Kadıköy'ün tarihi İskele Meydanı, yakın tarihin en kalabalık mitinglerinden birine sahne oldu ve adeta bir gelincik tarlasına dönüştü. "Ne böyle zulüm olsun ne de böyle şarkılar" ve "Adalet, hak, hukuk" sloganları eşliğinde binlerce insan, haksızlıklara, hukuksuzluklara ve kayyum atamalarına karşı demokrasi, adalet, barış ve kardeşlik için bir araya geldi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) ve belediyelerinin "360 derece saldırı altında" olduğunu dile getiren sunucu, kalabalığa "Susacak mısınız? Bir santim eğilecek misiniz? Bir adım geriye atacak mısınız? Millet iradesini yok sayanlara geçit verecek misiniz?" diye seslenerek alandan güçlü bir "Hayır!" yanıtı aldı. "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber" nakaratı mitingin ana temasını oluştururken, bu meydan sadece bir partinin değil, ülkenin kaderi için birleşen farklı görüşlerden insanların ortak sesine dönüştü.
Mitingde sahne alan ve katılımcıları selamlayan ilk isimler arasında CHP'nin önde gelen isimleri vardı. Grup Başkan Vekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, genel başkan yardımcıları İstanbul Milletvekilleri Suat Özçağdaş, Gökhan Zeybek, Özgür Karabat, Gülşah Deniz Atalar, Ziliha Aksaz Şahbaz, Ensaray Tekin, Gülçiftçi, parti meclis üyeleri Sinem Kırçiçek, Bedirhan Özüğru ile İstanbul ve diğer illerden milletvekilleri Nimet Özdemir, Engin Altay, Evrim Rızvanoğlu, Mehmet Tahtasız, Reşat Karagöz, Elvan Işık Dezmiş, Cem Avşar, Ayşe Taşkent, Bilal Binici ve Yüksel Mansur Kılınç, alandaki coşkulu kalabalığı selamladı. İstanbul'un ilçe belediye başkanları Ali Ercan Akpolat (Adalar), Onur Adıgüzel (Ataşehir), Yüksel Can (Avcılar Belediye Başkan Vekili), Ayşegül Özdemirovalıoğlu (Bakırköy), Hasan Mutlu (Bayrampaşa), Hakan Cebi (Büyükçekmece Belediye Başkan Vekili), Erhan Güzel (Çatalca), Orhan Çerkez (Çekmeköy), Mithat Bülent Özmen (Eyüpsultan), Gökhan Yüksel (Kartal), Kemal Cebi (Küçükçekmece), Esin Köymen (Maltepe), Alper Yegin (Sancaktepe), Eren Ali Bingöl (Tuzla), Boğra Balcıoğlu (Silivri), Sacit Terzi (Şile Belediye Başkan Vekili) ve Sinem Dedetaş (Üsküdar), Barış Koç (Silivri) ile Oğuz Yantem (Sulusu) de kürsüden halkı selamlayanlar arasındaydı.
Mitingin en dikkat çekici anlarından biri, sahneye davet edilen 23 yaşındaki öğrenci Lal Hanımefendi'nin konuşması oldu. Hiçbir partiye veya örgüte bağlı olmadığını belirten genç kadın, kimliğinin değil, hayalleri ve geleceği için mücadele etmek zorunda olan bir genç olmasının önemli olduğunu vurguladı. "Benim geleceğim ancak cumhuriyetle mümkündür. Geleceğim için cumhuriyeti, demokrasiyi korumaktan başka ne yapsam boştur, işe yaramaz" diyen Lal Hanımefendi, yaşamanın kolaylaşması gerekirken imkansız hale geldiğini, bu ülkenin kendi ülkesi olduğunu ve çıkıp gitmek istemediğini dile getirdi. Depremde, yangında, selde devletin sorumluluğunu yerine getirmediği her durumda halk olarak kendilerinin sahada olduğunu, bu sorumlulukların neden kendilerine yüklendiğini sorguladı. "Bu mesele hiçbir zaman CHP meselesi değildi. Bu benim cumhuriyetimin, istikbalimin meselesidir" sözleriyle konuşmasına devam eden Lal Hanımefendi, seçme hakkının bir kutu oy pusulası veya kağıt değil, sesleri, özgürlükleri ve iradeleri olduğunu vurguladı. "Sesimizi susturduklarında cumhuriyetin kalbini sustururlar. Biz bu hakkı korumazsak kendi hayatımızın seyircisi oluruz" diyen genç kadın, asla emir kulu olmayacağını ve itaat etmeyeceğini söyledi. Korktuğunu ancak kalbinin sesini dinleyerek verilen doğru karardan asla pişman olunmayacağına inandığını ifade ederek, "Biz bir araya geldiğimizde hiçbir güç önümüzde duramaz. Bugün burada attığımız adım yarının özgür günlerine çıkıyor" dedi ve büyük alkış aldı.
Lal Hanımefendi'nin ardından İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun ve Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin ile eşi Defne Narin halkı selamladı. Daha sonra, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okumak üzere kürsüye çıktı. Özgür Çelik, 300 gündür İstanbul'un ve Türkiye'nin dört bir yanında büyük bir adalet ve demokrasi mücadelesi verdiklerini, meydanlarda büyük bir direniş gerçekleştirdiklerini belirtti ve emeği geçenlere teşekkür etti.
Ekrem İmamoğlu'nun okunan mesajında, seçilmiş belediye başkanları, bürokratlar ve çalışma arkadaşlarının "neyle suçlandığımızı dahi bilmeden aylardır özgürlüğümüzden mahrum durumda" oldukları ifade edildi. İmamoğlu, hukuksuz bir biçimde zindanlarda tutularak kendilerini suç örgütü gibi göstermeye çalışanların "milli iradeyi gaspetmeye devam ettiklerini" vurguladı. "Muhalif olan herkes Türkiye tarihinin en büyük siyasi operasyonunu yaşıyor" diyen İmamoğlu, İstanbul il kongresi ve partinin kurultayını lekelemeye çalışan "kötü aklın" yargıyı ve emniyet güçlerini siyasi hesaplarına alet ettiğini belirtti. Hukukla ilgisi olmayan, siyaseten yazdırılmış bir karara dayanarak İstanbul İl Başkanlığı'na polis zoruyla kayyum atama girişimine "elbette seyirci kalacak değiliz" diyerek direneceklerini ve "partililerimizin ve milletimizin iradesini sonuna kadar koruyacağız" mesajını verdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin "milletin dediği olsun, yöneticiler hukukun dışına çıkmasın, seçimle gelen seçimle gitsin diye kurulduğunu" hatırlatan İmamoğlu, cumhuriyeti "kendini ülkenin mutlak hakimi zanneden hanedanlaşma hayalleri kuran bir avuç insana bırakmayacaklarını" söyledi. İktidarın bir daha asla seçim kazanamayacağını anladığı için özgür ve adil seçimlerle değil, yargı ve kolluk kuvvetleri vasıtasıyla yeniden iktidara gelmeye çalıştığını iddia etti. "Ortada cumhuriyetimize, demokrasimize, milletimize yönelmiş çok büyük ve çok ciddi bir teşebbüs vardır" diyen İmamoğlu, bu "karanlık teşebbüse karşı demokrasi, adalet ve hürriyet isteyen herkesin acilen bir araya gelmeye, ortak akıl, ortak kuvvetle hareket etmeye mecbur" olduğunu vurguladı. Tüm siyasi partileri, meslek örgütlerini, sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarını "seçim güvenliği ve demokrasi platformu oluşturarak çok partili demokrasimize hep birlikte sahip çıkmaya" davet etti. İmamoğlu'nun mesajı, "Gün bugündür, gün devleti kendi tapulu malıymış gibi görenlere milletin gücünü gösterme günüdür" sözleriyle sona erdi.
Özgür Çelik'in İmamoğlu'nun mesajını okumasının ardından, sunucu İstanbul'un Ekrem İmamoğlu ile birlikte 14 olan belediye sayısını 26'ya çıkardığını, 300 gündür gençlerle, kadınlarla, büyüklerle omuz omuza demokrasi mücadelesi verildiğini hatırlattı. "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diyerek CHP'nin Özgür Özel liderliğinde Türkiye'nin birinci partisi olduğunu ve hep birlikte iktidara yürüdüklerini belirtti. Çelik, CHP'de kavga olmadığını, "ceberrut bir iktidara teslim olmuş 3-5 kişi" dışında, o iktidarın karşısında direnen gerçek Cumhuriyet Halk Partililer ve dostlarının olduğunu vurguladı. Bu mücadelenin "bir avuç oligarkla milletin mücadelesi" olduğunu ve "millet kazanacak, demokrasi kazanacak, özgürlük kazanacak, adalet kazanacak" sözleriyle konuşmasını bitirdi. Mitingde Belediyeci İş Sendikası, Sol Parti, İKD, İGD, Emek Partisi, EHP, Valide Bağ Savunması, TKP, Sodop, DKDR, TÖP, SKP, Türkiye İşçi Partisi, Kaldır, Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları, Atatürkçü Düşünce Derneği, Sivas Konfederasyonu, TUMOP gibi birçok sivil toplum kuruluşu, sendika ve siyasi parti de pankart ve bayraklarıyla dayanışma sergiledi.
Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağ ve eşi Nihal Kösedağ ile Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu ve İBB Başkan Vekili Nuri Aslan da halkı selamladı. CHP'nin önceki genel başkanlarından Hikmet Çetin de mitinge katılarak dayanışma mesajı verdi. Parti meclis üyeleri Baran Seyhan ve Pınar Uzun Okakın da katılımcılara seslendi.
Mitingin merakla beklenen anı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kürsüye çıkışıydı. Özel, Kadıköy tarihinin "en kalabalık mitinglerinden birine" tanıklık ettiklerini, kendilerine iletilen rakamlara göre 125.000 kişinin meydanda olduğunu söyledi. "Bu meydanı dolduranlar hedefte olanın bugün Cumhuriyet Halk Partisi değil demokrasi olduğunun, özgürlükler olduğunun, sandık olduğunun farkında" diyerek, bu meydanın "farklı görüşlerden de olsa bütün demokratların, sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların, sosyalist demokratların, liberal demokratların" darbeyi püskürtmek için omuz omuza verdiği bir meydan olduğunu belirtti. "19 Mart darbesinden beri ilk 7 gece Saraçhane'de, sonra köprüyü geçip Anadolu'ya Maltepe'de, ardından her hafta sonu bir şehirde, her Çarşamba aynı saatte bir ilçede 53 kez darbenin karşısında meydandayız" sözleriyle direnişin boyutunu gözler önüne serdi. İstanbul İl Başkanlığı'na yönelik "kayyum atama kalkışmasını" eleştiren Özel, "ayaralanmış bir mahkeme sicili, AK Partili bir hakim ve o başkötün koordinasyonunda" bu girişimin yapıldığını iddia etti. Pandemi döneminde görev yapan sağlık emekçilerine teşekkür eden Özel, "Tayyip Bey hakları ödenmez dedi, haklarını ödemedi" diyerek iktidarı eleştirdi ve işsizliğe mahkum edilen gençlerin, devlet memurlarının bir partinin arka bahçesi değil, cumhuriyetin güvencesi olduğunu vurguladı. Nazım Hikmet'in Kadıköy'e seslenen dizelerini okuyarak, "1000 yıllık devlet geleneğimiz var, insanı yaşat ki devlet yaşasın deniyor ama devletin kapılarını bu iktidar millete kapamış" dedi. "Tek adamın bu ülkenin yoksulluğu pahasına, gençlerin umutsuzluğu pahasına o iktidarın sürmesine izin vermeyeceğiz" sözleriyle kararlılıklarını dile getirdi. Özel, Erdoğan'ın halkı sevmediğini çünkü fakir olduklarını iddia ederek, "resmi rakamlar 88.000 liranın altında geliri olanlara yoksul diyor. Emekliler yoksulluk değil açlık sınırının dahi altında yaşıyorlar" tespitinde bulundu.
Ekonomi verilerine de değinen Özgür Özel, Türkiye'nin 38 OECD ülkesi arasında enflasyonda birinci olduğunu, Avrupa'da ortalama enflasyonun %2 iken Türkiye'de %86 olarak ilan edildiğini belirtti. "Kur Korumalı Mevduatlarla zenginin parasını fakirin sırtından çoğaltan bir iktidarla karşı karşıyayız" diyen Özel, 27 Avrupa ülkesinde toplam 13 milyon işsiz varken, Türkiye'de tek başına 13.5 milyon işsiz olduğunu vurguladı. Orta Vadeli Programlardaki enflasyon tahminlerinin her yıl revize edilip sapmalar göstermesini eleştirerek, "darbe oldu, 19 Mart darbesi oldu" ifadelerini kullandı. "Ekrem Başkanın diplomasını iptal eden, mazbatasını iptal eden Türkiye'ye en büyük kötülüğü yaptı" diyerek, bu durumun Türkiye'ye olan güveni sarstığını ve ülkenin adını bilmeyenlerin İstanbul'un adını bildiğini, bu iptallerin Türkiye'nin itibarını zedelediğini söyledi. "Kinim yok biz kinin partisi değiliz" diyen Özel, ancak "emeklileri pazarlardan sebzelerin, meyvelerin ezilmişini toplamaya yollayanlara, asgari ücretliyi kasabın önünden geçemez hale getirenlere, esnafı perişan edip iflas ettirenlere, köylüyü hacizlere düşürenlere kinim var" sözleriyle halkın çektiği sıkıntıları dile getirdi ve bunları affetmeyeceklerini belirtti. Miting alanını dolduran "istifa" seslerinin "sarayı titretiyor" olduğunu söyleyerek, Erdoğan'a seslendi: "Sokağa çıkamaz haldesiniz, pazara gidemez haldesiniz, esnafın hatrını soramayan kimseye hali nedir diyemeyen bir haldesiniz." Güvenleri varsa sandığı getirmelerini ve milletin karar vermesini talep etti.
Özel, Türkiye'de çok partili siyasetin tehdit altında olduğunu belirterek, "bugün CHP, yarın bir başka parti ve ne zaman ki sıra AK Parti'ye gelecek işten geçmiş olacak" uyarısında bulundu. Sanatçılar, sendikalar ve akademisyenler üzerinden "susma sustukça sıra sana gelecek" mesajını verdi. "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber" sloganını yineleyen Özel, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun da mitingde olduğunu belirterek Türkiye işçi sınıfına selam gönderdi. Yakın zamanda Dem Parti, Zafer Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisi genel başkanlarının CHP'yi ziyaret ederek dayanışma sergileyeceklerini duyurdu. "Farklılıklarımızın ayrılık sebebi olmadığı demokrasiyi kaldırana karşı hep birlikte en sağdan en sola omuz omuza mücadele zamanı" sözleriyle birlik çağrısını yineledi.
"19 Mart darbesinin üzerinden tam 175 gün geçti" diyen Özel, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına atılan tüm iftiraları tek tek çürüttüklerini, "ellerinde delik deşik bir balon" kaldığını belirtti. Üniversite öğrencileri başta olmak üzere gençlerin haksız yere gözaltına alınmasını, 301'inin tutuklanmasını, burslarının kesilmesini ve yurtlarından atılmalarını kınayan Özel, bu yıldırma politikasına karşı "Millete Emanet" adlı bir kitap projesi başlattıklarını duyurdu. Bu kitabın gelirlerinin "darbe sürecinde mağdur edilen gençlere aktarılacağını" söyledi ve bu projeye tüm demokratları sahip çıkmaya davet etti.
İstanbul İl Başkanlığı'na yönelik saldırının özünün, yargı içinde "Aktoroslar çetesi"nin varlığı olduğunu iddia eden Özel, bu çetenin İBB borsası kurarak iş adamlarını manipüle ettiğini, partiye yapılan saldırının ise "Özgür Çelik gibi bir il başkanı olmasın, direnmeyelim, itiraz etmeyelim" amacını taşıdığını söyledi. "Cumhuriyet Halk Partisi majestelerinin muhalefet partisi değildir, olmayacak" diyerek, partide ikilik çıkarmaya çalışanlara karşı delegelerin tamamına yakınının Özgür Özel'e sahip çıktığını ve partinin birlik içinde olduğunu vurguladı. "Sarayın kumpasını çözdük, kumpasçıları da gömeceğiz" sözleriyle kararlılıklarını dile getirdi.
CHP'nin mevcut il başkanlığı binasının Bahçelievler'e taşınmasına rağmen, İstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'nın adres değişikliğini sisteme girmemekte direndiğini belirten Özel, milletvekillerine gaz sıkanları ve darbedenleri "sokağı karıştırmakla" suçlayanlara karşı, halkın şiddete bulaşmadan direneceğini ve asla eve gönderilemeyeceğini söyledi. Özel, konuşmasının en çarpıcı yerinde, Ekrem İmamoğlu'nun "ağır bir suçu" olduğunu itiraf etti: "Recep Tayyip Erdoğan'ı yenmek. Bunu bir kez yapmadı, dört kez yaptı, akıllanmadı, aynı suçu bir daha işleyecek." Kendi suçunun ise "Tayyip Erdoğan'a baş eğmemek" olduğunu vurguladı. İmamoğlu'na gönderdiği ve tüm direnenlere ithaf ettiği bir şiirle umut ve kararlılık mesajı verdi: "Bekle kar altında kalan buğday tanesi yine onun sularıyla yeşereceksin... toprağa sıkı sarıl başaracaksın."
Özgür Özel, teslim alınmak istenen şeyin aslında Türkiye'de demokrasi olduğunu, Türkiye'nin son güvencesi olduğunu söyledi. İktidarın "Ekrem'i bırak sen yoluna bak" şeklindeki tekliflerini, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kanapiçe Koyu'nda İngilizlere Er Musa'yı vermeyi reddetmesiyle karşılaştırarak, "Kanapiçe'de Musa'yı vermeyen Cumhuriyet Halk Partisi ne Ekrem'i verir ne bir başka yoldaşını" dedi. Mithat Paşa, Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa gibi tarihi direniş figürlerine atıfta bulunarak, "ahlaki üstünlüğün bugün bu meydanda, bizde, millettedir" vurgusunu yaptı. Özel'e göre, AK Parti'nin mevcut düzeni kadınlara, ormanlara, çocuklara, işçiye, emekçiye ve emekliye iyi gelmedi. Bu durumdan kurtulmanın tek yolunun "hep birlikte omuz omuza mücadele" olduğunu söyleyerek, "Türkiye İttifakı"nın ay yıldızlı al bayraklarından gücünü aldığını ve özgür, adil, zengin bir Türkiye'ye hep birlikte yürüyeceklerini ifade etti. "En büyük Türkiye" sloganlarıyla ve "Yürüyelim Arkadaşlar" şarkısı eşliğinde, mitingde toplanan kalabalığı tüm zorlukları aşmaya, ülkeyi bir daha kurtarmaya, cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkmaya davet ederek konuşmasını tamamladı.