Türkiye'nin finans gündemi, son zamanlarda eşi benzeri görülmemiş bir hareketliliğe sahne oluyor. Aylardır süregelen ekonomik tartışmaların ve belirsizliklerin ortasında, bankacılık sektöründen gelen bir veri adeta bomba etkisi yarattı. Yabancı para mevduatlarında yaşanan devasa sıçrama, sadece ekonomistlerin değil, sokaktaki vatandaşın da dikkatini çekerken, bu yükselişin ardında yatan gerçekler ve geleceğe dair işaretler, tüm ülkenin merak konusu haline geldi. Bu rekor artış, geçmişteki benzer kriz anlarını akıllara getirirken, ülkenin finansal rotasının nereye doğru evrildiğine dair önemli ipuçları sunuyor.
Merkez Bankası'nın (TCMB) geçtiğimiz hafta açıkladığı bankacılık verileri, yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatının rekor seviyelere ulaştığını gözler önüne serdi. Geçen hafta itibarıyla tam 5,4 milyar dolarlık devasa bir artışla toplam yabancı para mevduatı 198,8 milyar dolara tırmandı. Bu artış, finans dünyasında son altı ayın en hızlı yükselişi olarak kayıtlara geçti ve tüm beklentileri aşarak piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Bu denli keskin bir yükselişin en son ne zaman yaşandığına baktığımızda, 19 Mart'taki İstanbul Büyükşehir Belediyesi operasyonunun ardından 21 Mart haftasında görülen 6,3 milyar dolarlık artışı işaret ediyor. O dönemde yaşanan siyasi ve ekonomik çalkantılar, vatandaşların dövize yönelmesine neden olmuştu. Şimdi ise benzer bir ivmeyle karşı karşıyayız.
Uzmanlar, bu keskin yükselişin sadece dış etkenlerle açıklanamayacağını belirtiyor. Özellikle altın fiyatlarındaki hareketlilik ve Euro/dolar paritesindeki değişimler gibi dış etkenlerden arındırıldığında dahi, yabancı para mevduatlarında geçen hafta 2,8 milyar dolarlık net bir artış yaşandığı görülüyor. Bu veri, dışarıdan gelen etkileri dışarıda bıraktığımızda bile, dövize olan talebin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Dahası, bu 2,8 milyar dolarlık artış, son üç ayın en keskin yükselişi olarak dikkat çekiyor. Rakamların detaylarına inildiğinde, bu artışın büyük bir kısmının tüzel kişilerden, yani şirketlerden geldiği ortaya çıkıyor. Toplam 2,8 milyar dolarlık artışın 1,9 milyar doları tüzel kişilerin hesaplarından kaynaklanırken, 940,6 milyon doları ise gerçek kişilerin, yani bireysel yatırımcıların döviz hesaplarındaki yükselişten oluştu. Bu durum, sadece bireylerin değil, şirketlerin de geleceğe yönelik belirsizlikler karşısında dövize yöneldiğini gösteren önemli bir işaret.
Korkutan tablo bununla da sınırlı kalmıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) günlük verileri, yabancı para mevduat hacmindeki bu yükseliş trendinin bu hafta da hız kesmeden devam ettiğini ortaya koydu. Sadece 8 Eylül Pazartesi günü itibarıyla bankalardaki toplam yabancı para mevduat hacmi 1,3 milyar dolar daha artarak, dövize olan ilginin sürdüğünü kanıtladı. Bu sürekli artış, Türk Lirası'nın değerini koruma ve enflasyondan korunma çabasının bir yansıması olarak yorumlanıyor. Geçmişte yaşanan benzer yükselişler genellikle ekonomik belirsizliklerin ve Türk Lirası'ndaki dalgalanmaların habercisi olmuştu. Mevcut durumda da, vatandaşların ve şirketlerin dövize yönelmesi, ekonominin geleceği hakkında endişeleri artırıyor. Bu gidişat, yerel para birimine olan güvenin zayıfladığını ve yatırımcıların riskten kaçınma eğiliminde olduğunu işaret edebilir.
Bu rekor artış, hükümetin ekonomi politikaları, faiz oranları ve genel piyasa güveni üzerinde de ciddi bir baskı oluşturuyor. Yetkililerin bu duruma nasıl bir tepki vereceği, döviz mevduatlarındaki yükselişi durdurmak ve Türk Lirası'na olan güveni yeniden tesis etmek için hangi adımları atacağı merakla bekleniyor. Aksi takdirde, bu eğilimin derinleşmesi, hem yerel piyasalar hem de uluslararası yatırımcılar nezdinde Türkiye ekonomisine dair algıyı olumsuz etkileyebilir. Bu kritik veriler ışığında, önümüzdeki dönemde alınacak kararlar ve atılacak adımlar, Türkiye ekonomisinin geleceği için hayati önem taşıyacak.