Türkiye'nin siyasi sahnesinde fırtınalar esmeye devam ediyor, özellikle ana muhalefet partisinin iç dinamikleri, ülkenin genel demokrasi mücadelesiyle iç içe geçmiş durumda. Bu kez, gözler yaklaşan bir mahkeme duruşmasına çevrilmişken, partinin mevcut lideri, eski bir yol arkadaşına uzattığı el ile gündemi sarsıyor. Bu çağrı, sadece bir parti içi mesele değil, adeta bir ulusal direniş manifestosu gibi yankılanıyor ve önümüzdeki günlerin nasıl şekilleneceğinin habercisi olabilir. Kim bilir, belki de bu hamle, tarihsel bir dönüm noktası yaratacak.

İstanbulun 461 Yıllık Tarihi Kemeri ve Su Havzası Rant Uğruna Yapılaşmaya Açılıyor...
İstanbulun 461 Yıllık Tarihi Kemeri ve Su Havzası Rant Uğruna Yapılaşmaya Açılıyor...
İçeriği Görüntüle

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 4-5 Kasım 2023'te gerçekleştirilen 38'inci Olağan Kurultayı'na ilişkin açılan davanın duruşması öncesi, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na kritik bir çağrıda bulundu. Bu dava, 15 Eylül'de görülecek ve partinin yönetim yapısını doğrudan etkileyebilecek nitelikte. Özel, İstanbul'daki çalışma ofisinde Medyascope'dan Ruşen Çakır'a verdiği röportajda, bu konuyu ele aldı. Önceki bir karar olan İstanbul İl Kurultayı'na ilişkin esastan ret kararını hatırlatarak, "Bugünkü karardan sonra CHP aleyhine bir karar çıkmasını beklemiyorum" dedi. Bu ifade, partinin hukuki mücadelesinde umut verici bir işaret olarak yorumlanıyor, çünkü İstanbul İl Kongresi'nin iptal davası esastan reddedilmişti ve bu, kurultay davasını olumlu etkileyebilir. Geçmişte, 2023 kurultayı sırasında yaşanan tartışmalar, delegelerin seçimi ve yönetim değişikliği gibi konular, partide derin ayrılıklara yol açmıştı; Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı döneminde başlayan süreç, Özel'in liderliğinde yeni bir döneme evrilmişti, ancak bu dava, o dönemin mirasını sorguluyor.

Özel'in Kılıçdaroğlu'na yaptığı çağrı, röportajın en çarpıcı kısmıydı: "CHP’nin yargı eliyle dizayn edilmesine karşı en önemli güvencenin kendisinin olduğunu açıklaması çok kıymetli olur. Bu darbe girişimlerine karşı en önemli güvence kendisidir." Bu sözler, eski liderin sessizliğini bozmasını ve partinin bağımsızlığına sahip çıkmasını talep ediyor. Özel, süreci bir iç kavga olarak göstermeye karşı çıkarak, "Bu CHP içi kavga değil, AKP operasyonu" vurgusu yaptı. Ona göre, bu dava ve benzeri girişimler, AK Parti iktidarına teslim olmuş veya işbirliği yapmış kesimlerin CHP'ye yönelik bir operasyonu. Geçmişte, benzer hukuki müdahaleler görülmüştü; örneğin yerel yönetimlere atanan kayyumlar gibi uygulamalar, muhalif yapılara baskı aracı olarak kullanılmıştı ve bu dava da o zincirin bir halkası gibi görünüyor. Şimdi, 2025'te, bu operasyonun partiyi kayyumlarla yönetilebilir hale getirme amacı taşıdığı iddia ediliyor, ki bu, demokrasinin temel ilkelerine meydan okuyor.

Röportajda Özel, Kadıköy’deki mitinge de dikkat çekti: "Sadece değişimciler değil, değişim vakti değil diyenler de oradaydı. CHP, kayyuma karşı bir bütün halinde durdu." Bu miting, partinin birliktelüğünü simgeliyordu ve farklı kesimlerin bir araya gelmesi, dava sürecinde moral kaynağı oldu. Özel'in bu vurgusu, partinin içindeki eski ayrılıkları aşma çabasını gösteriyor; 2023 kurultayında "değişim" sloganıyla yükselen hareket, Kılıçdaroğlu'nun ekibine karşı zafer kazanmıştı, ancak şimdi dış tehditlere karşı ortak cephe çağrısı yapılıyor. Eğer Kılıçdaroğlu bu çağrıya yanıt verirse, bu, partinin geçmiş yaralarını sarabilir ve geleceğe daha güçlü bakmasını sağlayabilir; aksi takdirde, dava aleyhine sonuçlanırsa, yönetimde belirsizlikler artabilir ve CHP'nin muhalefet gücü zayıflayabilir.

Bu çağrının zamanlaması da manidar; dava duruşması 15 Eylül'de, yani sadece günler sonra gerçekleşecek. Özel'in beklentisi, Kılıçdaroğlu'nun "CHP'nin kayyumlarla yönetilemeyeceğini" net bir şekilde açıklaması. Bu, yargı sürecine etki edebilir ve kamuoyunda destek toplayabilir. Geçmişte, Kılıçdaroğlu'nun liderliğinde yaşanan seçim yenilgileri ve iç tartışmalar, partiyi yıpratmıştı, ancak onun deneyimi hala değerli bir varlık. Şimdi, 2025'te, bu dava eğer CHP lehine sonuçlanırsa, partinin kurumsal yapısı güçlenir ve önümüzdeki seçimlere daha hazırlıklı girer; ancak aleyhine bir karar çıkarsa, yeni bir kurultay süreci veya yönetim değişikliği gündeme gelebilir, ki bu da siyasi istikrarsızlığa yol açar.

Özel'in röportajı, sadece bir çağrıdan öte, bir strateji hamlesi gibi duruyor. O, süreci "AK Parti iktidarına teslim olmuş ya da iş birliği yapmış birilerinin Cumhuriyet Halk Partisi karşısındaki operasyonu" olarak tanımlayarak, dış müdahaleye odaklanıyor. Bu bakış, partiyi motive ediyor ve üyeleri birleştiriyor. Gelecekte, eğer bu tür operasyonlar devam ederse, CHP'nin demokrasi mücadelesi daha da sertleşebilir, belki de ulusal çapta protestolar tetikleyebilir. Kılıçdaroğlu'nun olası yanıtı, bu denklemde kilit rol oynayacak; sessiz kalması halinde, dava süreci daha belirsiz hale gelebilir, ancak destek vermesi, partiyi güçlendirir ve tarihsel bir uzlaşıya zemin hazırlar.

Sonuçta, bu çağrı Türkiye siyasetinin nabzını tutuyor. CHP'nin geleceği, bu dava ve liderler arası diyalogla şekillenecek. Özel'in cesur çıkışı, milyonları harekete geçirebilecek potansiyelde ve demokrasi adına atılan her adım, ülkenin yarınlarını aydınlatacak.