Ekonomist ve yazar Memduh Bayraktaroğlu, 21 Ekim 2025 tarihli YouTube yayınında gündemde büyük yer tutan “Aziz İhsan Aktaş iddianamesi” üzerine hem siyasi hem de ahlaki bir manifesto niteliğinde konuştu. Bayraktaroğlu’nun videosu yalnızca bir iddianame değerlendirmesi değil, Türkiye’deki siyaset düzeni, toplumsal bilinç ve ahlak erozyonu üzerine derin bir analiz niteliğindeydi.
Videoya gelen takipçi sorusuyla başlayan konuşmasında Bayraktaroğlu, “Benim kavgam hırsızla değil, hırsızlıkla,” diyerek kişisel suçlamaların ötesinde çürümüş bir sistemin altını çizdi. “Kim çaldı?” sorusundan çok “Neden çalmak bu kadar kolay?” sorusuna odaklanan yazar, Türkiye’de yolsuzluğu bir “nöbet sistemi” olarak tanımladı: “Sen biraz çaldın, şimdi sıra bende. Hırsızlık bu ülkede el değiştirerek devam ediyor,” dedi.
CHP’li dede ifadesine gönderme yapan Bayraktaroğlu, kendisinin herhangi bir partiye bağlı olmadığını açıkça vurguladı: “Ben CHP’li değilim. Liberal Demokrat Parti’nin 31 yıldır üyesiyim. Benim kavgam partiyle değil, ahlaksızlıkla. Benim mezhebim yok, sadece yaratanım var.” Bu sözleriyle parti kimliğine indirgenen etik değerlerin yeniden tanımlanması gerektiğini savundu.
İddianameye ilişkin değerlendirmesinde, hukukun üstünlüğü ve masumiyet karinesinin önemine dikkat çekti. “Yargılamadan kimseyi hırsız ilan edemezsiniz. Suçlamalar elbette ciddidir ama kesin hüküm olmadan kimseyi lekelemek adaletsizliktir,” ifadeleriyle hem iktidar hem muhalefet yanlısı kesimlere seslendi.
Bayraktaroğlu’nun konuşmasının ana damarı ise toplumsal vicdan ve eğitim ekseninde ilerledi. “Hırsızlık sadece politikacıların değil, toplumun gelişmemişliğinin sonucu. Eğitim yükselmezse, vicdan körelir,” diyerek yolsuzluğu bir ahlak ve eğitim sorunu olarak tanımladı. Ona göre “vicdanı olmayan bir toplum, insanlığını kaybetmiştir.”
Bu bağlamda seçmen sorumluluğuna değinerek, “Hırsızları seçen seçmen, kendi geleceğini çalar. Sandığa gitmeden önce düşünen, sorgulayan seçmene ihtiyacımız var,” dedi.
Videonun sonunda Bayraktaroğlu, Türkiye’nin kurtuluşunu ahlakın ve vicdanın iktidarına bağladı: “Bir gün kurtulacaksak, o gün bir partinin değil, ahlakın iktidara geldiği gündür.”
Dinci siyasi yapıyı ve liyakatsizliği de sert şekilde eleştiren yazar, “Liyakat yoksa refah yok. Hakiki ilerleme ancak modern hukuk ve insan haklarıyla olur. Din kisvesi altında köleleşmekten kurtulmalıyız,” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Son cümlesinde ise karamsarlığa kapılmadığını belirterek umut mesajı verdi:
“Biz karanlıkta birer mum yakıyoruz. O karanlığı yarıp aydınlığı bulacağız. Ve evet, başaracağız.”
Bu duygusal ve sarsıcı konuşma, izleyiciler tarafından “bir vicdan dersi” olarak yorumlandı. Bayraktaroğlu’nun her zamanki gibi mizahla ciddi eleştiriyi harmanlayan dili, gündemin ötesinde, yıllardır süregelen toplumsal bir tartışmanın da yeniden fitilini ateşledi.