Türk siyasetinin kalbi İstanbul'da, son günlerde eşi benzeri görülmemiş bir gerilim yaşandı. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığı binası, siyasi hesaplaşmaların ve hukuk mücadelesinin odağı haline geldi. Binlerce polisle çevrili, adeta kuşatma altındaki bu kritik merkezde yaşananlar, Türkiye'nin siyasi atmosferini bir anda ısıttı. Günler süren belirsizliğin ardından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çalışma ofisine dönüştürülen bu binadan tüm Türkiye'ye tarihi bir mesaj yolladı. Bu mesaj, sadece partisinin değil, tüm muhalefetin geleceğini ve ülkenin demokratik kaderini belirleyebilecek nitelikteydi. Bu krizin perde arkası, bilinmeyen detayları ve siyasi yansımaları bu özel haberimizde…

Gergin bekleyişin yaşandığı İstanbul İl Başkanlığı binasına, abluka sonrası ilk kurumsal ziyaret DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'dan geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu dayanışma ziyaretinden dolayı DEM Partililere teşekkürlerini sundu. Görüşmenin ardından kameraların karşısına geçen heyetten Tuncer Bakırhan, son dönemde yaygınlaşan kayyum kararlarını sert bir dille eleştirdi. Bakırhan, iktidarın seçilmiş iradelerle uğraşmaktan vazgeçmesi gerektiğini vurgulayarak, "Sessiz kalmayacağız, seçme ve seçilme hakkına saygı gösterilmeli" diyerek net bir duruş sergiledi.

Ardından sözü alan CHP lideri Özgür Özel, yaşanan durumu büyük bir hukuksuzluk ve saldırı olarak niteledi. Bu saldırının temel sebebini "kaybetmeyi kabullenmeme" olarak açıklayan Özel, "Bu bina kazanan bir binaya dönüştü. Bu bina AKP karşısında en büyük zaferi kazandı" ifadelerini kullandı. Binanın ve hatta parti kongresinin davalık hale getirildiğini, partinin kedisi Şanslı'nın bile "veterinerlik yapıldığını" belirterek, bu husumet ve düşmanlığın nedenini "seçim kazanıyoruz, teslim olmuyoruz, baş eğmiyoruz diye" özetledi.

Özel'in açıklamaları, polisin bina üzerindeki ablukasının boyutlarını da gözler önüne serdi. Ziyaretten sadece 2.5 saat öncesine kadar binanın her odasında polislerin bulunduğunu, binanın "işgal altında" olduğunu dile getirdi. Kayyum atanma sürecini de ayrıntılarıyla anlatan Özel, 9 kez reddedilen bir başvurunun 10'uncusunda zorla kabul ettirildiğini, 15 gün önce kayyuma yakın bir avukat tarafından tarif edilen bir başvuruyla kayyum atandığını söyledi. CHP'nin İstanbul'da bir bütün olarak bu duruma itiraz ettiğini, geçen seçimdeki 310'a 290'lık rekabetin ardından 580 delegenin tamamının imzasıyla kayyuma karşı kongre istendiğini aktardı. Partiden atılmış bir grubun bu binaya yollanarak kayyum heyetinin görev yapmaya çalıştığını belirten Özel, CHP'nin "baba evine davet"inin beş bin polisle, on binlerce bariyerle ablukaya alındığını gözler önüne serdi.

Özgür Özel, yaşanan ablukayı trajik bir benzetmeyle eleştirdi: "Ablukanın bir benzer terör eylemlerine karşı alınsaydı, Gar Katliamı'nda alınsaydı 104 canımız gitmezdi mesela." Bu uygulamanın, partisinden ihraç edilmiş bir kayyum ile "partisine-topluma karşı suç işlemiş" 30 kişinin binaya girebilmesi için yapıldığını iddia etti. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "sokakları mı karıştıracaksınız?" sözlerine de yanıt veren Özel, "Bizim niyetimiz sokağı karıştırmak değil haneye tecavüze mani olmaktır. Buradaki direnişin hukuktaki ve vicdandaki adı meşru müdafaadır" dedi.

AKP'lilere ve MHP'lilere seslenen Özel, kendi il başkanlarının yerine bir hakimin birini yollamaya çalışması durumunda ne yapacaklarını sordu ve direnmeyecekler mi diyerek bu işlerin basite alınmaması gerektiğini ifade etti. Parti üyelerinin kimsenin burnunu kanatmadığını ancak ölmeyi dahi göze aldıklarını, biber gazının hala binadan yeni yeni çıktığını belirtti. Binanın tapusunun Genel Merkez'de kayıtlı olduğunu ve kayyuma asla verilmeyeceğini vurguladı. Abluka fiilen sonlansa da, İstanbul Valiliği'nin Ankara'ya yazı yazarak İçişleri Bakanı'nın talimatıyla adres değişikliğini sisteme girmediğini açıkladı. Özel, polisin hukuksuz bir işgale alet edildiğini belirterek dışarı çıkması gerektiğini, ilerleyen saatlerde bina genel merkez çalışma ofisi olarak valilik kayıtlarına da girerek sorunun çözüleceğini umduğunu söyledi.

Tandoğan'da Demokrasi Fırtınası: CHP'nin Tarihi Gövdelerini Gösterisi Ülkeyi Sarsıyor!
Tandoğan'da Demokrasi Fırtınası: CHP'nin Tarihi Gövdelerini Gösterisi Ülkeyi Sarsıyor!
İçeriği Görüntüle

Ankara'daki bir başka önemli gelişmeye de değinen Özel, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin "genel merkeze kayyum atanırsa hayatı durdururuz" sözleri bağlamında kesin bir karar verdiğini, tedbirin ortadan kalkması yönünde olması gereken bir karar olduğunu aktardı. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) daha önce ilçe kongrelerinin iptalini yapan hakimin bu işlemlerini "tam kanunsuz" olarak nitelendirdiğini hatırlattı. Özel, 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kendisini, okutan hocalarını ve torunlarını mahcup edecek bir talimatı yerine getirdiğini iddia ederek, "talimatı vereni biliyoruz" dedi. YSK'nın "kördüğümün nasıl çözüleceğini zaten gösterdiğini" belirten Özel, bu yapılanların doğru olduğunu söyleyecek tek bir AKP'li veya MHP'li bulmanın mümkün olmadığını savundu. Bu yolun açılması durumunda iktidara gelen herhangi bir hakimin muhalefetin canını okuyabileceği uyarısında bulunurken, siyasete bu kadar ağır müdahale eden gencecik bir hakimin iktidar değiştiğinde bu sicilin kendisini nereye getireceğini görmediğini de sözlerine ekledi.

İçişleri Bakanı'nı "akılalmaz bir adam" olarak tanımlayan Özel, bakanın cıva gibi yerinde durmadığını ve her kriz döneminde savrulup durduğunu eleştirdi. Tüm bu baskı ve zulümlere rağmen mücadelelerini durduramayacaklarını net bir dille ifade eden Özel, "Bizi majestelerinin muhalefet partisi yapamazlar. Bizi iktidar umudu olmayan bir partiye dönüştüremezler" diyerek kararlılık mesajı verdi. CHP'nin olması gereken yerde duracağını, konuşması gereken yerde konuşacağını ve Tayyip Erdoğan ile Saray'daki tasarımcılarının çizdiği çerçevenin içinde değil, kendi belirledikleri çerçevede siyaset yapacaklarını vurguladı. Özel, konuşmasını "CHP, bariyerlenemez" sözleriyle tamamlayarak, partisinin direnişinin ve geleceğinin altını çizdi. Bu gelişmeler, Türk siyasetinin önümüzdeki süreçte daha da çetin geçeceğinin ve muhalefetin bu tür baskılar karşısında kendi yolunu çizme kararlılığının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.