İzmir'in sakin bir sabahında, Ege'nin huzurlu havası aniden kurşun sesleriyle dağılırken, Balçova'nın dar sokakları bir trajediye sahne oldu. Salih İşgören Polis Merkezi'nin önü, kanla boyanmış bir savaş alanına döndü; iki kahraman polisin şehit düşmesi, milyonları yasa boğdu. 16 yaşındaki bir gencin elindeki pompalı tüfek, sadece bir karakolu değil, Türkiye'nin güvenlik duygusunu sarstı. Soruşturma derinleşirken, 7 şüphelinin tutuklanması, ailenin rolü ve olası örgütsel bağlantılar gündeme bomba gibi düştü. Bu, sadece bir saldırı mı, yoksa radikalleşmenin karanlık bir yüzü mü? Ege'nin dalgaları, şehitlerin gözyaşlarını taşırken, İzmir nefesini tuttu – ve ülke, cevap arıyor.
Olay, 8 Eylül 2025 sabahı, saatler 09:00'u gösterdiğinde patlak verdi. Balçova Çetin Emeç Mahallesi'ndeki Salih İşgören Polis Merkezi'nde nöbet tutan Polis Memuru Hasan Akın, 16 yaşındaki lise öğrencisi E.B.'nin pompalı tüfeğinden açılan ilk kurşunla vuruldu. Akın, anında yere yığılırken, olay yerine koşan 1. Sınıf Emniyet Müdürü ve Polis Başmüfettişi Muhsin Aydemir de saldırganın hedefi oldu. Çatışma sırasında, Polis Memurları Ömer Amilağ (boynundan ağır yaralı) ve Murat Dağlı (bacağından yaralı) ile bir sivil vatandaş da kurşunların isabetiyle hastanelik oldu. E.B., polislerin karşı ateşiyle yaralı olarak etkisiz hale getirildi; karakol önü, metal parçaları ve kan izleriyle doldu. Güvenlik kameraları, dehşet verici anları saniye saniye kaydetti: E.B.'nin karakola yaklaşması, tüfeği omzuna dayayıp ateş açması, polislerin panikle karşılık vermesi... Bu görüntüler, izleyenleri dondurdu ve sosyal medyada milyonlarca kez paylaşıldı.
Şehitlerin acısı, Türkiye'yi sardı. Muhsin Aydemir, 45 yaşında, evli ve iki çocuk babasıydı; terörle mücadelede 20 yılı aşkın deneyimiyle tanınan bir Başmüfettiş'ti. Hasan Akın ise 28 yaşında, yeni evli bir memurdu; ailesine bakan, sakin bir gençti. Cenazeleri, 9 Eylül'de Balçova'da binlerce kişinin katıldığı törenle defnedildi; gözyaşları sel oldu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Milletimizin başı sağ olsun" derken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Failin bağlantıları araştırılıyor" mesajı verdi. MHP Lideri Devlet Bahçeli, "İnanıyorum ki saldırganın bağ ve bağlantıları ortaya çıkarılacak" diye haykırdı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da taziye dileklerini iletti; İzmir Büyükşehir Belediyesi, 94. İzmir Enternasyonal Fuarı'ndaki Duman ve Mor ve Ötesi konserlerini iptal etti. Şehir, yasla doldu; sokaklar sessiz kaldı.
Soruşturma, olaydan hemen sonra İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatıldı; 2 başsavcıvekili ve 6 savcı görevlendirildi. İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliği, yayın yasağı getirdi – zira detaylar, infiale yol açabilirdi. E.B.'nin yakalanmasından saatler sonra, ailesi ve çevresi mercek altına alındı. Gözaltı sayısı 27'ye ulaştı; saldırganın annesi A.B., babası N.B., iki arkadaşı ve İran uyruklu bir şüpheli dahil. 18 yaş altı 16 şüpheli, Çocuk Şube'de sorgulandıktan sonra savcılığa sevk edildi ve serbest bırakıldı – ifadeleri, planlı bir ağa işaret etmiyordu. Ancak yetişkin şüpheliler için süreç sertti: Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde tamamlanan işlemler sonrası, E.B., annesi, babası ve diğer 8 şüpheli adliyeye çıkarıldı. Savcılık sorgusu bittiğinde, mahkeme 9 şüpheli hakkında tutuklama, 2'si hakkında adli kontrol talebini değerlendirdi.
Mahkeme, 12 Eylül 2025'te kararını verdi: Saldırgan E.B., babası N.B. ve 5 şüpheli daha tutuklandı – toplam 7 kişi cezaevine gönderildi. "Silahlı saldırı, cinayet ve terör bağlantısı" şüpheleriyle, bu karar İzmir'i bir kez daha sarstı. Anne A.B. ile 2 şüpheli adli kontrolle serbest kaldı; diğerlerinin yargılaması sürüyor. İran uyruklu şüpheli, Esenyurt'ta yakalandı; bağlantıları inceleniyor. Emniyet ve yargı kaynakları, "Dijital materyaller ve bağlantılı kişiler üzerinde çalışmalar sürüyor. Saldırganın örgütsel bir bağlantısı olup olmadığı, planlanma süreci ve destek alıp almadığı odak noktası" dedi. E.B.'nin sosyal medyada radikal paylaşımları, yatay geçişli okulu ve arkadaş çevresi araştırılıyor; babasının 10 yıl önce aldığı tüfeğin izi, yasa dışı yollara uzanıyor.
Bu tutuklamalar, soruşturmanın karanlık yüzünü aydınlattı. E.B., lise 3. sınıf öğrencisiydi; suç kaydı yoktu ama sosyal medya maruziyeti dikkat çekiciydi. Ailesi orta halli; babası inşaat işçisiydi ama telefon kayıtları şüpheli aramaları gösteriyordu. Vali Süleyman Elban, "Saldırgan karakolla aynı sokakta oturuyordu, suç kaydı yok" demişti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Menfur saldırıyı lanetliyorum" diye kınadı. Yaralı polisler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi görüyor; Ömer Amilağ yoğun bakımda. Bir vatandaşın hafif yarası, olayın rastgeleliğini düşündürse de, soruşturma "terör bağlantısı" şüphesini elden bırakmıyor.
Türkiye'de karakol saldırıları, kronik bir yara. 2024'te Güneydoğu'da 5 şehit verilmişti; 2023'te İstanbul’da bir saldırı 3 yaralıyla sonuçlanmıştı. Balçova olayı, Ege'de nadir; gençlerin radikalleşmesi alarm zili. 2025 verilerine göre, aşırıcılık vakaları yüzde 20 arttı; İçişleri, 500 şüpheliyi izliyor. Sosyal medyada #BalçovaŞehitleri etiketiyle binlerce paylaşım: Bir kullanıcı, "16 yaşında katil mi yetiştiriyoruz? Aile ve okul nerede?" diye haykırdı. Demokrat Gündem'in "Dehşet olayın ardından ilk karar" paylaşımı, 157 görüntülenme aldı. BBC ve DW, "Gençlerin radikalleşmesi"ni tartıştı; Bahçeli, "Alçak oyunlar" dedi.
Olay, İzmir'i değiştirdi. Balçova sokakları devriyelerle doldu; fuar iptalleri turizmi vurdu. Siyasiler "Bağlantılar deşifre edilecek" diyor ama eleştirmenler, "Radikalleşmeyi önleyecek eğitim şart" diye uyarıyor. X'te videolar dolaşıyor; Hürriyet'in son dakika haberleri, olayın anlarını aktarıyor. Gelecekte, soruşturma derinleşirse daha fazla tutuklama gelebilir; İran bağlantısı uluslararası boyuta taşır mı? E.B.'nin ifadesi gizli ama fısıltılar "Öfke ve manipülasyon" diyor. Bu trajedi, Türkiye'nin güvenlik mimarisini sorgulatıyor: Gençlerimizi karanlıktan nasıl koruruz? Tutuklamalar adaletin ilk adımı ama yol uzun. İzmir, yasla diriliyor; Ege'nin dalgaları, şehitlerin ruhunu taşıyor. Bu fırtına, başka nerelere savurur? Ülke, cevap arıyor – ve bekliyor.
