Türkiye’de alışveriş alışkanlıklarını kökten değiştirecek, yüz binlerce çalışanı ve milyonlarca tüketiciyi doğrudan etkileyecek tarihi bir düzenleme için Ticaret Bakanlığı’ndan beklenen sinyal geldi. Son yıllarda ekonomide yaşanan çalkantılar, fırsatçılık girişimlerini artırırken, tüketicilerin korunması adına atılan adımlar da sıkılaştırılmıştı. Ancak son dönemde perakendecilik sektöründen gelen bir talep, sadece fiyat denetimlerini değil, perakende sektörünün çalışma düzenini de yeniden şekillendirecek büyük bir değişimin kapısını araladı. Bakanlık, bu talebin hayata geçirilmesi için net yol haritasını çizerek, ülkenin en çok tartışılan konularından birini resmen masaya yatırdı.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun (TPF) uzun süredir dile getirdiği, marketlerin Pazar günü kapalı olması yönündeki talebe ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. Bakan Bolat, bu düzenlemenin hayata geçirilmesi için izlenecek yolu tarif ederken, perakende işletmelerin çalışma saatlerinin belirlenmesi yetkisinin Bakanlıkta olduğunu belirtti. Ancak bunun gerçekleşmesi için bir şart öne sürüldü: üst meslek kuruluşlarının, yani Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’nun (TESK), müşterek bir teklifle Bakanlığa başvurması gerekiyor. Bu teklifin gelmesi durumunda düzenleme, bölge veya ülke düzeyinde uygulamaya konulacak. Bakan Bolat, şu an itibarıyla kendilerine üst meslek kuruluşlarından ortak bir teklifin ulaşmadığını da ekledi. Öte yandan, marketlerin çalışma saatlerinin belirlenmesinde bir başka önemli yetkinin de devreye girebileceği ortaya çıktı; o da il düzeyinde valiliklerin çalışma saatlerini belirleyebilme imkânı.

Bakanlık, Pazar günleri kapama sinyalini verirken, arka planda stokçuluk ve fahiş fiyat artışlarına karşı yürütülen amansız mücadelenin detaylarını da açıkladı. Ülke genelinde, 81 ilde piyasa denetim ve gözetim faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. Bu denetimler, piyasadaki fırsatçı girişimlere karşı Bakanlığın ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Günlük olarak gerçekleştirilen kontrollerde, bugüne kadar 190 binden fazla firma ve 1,4 milyondan fazla ürün mercek altına alındı. Bu sıkı takip sonucunda, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu (HFDK) eliyle tespit edilen ve fahiş fiyat artışı ile stokçuluk yaptığı belirlenen işletmelere, akıl almaz bir rakam olan 950 milyon Türk Lirası idari para cezası uygulandı. Bu devasa ceza, tüketicilerin sırtından haksız kazanç sağlamaya çalışanlara göz açtırılmayacağının en somut kanıtı olarak kayıtlara geçti.

KYK Yurtlarındaki Skandal Taciz İddiaları, Öğrenci Güvenliğini Sarsıyor: Sorumlular Kim?
KYK Yurtlarındaki Skandal Taciz İddiaları, Öğrenci Güvenliğini Sarsıyor: Sorumlular Kim?
İçeriği Görüntüle

Tüketicileri yanıltan bir diğer büyük tehlike olan aldatıcı ve yanıltıcı reklamlara karşı yürütülen çalışmaların sonuçları da hayret verici. Reklam Kurulu tarafından yapılan incelemelerde, 2025 yılının ilk sekiz ayında incelenen 18 bin 34 dosyadan 1.035 tanesinin mevzuata aykırı olduğu tespit edildi. Bu aykırılıklar nedeniyle firmalara toplamda 173 milyon 128 bin lira idari para cezası kesildi. Güncel gelişmeler ışığında ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara cevap verebilecek mevzuatın hazırlanması konusunda da çalışmaların tüm hızıyla sürdüğü ifade edildi.

Bakan Bolat, özellikle büyük indirim kampanyalarının da Reklam Kurulu'nun yakın takibinde olduğunu vurguladı. İndirimli satış reklamları artık en ince ayrıntısına kadar inceleniyor; ürünün gerçekten indirime girip girmediği, önceki fiyatının doğru gösterilip gösterilmediği ve indirim başlangıç ile bitiş tarihlerinin şeffaf olup olmadığı tek tek kontrol ediliyor. En kritik detaylardan biri ise, indirimden önceki 30 günün en düşük fiyatının esas alınıp alınmadığı hususunun özel olarak araştırılmasıdır. Tüketicide sahte indirim algısı yaratılmasına neden olabilecek sadakat kartı veya üye indirimi gibi uygulamalara da kesinlikle izin verilmiyor. Özellikle "Kasım İndirimleri" gibi yoğun kampanya dönemlerinde resen denetimler artırılıyor ve mevzuata aykırı reklamlara ağır idari para cezaları uygulanıyor. Bu cezaların tutarı, her yıl yeniden değerleme oranında güncellenerek caydırıcılığı sürekli artırılıyor.

Reklam Kurulu'na yapılan şikayetlerde, vatandaşın hassasiyet gösterdiği sektörler de belirlendi. Yapılan açıklamalara göre, şikâyetlerin zirvesinde sağlık ve gıda sektörleri yer alıyor. Bunları örtülü reklamlar ve dijital mecralarda birden fazla sektörü ilgilendiren reklamlar takip ediyor. Yeni nesil mecralarda tüketiciyi yanıltma girişimleri de gözden kaçmıyor; sosyal medya ve influencer şikâyetlerinin toplam şikâyetler içindeki payı ise yaklaşık yüzde 5 olarak belirtildi. Tüketicilerin doğrudan yanıltılmaması için, fiyat etiketleri de sıkı bir şekilde denetleniyor. Tüketiciyi yanıltacak ya da gerçekte olduğundan fazla indirim varmış gibi gösteren fiyat bilgilerine indirimli satış etiketlerinde kesinlikle izin verilmiyor. Bakanlık ve Ticaret İl Müdürlükleri, bu alanda yoğun denetimler gerçekleştirmiş ve 2025 yılı içinde yaklaşık 650 milyon lira idari para cezası uygulamıştır.

Fahiş fiyat, aldatıcı reklam ve etiket denetimleriyle birlikte toplamda 1,7 milyar lirayı aşan devasa cezalar kesilirken, Bakanlık milyonlarca aboneyi ilgilendiren dijital hizmetleri de ihmal etmedi. İnternet ve mobil haberleşme gibi abonelik hizmetlerinde tüketicilerin haklarının korunması hayati bir önem taşıyor. Bakanlık bu alandaki şikâyetleri titizlikle inceliyor, sosyal medya ve şikâyet platformlarını dahi yakından takip ediyor. Yapılan denetimler sonucunda, mevzuata aykırı uygulamaları tespit edilen 21 firmaya, 2024 ve 2025’in ilk dokuz ayında toplamda yaklaşık 33,8 milyon lira idari para cezası kesildiği bilgisi paylaşıldı. Bu kararlılık, Pazar günleri marketlerin kapanması yönündeki olası kararın, ne denli sağlam bir hukuki zemin üzerine inşa edileceğini gösteriyor. Sektör temsilcilerinin ortak teklifi ile önümüzdeki dönemde Pazar günleri market kapılarının kapanması, Türkiye’nin perakende tarihinde yeni bir sayfa açabilir.