Türkiye'nin en köklü siyasi partilerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), son yıllarda yaşadığı iç dinamiklerle adeta bir fırtınanın ortasında savruluyor. Kuruluşundan bu yana demokrasi ve değişim mücadelesinin simgesi haline gelen parti, liderlik koltuğundaki değişimler ve iç çekişmelerle gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Bu süreçte, eski yöneticilerin açıklamaları ve mahkeme kararları gibi unsurlar, partinin rotasını belirleyen kritik dönemeçler haline geliyor. Ancak asıl heyecan verici olan, bu fırtınanın merkezinde yer alan isimlerin sessizce hazırladığı hamleler ve bunların partiyi nasıl dönüştürebileceği.
Parti içindeki bu gerilim, özellikle son beş yılda zirveye ulaştı. 2020'lerden itibaren başlayan değişim rüzgarları, CHP'yi hem zaferlere hem de derin tartışmalara sürükledi. O dönemlerde pandemi gölgesinde sürdürülen siyasi mücadeleler, partinin yerel yönetimlerdeki başarılarını pekiştirirken, genel seçimlerde yaşanan hayal kırıklıkları yeni arayışları tetikledi. Bu yıllarda, parti yönetimi altında yürütülen ittifak stratejileri ve muhalefet politikaları, halk nezdinde umut yaratsa da içerdeki uyumsuzluklar giderek belirginleşti. Yerel seçimlerde elde edilen kazanımlar, partiye moral verse de, liderlik etrafında dönen spekülasyonlar hiç eksik olmadı.
Özellikle 2023 yılı, CHP için dönüm noktasıydı. O yılın kasım ayında gerçekleştirilen olağan kurultay, partinin tarihine damga vuran bir rekabete sahne oldu. Delegelerin oylarıyla belirlenen yeni yönetim, değişim taleplerini somutlaştırdı ve Özgür Özel'in genel başkan seçilmesiyle birlikte CHP, yeni bir döneme adım attı. Bu değişim, partinin gençleşmesi ve daha dinamik bir yapı kazanması açısından umut vericiydi, ancak eski yönetim kadrolarının tepkileriyle karşılaştı. Kurultay sonrası yaşanan tartışmalar, mahkeme süreçlerini de beraberinde getirdi ve parti içi muhalefet giderek güçlendi. Bu süreçte, İstanbul gibi kritik illerdeki yönetim değişiklikleri ve geçici atamalar, partinin birlikteliğini test eden unsurlar haline geldi.
2024 yılına gelindiğinde, CHP'nin yerel seçimlerdeki zaferi, partiyi ülke genelinde birinci parti konumuna taşıdı. Bu başarı, değişim sürecinin meyvelerini verdiğinin kanıtı gibiydi, ancak içerdeki çatlaklar kapanmadı. Tüzük kurultayı gibi önemli adımlar atılsa da, muhalif kesimlerin önergelerinin reddedilmesi ve oy çokluğuyla kabul edilen yeni düzenlemeler, parti içinde yeni gerilimlere yol açtı. Bu dönemde, eski genel başkanların sesleri daha yüksek çıkmaya başladı; bazıları mevcut yönetime destek verirken, diğerleri geçmişe özlem duyduğunu ima eden açıklamalar yaptı. Özellikle, parti içi birlik çağrılarıyla öne çıkan isimler, CHP'nin geleceğini şekillendirmek için diplomatik hamlelere girişti.
Son aylarda yaşanan gelişmeler ise heyecanı doruğa çıkardı. MHP gibi muhalif partilerle yapılan görüşmeler ve bu görüşmelerden sızan kulis bilgileri, CHP'nin iç dinamiklerini dışarıya yansıttı. Eski yöneticilerin, kritik mahkeme kararları öncesi pozisyon alması, partiyi yeni bir sınavla karşı karşıya bıraktı. Bu süreçte, 88 yaşındaki deneyimli siyasetçi Hikmet Çetin'in aktif rolü dikkat çekiciydi. Çetin, kısa süreli genel başkanlık yaptığı dönemden bu yana partinin simge isimlerinden biri olarak biliniyor ve son zamanlarda yaptığı ziyaretler, siyasi kulisleri hareketlendirdi. Onun gibi tecrübeli figürlerin, parti içi barışı sağlamak adına attığı adımlar, CHP'nin kriz anlarında nasıl toparlanabileceğini gösteriyor.
Ancak asıl bomba, Çetin'in yakın zamandaki bir görüşme sonrası yaptığı açıklamalarda gizliydi. Meclis'te MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ile gerçekleştirdiği kısa süreli toplantı sonrası basına konuşan Çetin, partinin eski liderlerinden Kemal Kılıçdaroğlu'na dair çarpıcı iddialarda bulundu. Bu açıklama, CHP'nin içindeki liderlik mücadelesini alevlendirdi ve partilileri ikiye böldü. Çetin'in sözleri, Kılıçdaroğlu'nun sessizliğinin altında yatan niyetleri işaret ediyor gibiydi; bu da partinin geleceği adına yeni soru işaretleri doğurdu. Özellikle, kayyum atamaları gibi tartışmalı konuların gündeme gelmesi, CHP'nin hukuk mücadelesini daha da kızıştırdı.
Son beş yıldaki değişimler, CHP'yi adeta yeniden yapılandırdı. 2020'de başlayan pandemi dönemi, partinin dijital muhalefet stratejilerini güçlendirirken, 2021 ve 2022 yıllarında ittifak görüşmeleriyle şekillenen politika, 2023 genel seçimlerindeki yenilgiyi beraberinde getirdi. Bu yenilgi, değişim çağrılarını yükseltti ve Özel'in liderliğinde yeni bir sayfa açıldı. 2024 yerel zaferi, partiye moral verse de, kurultay davaları ve iç muhalefet, 2025'e uzanan bir belirsizlik yarattı. Parti içi kaynaklara göre, eski liderlerin etkisi hâlâ güçlü ve bu, CHP'nin birlik olma sınavını zorlaştırıyor.
Tüm bu gelişmeler, CHP'nin önündeki yolun ne kadar çetrefilli olduğunu gösteriyor. Parti, tarihinin en kritik virajlarından birinde; bir yandan başarılarını pekiştirmek isterken, diğer yandan iç çekişmelerle boğuşuyor. Hikmet Çetin gibi isimlerin müdahaleleri, belki de bu fırtınayı dindirecek anahtar olabilir, ancak Kılıçdaroğlu'nun potansiyel dönüşü gibi iddialar, heyecanı canlı tutuyor. Çetin'in sözleri arasında en dikkat çekeni, Kılıçdaroğlu'nun parti başına geçme arzusuna dair olanıydı: "Kemal Kılıçdaroğlu partinin başına geçmek istiyor. Kemal Bey hiç konuşmuyor. Öyle bir niyeti olduğunu zannediyorum ama çok kötü olur, sokağa çıkamaz." Bu iddia, partiyi yeni bir kaosa sürükleyebilir ve CHP'nin geleceğini belirleyecek mahkeme kararlarını daha da kritik hale getiriyor