TBMM Genel Kurulu'nda 2026 yılı merkezi yönetim bütçe kanunu teklifi görüşmeleri, ekonomi gündeminin en sıcak konularından biri haline geldi. Milletvekillerinin konuşmaları, ülkenin mali yapısına dair önemli ipuçları verirken, dikkat çekici hesaplamalar da gündeme damga vurdu.

AK Parti İstanbul Milletvekili **Adem Yıldırım**, bütçe tartışmaları sırasında dikkat çeken bir açıklama yaptı. Konuşmasında, 2001 yılı bütçesinin dolar bazındaki büyüklüğünü hatırlatarak karşılaştırma yaptı. 2001'de yaklaşık 61 milyar dolar olan bütçenin, 2026'da çok daha yüksek bir seviyeye ulaştığını vurguladı.
Yıldırım'ın ifadelerine göre, 2026 bütçesi dolar cinsinden "yaklaşık 500 milyar dolar" seviyesinde olacak. "Bunlar yaklaşık rakamlar, küsurata takılmayın, takılanlar olur, 500 milyar dolar, hesap burada" diyerek bu rakamı net bir şekilde dile getirdi. Bu iddia, bütçenin tarihi bir büyüklüğe ulaştığını öne sürerek olumlu bir tablo çizdi.
Ancak bu hesaplamalar, farklı kur varsayımları üzerinden incelendiğinde tartışma yarattı. Merkezi yönetim 2026 yılı bütçe giderleri **18,9 trilyon lira** olarak öngörülmüş durumda. Bütçe gelirleri ise **16 trilyon 216 milyar lira** civarında belirlenmiş.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın bütçeyi sunduğu 16 Ekim tarihindeki TCMB dolar kuru yaklaşık **41,84 TL** idi. Bu kur üzerinden giderler hesaplandığında, dolar karşılığı yaklaşık **451,6 milyar dolar** çıkıyor. Gelirler ise aynı kurda **387,5 milyar dolar** seviyesinde kalıyor. Bu rakamlar, 500 milyar dolar iddiasından belirgin şekilde düşük.
Orta Vadeli Program'da (OVP) 2026 yılı için öngörülen ortalama dolar kuru ise **46,60 TL**. Bu varsayım esas alındığında giderlerin dolar eşdeğeri yaklaşık **406 milyar dolar**a düşüyor. Gelirler de buna paralel olarak daha düşük bir seviyede hesaplanıyor. Kur farkının bu denli etkili olması, dolar bazındaki büyüklük iddialarını gölgede bırakıyor.
Bütçe görüşmelerinde bu tür hesaplamalar, ekonomik büyüme ve enflasyonla mücadele hedeflerini de beraberinde getiriyor. 2001 krizinden bugüne gelen süreçte bütçe disiplini sıkça vurgulansa da, kur dalgalanmalarının hesapları nasıl değiştirdiği dikkat çekiyor.
Adem Yıldırım'ın konuşması, AK Parti'nin ekonomik başarılarını öne çıkarmak için yapılmış olsa da, bağımsız hesaplamalar farklı sonuçlar veriyor. Özellikle ortalama kur üzerinden yapılan değerlendirmeler, 500 milyar dolar rakamının altında kalan bir tablo sunuyor.
Bu durum, bütçe büyüklüğünün nominal TL artışıyla mı yoksa reel dolar değeriyle mi ölçülmesi gerektiği sorusunu akıllara getiriyor. Giderlerdeki trilyonlarca liralık artış, enflasyon ve kur etkisini yansıtırken, dolar bazında daha mutedil bir görünüm ortaya çıkıyor.
TBMM'deki tartışmalar devam ederken, faiz giderleri de ayrı bir başlık olarak öne çıkıyor. 2026'da faiz ödemelerinin önemli bir yer tutması, bütçe dengelerini etkileyecek unsurlardan biri. Vergi gelirleri, harcama kalemleri ve yatırım ödenekleri de detaylı incelemelere tabi tutuluyor.
Kur farkının hesapları bozması, ekonomi yönetiminde öngörülebilirliğin önemini bir kez daha hatırlatıyor. OVP varsayımları ile güncel kurlar arasındaki fark, dolar eşdeğerlerinde 100 milyar dolara yakın sapma yaratabiliyor.
Adem Yıldırım'ın "küsurata takılmayın" uyarısına rağmen, bu küsuratlar milyonlarca vatandaşın günlük hayatını etkileyecek bütçe kalemlerini kapsıyor. Gelir-gider dengesi, açık finansmanı ve borçlanma stratejileri de bu hesapların parçası.
Bütçe kanunu teklifi görüşmeleri sürerken, dolar kuru üzerinden yapılan karşılaştırmalar ekonomi çevrelerinde geniş yankı buluyor. 2001'den 2026'ya uzanan süreçte nominal büyüme dikkat çekici olsa da, reel değerler farklı bir hikaye anlatıyor.
Sonuçta, 2026 bütçesinin trilyonlarca liralık hacmi tartışmasız bir gerçek. Ancak dolar bazındaki "500 milyar" iddiası, kullanılan kur varsayımına göre değişkenlik gösteriyor. Bu hesap tutarsızlığı, gelecekteki bütçe tartışmalarına da ışık tutacak gibi görünüyor.
Gelişmeler yakından izlenirken, ekonomi politikalarının kur dalgalanmalarına karşı direnci de test ediliyor. Bütçe büyüklüğü iddiaları, şeffaflık ve doğru hesaplama ihtiyacını bir kez daha gündeme taşıdı.



