Türkiye müzik sahnesine taze bir soluk getiren ve kısa sürede geniş bir hayran kitlesi edinen Manifest grubu, son performanslarıyla dikkatleri üzerine çekmekle kalmadı, aynı zamanda ülke gündemine oturan büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Genç ve dinamik üyeleri Mina Solak, Esin Bahat, Zeynep Sude Oktay, Lidya Pınar, Sueda Uluca ve Emine Hilal Yelekçi'den oluşan grup, sahnedeki enerjileri ve özgün tarzlarıyla adlarından sıkça söz ettiriyor. Ancak son konserleri, yalnızca müzikal yetenekleriyle değil, aynı zamanda sahne şovları ve kıyafet seçimleriyle de kamuoyunu ikiye böldü, tansiyonu yükseltti.

Geçtiğimiz günlerde Şişli ilçesi Harbiye Mahallesi'ndeki Küçükçiftlik Park'ta gerçekleştirilen ve yalnızca 18 yaş üstü seyircilerin katılımına açık olan ilk konserleri, 12 binden fazla müzikseveri bir araya getirdi. Siyah ağırlıklı sahne kıyafetleri ve dans performanslarıyla adından söz ettiren Manifest grubu, kısa sürede sosyal medyanın en çok konuşulan konularından biri haline geldi. Grubun cesur olarak nitelendirilen sahne duruşu ve kıyafet tercihleri, bir kesim tarafından sanatsal ifade özgürlüğü olarak yorumlanırken, diğer bir kesim ise bu performansların toplumsal değerlerle örtüşmediği eleştirisinde bulundu. Tartışmalar alevlenirken, kamuoyunda yaşanan bu yoğun gündem, beklenmedik ancak şok etkisi yaratan bir gelişmeyi de beraberinde getirdi.

Podyumların Tozunu Attıran Şenay Akay'ın Hayatı Evlilikle Köklü Bir Dönüşüme Uğradı
Podyumların Tozunu Attıran Şenay Akay'ın Hayatı Evlilikle Köklü Bir Dönüşüme Uğradı
İçeriği Görüntüle

Bu tartışmaların gölgesinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Manifest Grubu’nun Küçükçiftlik Park’taki konserindeki dans ve gösteriler nedeniyle resen bir soruşturma başlattığını duyurdu. Başsavcılık tarafından yapılan açıklamaya göre, soruşturma "Hayasızca Hareketler" ve "Teşhircilik" suçlarından açıldı. Yapılan değerlendirmelerde, halka açık konser sırasında, şarkı söyleyen grup üyeleri ile sahnede dans ve gösteri yapan şahısların, toplumun ortak edep, ar ve haya duygularını ihlal ettiği ve incittiği tespiti yapıldı. Başsavcılık açıklamasında, bu tür eylem ve hareketlerin edep ve ahlak temizliğine, toplum kültürünün önemli bir kısmını oluşturan edep, iffet, ar ve haya duygularına saldırı niteliği taşıdığı ve özellikle çocukları ve gençleri olumsuz etkileyerek bu duygularına zarar verici nitelikte olduğu belirtildi.

Türk Ceza Kanunu'nun 225. maddesinde düzenlenen "Hayasızca Hareketler" ve "Teşhircilik" suçları kapsamında başlatılan bu soruşturma, konser sırasında sergilenen eylemlerle ilgili maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla titizlikle yürütülüyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu aşamada gerekli araştırma ve incelemelerin yapılması, şüphelilerin tespiti için Kolluk Birimlerine talimat verdiğini açıkladı. Soruşturmanın, yargı dünyasında özel bir öneme sahip olan Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütüldüğü öğrenildi. Bu durum, olayın medyatik yönünün ve kamuoyundaki yansımalarının da dikkate alındığını gösteriyor. Manifest grubunun bu beklenmedik adli süreç karşısında nasıl bir yol izleyeceği, soruşturma sonucunda hangi kararların çıkacağı ve bu durumun grubun kariyerini nasıl etkileyeceği ise önümüzdeki günlerde netleşecek en büyük merak konusu olmaya devam ediyor. Adli makamların vereceği kararlar, sadece Manifest grubunun değil, Türkiye'deki sanat ve ifade özgürlüğü tartışmalarının da seyrini belirleyecek önemli bir dönemeç teşkil edebilir.