KKTC'nin dar sokaklarında, sandıklar açılmışken bir sessizlik hâkim; ama o sessizliğin altında, adeta bir fırtına kopuyor. Seçim günü gibi kritik bir anda, Yüksek Seçim Kurulu'ndan gelen bir karar, tüm ülkeyi ayağa kaldırdı. Kimileri bunu bir ihlal, kimileri ise siyasi bir hamle olarak görüyor; ama kesin olan, bu olayın seçim atmosferini zehirlediği. Ben bu gerilimin ortasına daldım ve gördüm ki, işin içinde hem yasal kurallar hem de bir adayın kaderi yatıyor. Eğer Kıbrıs siyasetinin nabzını tutuyorsanız veya bu türden adalet savaşları sizi geriyorsa, bu haber tam size göre; çünkü burada hem bir ihlal hem de bir direniş hikayesi var.

Asıl patlama, 19 Ekim 2025 seçim gününde, oy verme işlemi tam gaz devam ederken meydana geldi. KKTC Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Cumhurbaşkanı ve aday Ersin Tatar hakkında soruşturma başlatılmasına karar verdi. Sebep? Seçim yasaklarının başlamasının hemen ardından, Tatar'ın CNN Türk'te canlı yayına katılarak açıklamalar yapması. Propaganda süresi, 18 Ekim Cumartesi saat 18.00'de kesin bir şekilde sona ermişti; ama Tatar, o saatten sonra "CNN Türk Masası" programına bağlandı ve seçime dair yorumlar yaptı. Bu davranış, YSK tarafından "yasaya aykırı propaganda" olarak nitelendirildi; kurul, oy birliğiyle dosyanın Polis Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesine karar verdi. Düşünün, sandıklar halkın iradesini toplarken, bir aday bu şekilde hedef tahtasına oturuyor – bu, sadece bir ihlal değil, seçim gününün en büyük skandalı.

Bu karar, YSK'nın 131/2025 sayılı belgeli resmi tutanağıyla resmileşti. Kurul üyeleri, 5/1976 sayılı Seçim ve Halk Oylaması Yasası'nın 68. maddesini temel aldı; bu madde, propaganda yasağının ihlalini ağır bir suç olarak tanımlıyor. Tatar'ın yayındaki sözleri, seçmenleri etkileme potansiyeli taşıdığı için, polis soruşturması emredildi. Şikayet ise Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Temsilcisi Ürün Solyalı'dan gelmişti; Solyalı, Tatar'ın yayına katılımını "açık ihlal" olarak rapor etti ve YSK'nın hızlı incelemesiyle dosya hazırlandı. Polis Genel Müdürlüğü, şimdi bu dosyayı ele alacak; ifadeler alınacak, yayın kayıtları incelenecek, belki de Tatar'ın karşısına savcı çıkacak. Bu süreç, seçim sonuçlarını bile gölgeleyebilir; çünkü ihlal kesinleşirse, cezai yaptırımlar devreye girecek.

Tatar cephesi ise şimdilik sessiz; ama bu sessizliğin altında bir fırtına olabilir. Mevcut Cumhurbaşkanı olarak, Tatar seçimlerde 7 adayla yarışıyor; oy verme işlemi Lefkoşa Şehit Tuncer İlkokulu gibi sandıklarda sürüyor, 218 bin 313 seçmen iradesini yansıtıyor. Tatar, oyunu o okulda kullandıktan sonra, belki de bu yayına katılarak son bir mesaj vermeye çalıştı; ama hesap hatası mı, yoksa kasıtlı bir meydan okuma mı? CTP gibi muhalif partiler, bu kararı "adil rekabetin zaferi" olarak kutluyor; Solyalı'nın şikayeti, partisinin seçim stratejisinin bir parçası gibi duruyor. Tüm bu gerilim, KKTC'nin siyasi arenasını daha da kızıştırdı; sandıklar kapanırken, bu soruşturma haberi sosyal medyada fırtına gibi esti.

KKTC Yüksek Seçim Kurulu'nun bu hamlesi, sadece Tatar'ı değil, tüm adayları uyarıyor; seçim yasakları, saat 18.00'de başlar ve kimse istisna değil. YSK Başkanı veya üyeleri, bu kararı oy birliğiyle aldı; bu da, ihlalin ne kadar bariz olduğunu gösteriyor. Polis dosyasını aldığında, ilk adım Tatar'ın ifadesi olacak; yayın kayıtları, program sunucusu Fulya Kalfa'nın moderatörlüğü, hepsi delil olarak masaya yatırılacak. Eğer ihlal kesinleşirse, "seçim yasasına aykırı propaganda" maddesi devreye girecek; cezalar, para cezasından hapis talebine kadar uzanabilir. Tatar'ın avukatları ise muhtemelen "özel hayat" veya "ifade özgürlüğü" savunması yapacak; ama YSK'nın net duruşu, bu savunmayı zorlaştırıyor.

Bu olay, KKTC seçimlerinin genel havasını da etkiliyor. 19 Ekim'de oy verme işlemi devam ederken, Tatar'ın bu adımı, rakiplerine koz verdi; muhalefet, "Yasalar herkese eşit" diye haykırıyor. Seçimlerdeki diğer adaylar –CTP'li veya bağımsızlar– bu kararı sessizce izliyor; belki de kendi kampanyalarını etkileyecek bir emsal. Solyalı'nın şikayeti, CTP'nin stratejik bir hamlesi; parti, adil zemin talep ederken, Tatar'ın popülaritesini sarsmayı hedefliyor. Sandıklar kapandıktan sonra, bu soruşturma sonuçları, belki de itirazlara konu olacak; KKTC siyaseti, bir kez daha adalet terazisinde tartılacak.

KKTC Yüksek Seçim Kurulu'nun bu kararı, sadece bir soruşturma değil; bir uyarı levhası. Propaganda yasağı, saat 18.00'de devreye girdiğinde, tüm adaylar sustu; ama Tatar'ın yayına çıkışı, o sessizliği bozdu. Polis Genel Müdürlüğü, dosyayı aldıktan sonra hızlı hareket edecek; ifadeler, deliller, belki mahkeme – hepsi bir zincir. Tatar, Cumhurbaşkanı olarak bu baskıyı nasıl karşılayacak? Belki bir basın açıklaması, belki sessiz bir direniş; ama kesin olan, bu olayın seçim gecesini renklendireceği. CTP'nin Solyalı'sı, şikayetiyle bir fark yarattı; YSK ise, yasaların bekçisi olduğunu kanıtladı.

Altın Klozet 'Amerika' 10 Milyon Dolar Başlangıç Fiyatıyla Müzayede
Altın Klozet 'Amerika' 10 Milyon Dolar Başlangıç Fiyatıyla Müzayede
İçeriği Görüntüle

Tüm bu gerilim, KKTC'nin siyasi nabzını hızlandırdı; sandıklar kapanırken, soruşturma haberi tüm ekranları sardı. Tatar'ın yayındaki sözleri –seçim stratejisi, oy çağrısı– şimdi polis dosyasında yatıyor; ihlal mi, yoksa masum bir sohbet mi? Soruşturma, bu soruyu cevaplayacak. KKTC Yüksek Seçim Kurulu, oy birliğiyle bu adımı attı; polis, dosyayı işleyecek. Bu, sadece bir ihlal hikayesi değil; adil seçimlerin, yasa üstünlüğünün mücadelesi. Tatar'ın kaderi, bu soruşturmayla şekillenecek; belki bir ceza, belki bir beraat – ama şimdilik, KKTC nefesini tutmuş bekliyor.

Sonuçta, bu seçim günü skandalı, KKTC'yi bir kez daha test ediyor; yasalara saygı mı, yoksa siyasi güç mü kazanacak? Tatar'ın CNN Türk macerası, belki bir hata, belki bir meydan okuma; ama YSK'nın kararı net: Soruşturma başladı. Polis dosyayı aldı, saatler ilerliyor; tüm gözler Lefkoşa'da. Bu hikaye, sadece bir adayın değil, bir ülkenin adalet arayışının özeti. Seçimler biter, ama bu soruşturma yeni bir sayfa açabilir. KKTC, bu fırtınayı nasıl atlatacak? Cevap, sandıklarda değil, mahkemelerde yatıyor.