştırıyor. Dışişleri Bakanı'nın, terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye kolu olan SDG'nin zaman kazanmaya çalıştığını ve sabırların tükendiğini belirtmesi, yeni bir askeri hareketliliğin sinyali olarak yorumlanıyor. Şam yönetimi ile örgüt arasındaki entegrasyon görüşmeleri ve ABD'nin bölgedeki planları, Türkiye'nin güvenlik endişelerini artırırken, savunma sanayiindeki "paradigma değişikliği" çağrıları ve yerli projelerin önceliklendirilmesi gerekliliği, askeri kaynaklar tarafından daha yüksek sesle dile getiriliyor.