Küresel ekonomide her gün yeni bir sürprizle karşılaşmak, yatırımcıların nabzını tutan bir gerçeklik haline geldi. Özellikle son dönemde yaşanan dalgalanmalar, dikkatleri hem finansal piyasalara hem de jeopolitik gelişmelere çevirdi. Bu dinamik ortamda, her hareketin arkasında yatan nedenleri anlamak, önümüzdeki adımları planlamak için kritik öneme sahip. Peki, bu hareketler ne anlama geliyor ve hangi fırsatlar doğuruyor?

Yeni Vergi Paketi Alarmı: Erdoğan Süzer'den Vatandaşlara "Cebinizden Vurulacaksınız" Uyarısı!
Yeni Vergi Paketi Alarmı: Erdoğan Süzer'den Vatandaşlara "Cebinizden Vurulacaksınız" Uyarısı!
İçeriği Görüntüle

İlk olarak, finansal piyasalardaki son gelişmelere göz atalım. Kripto para dünyası, uzun bir düşüş döneminin ardından güçlü bir toparlanma sinyali verdi. Bitcoin, son 24 saatte yüzde 7'lik bir artışla 93 bin dolara ulaşarak yatırımcılara umut aşıladı. Bu yükseliş, sadece bir anlık dalgalanma değil; daha derin bir trendin habercisi olarak görülüyor. Ethereum ise yüzde 9'un üzerinde bir sıçramayla 3 bin doların üzerine çıktı, bu da ekosistemin genel sağlığını yansıtan bir gösterge. Bu canlanmanın temelinde, Wall Street'in önde gelen oyuncularından gelen iki önemli haber yatıyor. Birincisi, fon sağlayıcısı Vanguard'ın müşterilerine kripto ETF'leri sunma kararı – bu, geleneksel finansın dijital varlıklara entegrasyonunda dönüm noktası niteliğinde. İkincisi ise, Amerika'nın en büyük ikinci bankası Bank of America'nın, portföylerin yüzde 1 ila 4'ü arasında kripto yatırımını tavsiye etmesi. Bu tür adımlar, kurumsal yatırımcıların güvenini pekiştirerek piyasayı yukarı taşıyor ve bireysel katılımcılara da ilham veriyor.

Hisse senetleri cephesinde de benzer bir iyimserlik hakim. Dün, Amerikan borsalarının üç büyük endeksi – Dow Jones, Nasdaq ve S&P 500 – kazançla kapattı. Teknoloji devleri arasında karışık sonuçlar olsa da, Intel yüzde 8'in üzerinde yükselirken, Boeing yüzde 10'luk artışla Nisan ayından beri en iyi günlük performansını sergiledi. Asya piyasaları ise son çalkantılardan sonra nefes aldı. Japon Nikkei endeksi yüzde 1,6'lık bir sıçramayla 50 bin puanı aşarak toparlanmanın öncüsü oldu. Güney Kore'de hafif bir yükseliş gözlenirken, Şanghay Kompozit Endeksi neredeyse sabit kaldı. Bu toparlanma, küresel yatırımcıların risk iştahının yeniden canlandığını gösteriyor ve önümüzdeki haftalarda daha geniş bir rallinin kapısını aralayabilir.

Altın ve gümüş gibi değerli metaller ise hafif bir gerileme yaşadı, ancak bu durum genel piyasa iyimserliğinin gölgesinde kaldı. Gümüş ons başına 58 dolara, altın ise 4.200 dolara yakın seviyelerden hafif bir çekilme gösterdi. Döviz kurlarında da sınırlı hareketler var: Euro, dolara karşı 1,48 seviyesinden 1,42'ye doğru bir ivme kazandı. Kripto TL paritesinde ise Euro TL 49,47 olarak işlem gördü. Bu veriler, 3 Aralık 2025 saat 14:00 itibarıyla güncel piyasa kapanışlarını yansıtıyor ve yatırımcıların portföy dengelerini gözden geçirmesine neden oluyor. Değerli metallerin bu geçici duraklaması, riskli varlıklara kayan sermayenin bir yansıması olarak yorumlanabilir, ancak uzun vadeli koruma stratejilerinde hala vazgeçilmezler.

Şimdi, bu finansal coşkunun ötesine geçerek jeopolitik arenaya dönelim. Ukrayna krizi, uluslararası diplomasinin en karmaşık dosyalarından biri olarak gündemin zirvesinde yer almaya devam ediyor. Son gelişmeler, barış umutlarını bir kez daha test ederken, taraflar arasındaki gerilimleri de artırdı. Amerika'nın Rusya'ya yönelik diplomatik hamleleri, Moskova'da tam bir VIP protokolüyle karşılandı. Havalimanından konvoyla alınan heyet, Michelin yıldızlı restoranlarda ağırlanarak Kızıl Meydan'da tur attı. Ancak Kremlin'deki beş saatlik Putin zirvesi, somut bir anlaşmaya varamadı. Toplantıda, Putin'in danışmanlarından Yuşakov, Dimitriy ve tercümanlar masanın etrafındaydı; karşı tarafta ise Jared Kushner ve Steve Witkoff yer aldı. Yuşakov, görüşmeyi "son derece faydalı, yapıcı ve özlü" olarak nitelendirdi, fakat "daha fazla çalışma yapılması gerektiğini" vurguladı.

En çetrefilli konu, elbette toprak meselesi. Rusya, Doğu Donbas bölgesinin tamamının kendisine devredilmesini talep ederken, Kiev bu öneriyi kategorik olarak reddediyor. Bu anlaşmazlık, krizin çözümünü belirsiz kılıyor ve tarafların pozisyonlarını sertleştiriyor. Yuşakov, barışın "uzak olmadığını" ifade ederek umut verici bir not düştü, ancak detayların gizli tutulması konusunda mutabakat sağlandı. Bazı Amerikan teklifleri "kabul edilebilir" bulunurken, diğerleri "uygun değil" olarak değerlendirildi. Diplomatik çalışmaların süreceği belirtilirken, bu tür ifadeler, müzakerelerin ne kadar hassas bir dengede ilerlediğini ortaya koyuyor.

Putin'in toplantı öncesi yaptığı sert açıklamalar, Avrupa'ya yönelik eleştirileriyle dikkat çekti. Avrupa'yı, Amerika öncülüğündeki barış çabalarını sabote etmekle suçladı ve "barış gündemleri yok, savaşın yanındalar" dedi. Rusya'nın Avrupa'ya saldırma planı olmadığını, ancak bir savaşın Avrupa tarafından başlatılması halinde hazır olduklarını vurguladı. "Bu savaş Avrupa için o kadar hızlı bitecek ki, müzakere edecek kimseleri kalmayacak" ifadesi, tonun ne kadar keskin olduğunu gösteriyor. İlginak şekilde, Ukrayna'daki operasyonu "özel askeri operasyon" olarak adlandıran Putin, Avrupa senaryosunda "savaş" kelimesini tercih etti. Ukrayna'da "cerrahi hassasiyet" kullandıklarını, ancak Avrupa'yla bir çatışmada bu kadar titiz olamayacaklarını belirtti – bu, stratejik bir uyarı olarak yankı buldu.

Avrupa cephesinde ise karşılıklı sürtüşmeler artıyor. Avrupa Birliği, Rus doğal gaz ithalatını 2027 sonbaharına kadar yasaklama kararı aldı. Uzun vadeli boru hattı sözleşmeleri 1 Kasım 2027'de, sıvılaştırılmış doğal gaz anlaşmaları ise 1 Ocak 2027'den itibaren askıya alınacak. Bu hamle, enerji bağımlılığını azaltma ve jeopolitik baskıya direnme stratejisinin bir parçası. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, İrlanda ziyareti sırasında Amerika'nın barış sürecine ilgisini kaybetmesinden endişe duyduğunu dile getirdi. "Rusya, Amerika'nın dikkatini dağıtmak için oyalıyor ve yorulmamızı bekliyor" diyerek, müttefikin yorgunluğuna işaret etti.

Krizin sahadaki yansımaları da devam ediyor. Rusya, Ukrayna'ya drone saldırısı düzenlerken, Ukrayna da Rusya'nın TMO bölgesindeki bir petrol depolarını hedef aldı ve yangın çıktı. Bu tür karşılıklı eylemler, diplomatik çabaları gölgeliyor. Öte yandan, Putin'in Hindistan ziyareti – 3 Aralık'tan itibaren Yeni Delhi'de – Asya'daki ittifakları güçlendirme odaklı. Çin ve Hindistan'la ticaretin son üç yılda önemli ölçüde arttığını, Çin'le ikiye katlandığını vurguladı. Bu ziyaret, stratejik ortaklıkların derinleşmesi için bir fırsat olarak görülüyor.

Amerika iç politikasına dönersek, Trump yönetiminin kabine toplantısı göçmenlik politikalarını yeniden şekillendirdi. Ulusal güvenlik gerekçesiyle, 19 Avrupa dışı ülkeden gelen tüm göçmenlik başvuruları – yeşil kart ve vatandaşlık dahil – askıya alındı. Hedef ülkeler arasında Afganistan, Myanmar, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen var; Türkiye listede yer almıyor. Trump, Somali göçmenlerini "çöp" olarak nitelendirerek, "Ülkemize hiçbir şey katmıyorlar, geri göndermeliyiz" dedi. İç Güvenlik Bakanı Christine Noem, yasaklı ülke sayısını 19'dan 30'a çıkarmayı önerdi ve "Her lanet ülkeye tam yasak getirelim" diyerek sert bir üslup kullandı. Haziran ayından beri 19 ülkeye seyahat kısıtlaması uygulanıyor.

Ekonomik cephede, Trump'ın gümrük tarifeleri Japonya'dan tepki çekti. 9 Japon şirketinin yan kuruluşları, Amerikan hükümetine dava açtı. Trump, Japonya ve Güney Kore dahil müttefikleri "yıllardır Amerika'yı sömürüyor" diye eleştirdi, ancak isim vermedi. Latin Amerika'da ise Brezilya Cumhurbaşkanı Lula ile görüşme, bölgesel işbirliğini güçlendirme sinyali verdi.

Bu gelişmeler, küresel dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Piyasaların toparlanması, diplomatik çabalar ve politika hamleleri, önümüzdeki aylarda nasıl bir tablo çizecek? Yatırımcılar ve gözlemciler için, bu dinamikleri yakından takip etmek, fırsatları ve riskleri önceden sezmek anlamına geliyor. Gelecek raporlarda daha fazla detaya gireceğiz, ancak şimdilik bu panorama, karar vericilere ilham verecek nitelikte.