Türkiye'nin yasama organı olan ve milletin iradesini temsil eden en yüce çatısı altında, duyanların kulaklarına inanamadığı, insani değerleri ayaklar altına alan bir skandalın yankıları başkenti sarsıyor. Günlerdir kulislerde fısıltı halinde konuşulan ancak vahameti ortaya çıktıkça infial yaratan olay, devletin koruması altındaki çocukların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını acı bir şekilde gözler önüne serdi. "Milli Eğitim Bakanlığı" bünyesindeki tartışmalı staj programı kapsamında, güvenli bir gelecek hayaliyle devletin en mahrem, en güvenilir noktasına emanet edilen çocukların yaşadığı kâbus, buzdağının sadece görünen kısmı olarak nitelendiriliyor.
Skandalın merkezinde, lise ve ortaokul çağındaki öğrencilerin meslek edinmeleri amacıyla yürürlüğe konulan ancak son dönemde yaşanan ölümler ve sömürü iddialarıyla gündemden düşmeyen "MESEM" uygulaması yer alıyor. İddialara göre, bu program kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) mutfağına, yani vekiller lokantasına stajyer olarak gönderilen henüz 14-15 yaşlarındaki bir kız çocuğu, burada çalışan bir aşçıbaşının sözlü ve psikolojik tacizine maruz kaldı. Mutfakta görevli şahsın, küçücük bir çocuğa "Ne güzel kokuyorsun" şeklinde ahlak dışı ifadeler kullandığı ve bu durumun sistematik bir hal aldığı belirtiliyor.
Olayın derinliği araştırıldığında ise karşılaşılan tablo çok daha korkunç bir boyuta ulaşıyor. Skandalın patlak vermesinin ardından ortaya atılan iddialar, mutfaktaki çürümüşlüğün münferit bir olaydan ibaret olmayabileceğini gösteriyor. Mutfakta çalışan bazı personellerin kendi aralarında mesajlaşarak stajyer kız çocukları hakkında "Bu benim, şu senin" şeklinde iğrenç paylaşımlar yaptıkları, çocukları adeta birer mülk gibi paylaşmaya çalıştıkları öne sürülüyor. Gazetecilerin "Netflix dizisi mi, Epstein davası mı?" benzetmesi yaparak anlattığı bu detaylar, kurum içindeki ahlaki çöküşün boyutlarını gözler önüne seriyor.
Yaşanan bu iğrençliğin ardından ailenin durumu fark etmesiyle birlikte olay Meclis yönetimine intikal ediyor. Ancak iddialara göre, skandalın duyulmasını engellemek isteyen bazı meclis yetkilileri, mağdur çocuğa ve ailesine "Susun, konuşmayın, olay duyulmasın" şeklinde telkinlerde bulunarak olayın üstünü örtmeye çalışıyor. Aile, çocuklarını derhal o ortamdan çekip bir dilekçeyle kuruma başvuruda bulunsa da, yetkililerin ilk refleksi olayı soruşturup suçluları cezalandırmaktan ziyade, kurumun itibarını koruma gerekçesiyle sessizliği sağlamak oluyor.
Bu "sus" talimatı ve olayın örtbas edilme girişimi, bardağı taşıran son damla oldu. Meclis'teki kadın milletvekilleri, parti ayrımı gözetmeksizin bu duruma tepki göstermek için harekete geçti. Ancak skandalı protesto etmek ve çocukların sesi olmak isteyen vekiller ve vatandaşlar, Meclis kapısında emniyet güçlerinin sert müdahalesiyle karşılaştı. Kameralara yansıyan görüntülerde, milletvekillerinin "Çocuklar ölürken, çocuklar taciz edilirken neredeydiniz?" şeklindeki haykırışları ve polisin kurduğu barikatlar, Ankara'da tansiyonu zirveye taşıdı.
Gazeteci Hilal Köylü'nün aktardığına göre, bu olay sadece bir ihmal değil, planlı bir kötülük zincirinin parçası gibi duruyor. Meclis kampüsü içinde kuaförden lokantaya kadar pek çok noktada stajyer çocukların çalıştırıldığı, bu çocukların "iş öğreniyoruz" diyerek aslında ağır koşullarda sömürüldüğü, bazılarının ise yaşadıkları travmaları içlerine atmak zorunda kaldığı belirtiliyor. "Duvarları yumruklamak istedim, kimsenin yüzüne bakamadım" diyen Köylü, meclis koridorlarındaki o ağır havayı ve utancı tüm çıplaklığıyla dile getiriyor.
Sonuç olarak, 16 yaşındaki Arda gibi gençlerin iş cinayetlerine kurban gittiği MESEM projesi, şimdi de Meclis çatısı altındaki taciz skandalıyla bir kez daha sorgulanıyor. Bir aşçının görevden uzaklaştırılmasıyla geçiştirilmeye çalışılan bu olay, aslında sistemin çocukları korumaktaki acizliğini ve bazı kurumların çürümüşlüğünü yüzümüze çarpıyor. Toplumun vicdanını kanatan bu olay karşısında, "Bir olay bin olay demektir" diyen duyarlı kesimler, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını ve bu karanlık zihniyetin kökünün kazınmasını bekliyor.





