Türk siyaseti, her zaman olduğu gibi fırtınalı bir dönemeçte. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), iç çekişmeler ve dış baskılar arasında sıkışmışken, liderlik kavgaları, kayyum tartışmaları ve yargı süreçleriyle adeta bir satranç tahtasına dönüştü. TELE1 TV’de yayınlanan ve 10 Eylül 2025’te saat 20:00’de başlayan “Gün Başlıyor” programı, bu kaosu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Gazeteci Can Ataklı’nın moderatörlüğünde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamaları ve eski lider Kemal Kılıçdaroğlu’nun suskunluğu masaya yatırıldı. Peki, bu tartışmalar CHP’yi nereye götürecek ve hükümetin gölgesi nasıl bir oyun oynuyor?

Programda Can Ataklı, Özgür Özel’in Sözcü TV’deki sözlerini mercek altına aldı. Özel’in, Kılıçdaroğlu’nun kayyum görevini kabul etmeyeceğine dair “Kemal Bey’in böyle bir şeye tenezzül etmeyeceğini düşünüyorum” çıkışı, partililer arasında hem umut hem de şüphe uyandırdı. Ataklı, bu sözleri değerlendirirken, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun suskunluğu neden? Parti seven biri, neden bu tartışmalara alan açar?” diye sordu. Sözcü gazetesinin “Kemal bed ile geliyorum” manşetini hatırlatan Ataklı, eğer kurultay iptali (butlan) kararı çıkarsa, Kılıçdaroğlu’nun bir hafta içinde genel merkezde karargâh kurabileceğini ima etti. Ancak bu suskunluğun, Kılıçdaroğlu’nun siyasi itibarını zedeleyebileceğini vurguladı: “Gazetecilere yanıt vermiyor, 15 Eylül davası yaklaşırken sessiz. Bu, unutulacağını mı sanıyor?”

Ataklı, Kadıköy’deki CHP mitingine işaret ederek, “O kalabalığı görmüyorlar mı? Partililer kenetlenmişken, bu suskunluk ne anlama geliyor?” diye sordu. CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nın iptali için 15 Eylül’de Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek davaya dikkat çeken Ataklı, Özel’in “Pazartesi kararından endişem yok” sözlerini aktardı. Özel, İstanbul delegeleri hariç bin imzanın bir buçuk günde toplandığını, olağanüstü kongre kararının alındığını ve kayyum gelse bile 21 Eylül’de yeni genel başkanın seçileceğini söylemişti. Ataklı, bu hamlenin, İstanbul’daki kayyum kararını (Gürsel Tekin’in atanması) etkisiz kıldığını savundu: “İstanbul delegeleri olmadan karar alındı, kayyum engel olamaz.”

Programda, İstanbul İl Başkanlığı’ndaki olaylar da gündeme geldi. Sarıyer’deki eski il binası çevresindeki polis ablukasını anlatan Ataklı, “Özgür Özel eve çağırdı, ama hükümet sokağı kapattı. Polise zarar gelmesin dediler, gaz sıkıldı ama CHP’liler kimseyi incitmedi” dedi. Özel’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sokakları karıştırmayız” sözüne, “Haneye tecavüz ettiler, meşru müdafaa yaptık” yanıtı, programda yankı buldu. Ataklı, CHP’nin Yargıtay’a adres değişikliği başvurusu yaptığını, ancak İçişleri Bakanlığı ve Valilik’in iki gün bekletip fiili değişikliği engellediğini belirtti. Gürsel Tekin’in kayyum atanmasını “siyasi intihar” olarak nitelendiren Ataklı, “Kemal Bey de böyle bir şeye kalkışırsa, partiden atmak değil, baş tacı yapmak isteriz ama bu provokatif bir soru” dedi.

Ataklı, hükümetin CHP’yi karıştırmak için “özel seçilmiş aparatlar” kullandığını iddia etti. “Hükümet, CHP’yi, sonra Zafer Partisi’ni, Ümit Özdağ’ı, medyayı hedef alıyor. İktidar alanını Arap sabunuyla temizlenmiş gibi istiyor” diyerek, bu stratejinin cumhuriyet değerleriyle bir savaş olduğunu savundu. “23 yıldır hükümet, cumhuriyetin öğretileriyle, Mustafa Kemal’in yaşam biçimiyle kavgalı” diyen Ataklı, Milli Eğitim müfredatındaki değişiklikleri ve Harp Okulu’ndaki dua törenlerini örnek gösterdi. “Mustafa Kemal’in okuduğu okulda başka slogan olmasın diye dua okundu. Ordu, AKP’nin veya İslamcıların ordusu değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusu” sözleri, izleyicilerde büyük yankı uyandırdı.

Timur Soykan ve Barış Pehlivan’a Hapis Şoku
Timur Soykan ve Barış Pehlivan’a Hapis Şoku
İçeriği Görüntüle

Programda, Ekrem İmamoğlu’nun diploma davasına da değinildi. Ataklı, Özel’in “Kanunlar kişiye özel çıkamaz. Yatay geçiş yapan 28 kişi yargılanmıyor, neden İmamoğlu? Çünkü Cumhurbaşkanı adayı” sözlerini aktardı. Silivri Cezaevi’nde görülen duruşmada, 20 Ekim 2025’e ertelenen dava, İmamoğlu’nun siyasi geleceğini tehdit ediyor. Ataklı, “Bu dava, muhalefeti sindirme operasyonu. Hükümet, İmamoğlu’nu saf dışı bırakmak istiyor” dedi. Sosyal medyada, X platformunda #DiplomaDavası etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı; bir kullanıcı, “İmamoğlu’nun helal diplomasını iptal edenler sahte diplomalı” diye yazdı.

Türkiye’nin siyasi tarihi, bu tür krizlerle dolu. 2023 seçimlerinde CHP’nin yükselişi, 2024 yerel seçim zaferleri ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı, hükümeti rahatsız etti. 2025’te başlayan diploma soruşturması, Kılıçdaroğlu’nun suskunluğu ve kayyum atamaları, muhalefeti zayıflatma stratejisi olarak görülüyor. Ataklı, “Hükümetin felsefi kavgası cumhuriyetle. Müfredat, ordu atamaları, dini törenler... Hepsi laikliği eritiyor” diyerek, bu savaşın CHP’yi aşan bir mesele olduğunu vurguladı. Geçmişte, 2016’daki FETÖ operasyonları ve 2020’deki muhalefet baskıları, benzer senaryoları hatırlatıyor.

Sosyal medyada, TELE1’in yayını ateşli tartışmalara yol açtı. X’te “Kılıçdaroğlu suskunluğu” etiketiyle paylaşımlar yağarken, bir kullanıcı, “Can Ataklı haklı, hükümet CHP’yi ele geçirmek istiyor” dedi. Başka biri, “Kemal Bey konuşsa her şey biter, neden susuyor?” diye sordu. Kadıköy mitingine katılanların “Partimiz kayyuma teslim olmaz” sloganları, programda yankı buldu. Gelecekte, 15 Eylül davası ve 21 Eylül kongresi, CHP’nin kaderini çizecek. Eğer butlan kararı çıkarsa, Kılıçdaroğlu’nun dönüşü mümkün mü? Ataklı, “Umarım yanılıyoruz” dese de, “Kemal Bey bu tartışmayı bitirmeli” çağrısı yapıyor.

Bu kriz, sadece CHP’yi değil, Türkiye’nin demokrasi sınavını etkiliyor. Hükümetin “temizleme” stratejisi, muhalefeti sustururken, TELE1 gibi platformlar gerçeği haykırmaya devam ediyor. Ataklı’nın “Vatan söz konusuysa gerisi teferruat” sözü, Mustafa Kemal’in mirasına vurgu yapıyor. 2025’in sonbaharı, CHP için birleşme mi, parçalanma mı getirecek? Kurultay, dava ve sokaklar, bu sorunun cevabını verecek. Şimdilik, Antalyalılar gibi tüm Türkiye, nefesini tutmuş bekliyor.