Ortadoğu gündemine bomba gibi düşen Netanyahu’nun “Gazze Anlaşması zamanı geldi” sözleri, sadece İsrail’de değil tüm dünyada dikkatle izleniyor. Bu ifade, savaşın seyrini değiştirecek bir dönüm noktası mı, yoksa bir propaganda hamlesi mi? Tartışmalar giderek büyüyor.
Nevzat Çiçek’in değerlendirmelerinde altı çizilen en kritik nokta, bu çıkışın hem iç politikaya hem de dış politikaya yönelik bir strateji olduğuydu. Çiçek, Netanyahu’nun bu açıklamayı yaparken aslında hem İsrail halkına hem de uluslararası kamuoyuna mesaj verdiğini, bunun da çok katmanlı bir diplomatik hesap içerdiğini vurguladı. Ona göre bu sözler, sadece bir barış çağrısı değil, aynı zamanda psikolojik bir baskı unsuru olarak da okunmalı.
Geçmişte yaşanan gelişmeleri hatırlamak, bugünkü tabloyu anlamak açısından önemli. 7 Ekim saldırılarıyla başlayan çatışmalar, Gazze’de büyük bir insani krize yol açtı. Ardından yapılan ateşkes görüşmeleri, rehin takasları ve uluslararası baskılar bölgede kısa süreli nefes aldırsa da kalıcı bir çözüm bir türlü sağlanamadı. Netanyahu’nun “zamanı geldi” sözleri işte tam bu kırılgan zeminde gündeme geldi.
Bu açıklamanın perde arkasında birkaç olasılık öne çıkıyor. Birincisi, İsrail’in müzakere masasında üstünlük sağlamak istemesi. İkincisi, Hamas ve destekçilerine yönelik bir psikolojik baskı kurma çabası. Üçüncüsü ise iç politikada zayıflayan Netanyahu’nun, tabanına güçlü bir lider imajı verme isteği. Tüm bunlar, sözlerin sadece diplomatik değil aynı zamanda siyasi bir manevra olduğunu gösteriyor.
Bugünkü tabloya bakıldığında, Netanyahu’nun konuşmasının ardından uluslararası sahnede farklı tepkiler ortaya çıktı. Bazı devletler bu söylemi desteklerken, bazıları da sert eleştiriler yöneltti. Özellikle bölgedeki güç dengelerini doğrudan etkileyecek olan bu çıkış, İsrail’in gelecekte nasıl bir yol haritası izleyeceği konusunda ipuçları barındırıyor.
Gelecek senaryoları ise birkaç farklı ihtimali işaret ediyor. Bunlardan biri sınırlı bir anlaşma ile kademeli bir ateşkesin sağlanması. Bir diğeri ise daha geniş kapsamlı, Hamas’ın silahsızlandırılmasını ve Gazze’nin yeniden yapılandırılmasını öngören bir siyasal paket. Ancak aynı zamanda sürecin başarısızlıkla sonuçlanması ve çatışmaların yeniden alevlenmesi ihtimali de güçlü bir seçenek olarak masada duruyor.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun “Gazze Anlaşması zamanı geldi” sözleri, yalnızca bir cümleden ibaret değil. Bu ifade, bölgede kartların yeniden dağıtılacağına dair güçlü işaretler veriyor. Ancak barışın gelmesi için sadece sözler değil, somut adımlar, ödünler ve diplomatik cesaret gerekiyor. Bugün söylenenler, yarının tarihi kararlarına zemin hazırlıyor olabilir.