İstanbul’un tarihi ve doğal dokusu, son yıllarda rant uğruna imara açılan alanlar nedeniyle giderek yok oluyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın köprüleri satışa çıkarmasıyla gündeme gelen tartışmalar sürerken, Turizm Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da sit alanlarını rezerv alanı ilan ederek imara açıyor. Bu kapsamda, 461 yıllık tarihi Uzun Kemer ve çevresindeki su havzası, lüks konut projeleri için talan ediliyor. Peki, bu süreç nasıl işliyor ve vatandaşlar bu duruma nasıl tepki gösteriyor?
Tarihi Kemer ve Su Havzası: Rantın Yeni Adresi
İstanbul’un Kemerburgaz ve Göktürk bölgelerinde bulunan Uzun Kemer, Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olarak biliniyor. Bu tarihi yapı ve çevresindeki 60 bin metrekarelik tarım arazisi, son dönemde imar planları ile gündeme geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bölgeyi rezerv alan ilan ederek, rant amaçlı kullanımın önünü açtı.
Rezerv alan, aslında afet riski taşıyan bölgelerde vatandaşların nakledileceği alanlar olarak belirleniyor. Ancak, Kemerburgaz ve Göktürk’teki planlar, afetlere karşı koruma veya toplanma alanı oluşturma amacı taşımıyor. Ağırlıklı olarak konut ve ticari alanlar yaratmak için hazırlanan bu planlar, rant ekonomisinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Bölgedeki mülkiyetlerin yaklaşık yarısı İstanbul Valiliği’ne ait. Valilik, kendi arazilerini ve yanındaki Hazine arazilerini kapsayacak şekilde, imar planı hazırlanmasını talep ediyor. Bu durum, kamu arazilerinin rant uğruna nasıl talan edildiğinin en somut göstergesi.
Vatandaşların Direnişi: Hukuki ve Sokağaki Mücadele
Kemerburgaz ve Göktürk sakinleri, tarihi kemerin ve su havzasının yapılaşmaya açılmasına karşı hukuki ve sokağaki mücadele veriyor. 11 Eylül’de Moda Bostanı’nda olduğu gibi, bugün de eylem düzenleyerek seslerini duyuracaklar.
Vatandaşlar, imar planlarının iptali için dava açtı. Dava dilekçesinde, planların afet riskine karşı koruma amacı taşımadığını, tamamen rant odaklı olduğunu vurguluyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2023 yılında açtığı dava sonucu, Kemer Country projesi için hazırlanan imar planı iptal edilmişti. Ancak, Demirören Grubu’nun kredi borçları nedeniyle Ziraat Bankası’na geçen Kemer Country golf sahaları ve çevresi, yeniden yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya.
Göktürk’teki yapılaşma, Kemer Country projesi ile hız kazandı. Vatandaşlar, tarım arazilerinin ve su havzalarının betonlaşmasına, deprem riskine karşı toplanma alanlarının azalmasına karşı çıkıyor. İmar planlarının iptali için verdikleri hukuki mücadele, rant ekonomisine karşı verilen savaşın en önemli cephelerinden biri haline geldi.
İmar Skandalının Perde Arkası: Kim Kazanıyor?
Uzun Kemer ve çevresindeki imar planları, rant ekonomisinin nasıl işlediğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Kamu arazilerinin özel şirketlere peşkeş çekilmesi, tarihi ve doğal dokunun tahrip edilmesi, vatandaşların hukuki mücadelesi ve sokağaki direnişi, bu sürecin en önemli dinamikleri.
İstanbul Valiliği ve Hazine arazileri, lüks konut projeleri için nasıl kullanılıyor? Demirören Grubu’nun borçları, Kemer Country projesi ile nasıl ilişkilendiriliyor? İmar planlarının iptali için verilen hukuki mücadele, rant ekonomisine karşı verilen savaşın ne kadar etkili olacak?
Bu soruların yanıtları, İstanbul’un tarihi ve doğal dokusunun geleceğini belirleyecek. Vatandaşların direnişi, imar skandalının önüne geçebilecek mi, yoksa rant uğruna tarihi kemer ve su havzası betonlaşmaya devam mı edecek?
Sonuç olarak, Uzun Kemer ve çevresindeki su havzası, rant uğruna imara açılan alanlar arasında yer alıyor. Vatandaşların hukuki ve sokağaki mücadelesi, imar skandalının önüne geçebilecek mi, yoksa tarihi ve doğal dokunun tahribatı devam mı edecek? Bu süreç, İstanbul’un geleceği için kritik öneme sahip. Rant ekonomisine karşı verilen savaş, tarihi kemerin ve su havzasının kaderini belirleyecek.