Gerçek Gündem Haberleri

Kılıçdaroğlu, Kurultay İptali İçin Erdoğan'la Temas Halinde mi?

Ankara'da fırtınalı bir gün başlıyor, siyasi entrikalar zirvede! Eski CHP liderinin çarpıcı sözleri, partiyi kaosa sürükleyebilir. Bu sırlar açığa çıkarsa neler değişir? Heyecanla okuyun, gerçekler sizi şaşırtacak.

Türkiye'nin siyasi arenası, bugün adeta bir savaş alanına dönmüş durumda. Sabahın erken saatlerinde Ankara'da toplanan kalabalıklar, Dışkapı Adliyesi'nin etrafını sarmış, polis barikatları gerilmiş ve ekran başındaki milyonlar tek bir mahkeme salonuna kilitlenmiş. CHP'nin kaderini belirleyecek kurultay iptali davası, saat 10:00'da başlayacak ve sonuçları sadece partiyi değil, tüm muhalefeti sarsacak potansiyele sahip. Ama bu gerilimin ortasında, eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin'in T24'e verdiği röportaj, her şeyi daha da karmaşık hale getiriyor. Çetin'in sözleri, parti içindeki gizli ittifakları ve üst düzey temasları ifşa eder nitelikte; sanki bir siyasi tiyatro sahnesinin perde arkasını aralıyor.

Çetin, röportajında doğrudan kurultay davasına değinerek, 2023'teki 38. Olağan Kurultay'ın 'mutlak butlan' sayılması yönünde bir karar çıkacağını tahmin ettiğini söylüyor. Bu ifade, davanın en korkulan senaryosunu masaya yatırıyor: Kurultayın baştan sona yok hükmünde sayılması, Özgür Özel'in liderliğinin sona ermesi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski yönetimine dönüşü. Çetin, bu öngörüsünü İstanbul teşkilatına kayyum atanmasıyla ilişkilendirerek, "Bana kalırsa da bunun işareti oldu" diyor. Ardından gelen cümle ise asıl bomba: "Bence Ankara'dan 'mutlak butlan' kararı çıkacak çünkü eski Genel Başkan'ımız bu konuda çok çalışıyor." Röportajı yapan Cansu Çamlıbel'in "Kemal Kılıçdaroğlu mu?" diye sorması üzerine Çetin, net bir "Evet"le yanıt veriyor. Bu onay, sadece bir tahmin değil, içeriden bir itiraf gibi yankılanıyor koridorlarda.

Konuşma derinleştikçe, Çetin'in iddiaları daha da cesurlaşıyor. Çamlıbel, Kılıçdaroğlu'nun süreci pasif bir şekilde izlemekle kalmadığını, aksine kurultayın iptali için aktif biçimde çalıştığını ima eden bir soru yöneltiyor ve elinde somut bilgi olup olmadığını soruyor. Çetin'in yanıtı, siyasi kulisleri ayağa kaldıracak cinsten: "Ben onun en üst düzeydekilerle de temas içinde olduğunu sanıyorum." Bu "en üst düzeydekiler" ifadesi, belirsiz bırakılmıyor; Çamlıbel'in "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın çevresini mi kastediyorsunuz?" sorusuna Çetin, "Evet" diye doğruluyor. Dahası, Kılıçdaroğlu'na net bir işaret verildiğini ve onun buna göre hazırlık yaptığını ekliyor. Hatırlatılan bir detay ise tüyler ürpertiyor: Kılıçdaroğlu'nun bir ara "Ben neredeysem Genel Merkez orasıdır" demesi, şimdi bu bağlamda yeniden yorumlanıyor – sanki bir geri dönüş sinyali gibi.

Bu iddialar, CHP'nin geçmişteki kurultay travmalarını yeniden canlandırıyor. Hatırlayalım, 4-5 Kasım 2023'te yapılan 38. Olağan Kurultay, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yenilgisiyle sonuçlanmış, Özgür Özel yeni lider olarak seçilmişti. Ancak o günden beri usulsüzlük iddiaları, para karşılığı delege manipülasyonları ve hile suçlamaları partiyi zehirlemişti. Eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın öncülüğünde açılan davalar, 15 Şubat 2025'te birleştirilmiş, Nisan'dan beri dört duruşma yapılmıştı. Savcılığın 3 Haziran 2025'te hazırladığı iddianame, Ekrem İmamoğlu ve diğer üst düzey isimleri şüpheli olarak göstermiş, 'oylamaya hile karıştırma' suçundan hapis talepleriyle ortalığı karıştırmıştı. 6 Nisan 2025'teki 21. Olağanüstü Kurultay da iptal taleplerine dahil edilince, dava iki kurultayı birden kapsar hale gelmişti. Ertelemeler, delil toplamalar ve görevsizlik itirazları, süreci bugüne kadar uzatmıştı. Çetin'in sözleri, bu uzun soluklu mücadelenin arkasında Kılıçdaroğlu'nun sessiz ama etkili bir rol oynadığını öne sürüyor – belki de MHP lideri Devlet Bahçeli ve Yardımcısı Feti Yıldız'la yaptığı son görüşmelerle bağlantılı.

Şimdi, dava salonunda dört ana olasılık masada: Reddetme, erteleme, çağrı heyeti atama veya tam bir yıkım olan mutlak butlan. Eğer Çetin'in tahmini doğru çıkarsa, kurultaylar yok sayılacak, Kılıçdaroğlu'nun 2023 öncesi yönetimi otomatikman devreye girecek. Parti tüzüğüne göre, bu durumda üç gün içinde yeni bir bildirim yapılabilir ve liderlik değişimi resmileşir. Mahkeme, kayyum atayarak olağanüstü kongre zorunlu kılarsa, CHP tarihinde görülmemiş bir kaos patlak verir: Delegeler sokaklara dökülür, iç muhalefet alevlenir, muhalefet bloku zayıflar. Öte yandan, Çetin'in Erdoğan temasları iddiası, Kılıçdaroğlu'nu 'sisteme teslim olmuş' gibi göstererek partide yeni bir ayrışma yaratabilir. Kulislerde fısıldananlar, Kılıçdaroğlu'nun bu süreçte Bahçeli'yle de dolaylı bağlantıları olduğu yönünde; Çetin'in MHP ziyaretleri, sanki bir köprü kurma çabası gibi duruyor.

Davanın hemen öncesinde Tandoğan Meydanı'nda toplanan partililer, "Serbest seçimler için eylemdeyiz" sloganlarıyla meydanı inletiyor. CHP Genel Merkezi'nde nöbet tutuluyor, Özgür Özel ve ekibi ekran başında karar anını bekliyor. Eğer mutlak butlan gelirse, Özel'in liderliği sorgulanacak, İmamoğlu gibi isimlerin soruşturmaları hızlanacak ve parti bölünecek. Reddedilirse, rahatlama dalgası yayılacak ama Çetin'in iddiaları gölge düşürecek. Erteleme ise belirsizliği uzatıp iç çekişmeleri körükleyecek. Bu dava, sadece hukuki bir süreç değil; CHP'nin kimliğini, muhalefetin gücünü ve Türkiye'nin siyasi dengesini test eden bir dönemeç. Çetin'in sözleri, Kılıçdaroğlu'nu bir kez daha merkeze oturtuyor – eski lider, sessizce mi yoksa açıkça mı, geri dönüş için hamle yapıyor? Salonun kapıları açıldığında, bu soruların cevapları dökülecek ve siyasi depremin artçıları günlerce sürecek. Parti içindeki fısıltılar, dışarıdaki protestolar ve ekranlardaki merak, hepsi birleşince ortaya çıkan tablo, Türkiye'nin geleceğini yeniden şekillendirebilir.