Türkiye siyaset gündemi, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Abdullah Öcalan için yaptığı "Umut Hakkı" çıkışı ve Meclis’e davetiyle sarsılmaya devam ediyor. Kamuoyunda büyük bir infial yaratan bu gelişmelere karşı tepkilerin ardı arkası kesilmezken, usta yazar Rahmi Turan, vatandaşın nabzını tuttuğu son yazısında sürecin perde arkasını ve kan donduran detayları kaleme aldı. Gelen mesajların halkın öfkesini net bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Turan, yaşananları "vicdanları rahatsız eden bir süreç" olarak nitelendirdi.
Sürecin en dikkat çeken ve tepki toplayan kısmı ise Devlet Bahçeli’nin geçmişteki tavrı ile bugünkü duruşu arasındaki uçurum oldu. Geçmiş seçim meydanlarında elinde urganla Öcalan’ın idamını isteyen Bahçeli’nin, bugün 50 bine yakın yurttaşımızın ölümünden sorumlu olan örgütün kurucusuna "Önder" sıfatını layık görmesi ve "umut hakkı" adı altında af istemesi toplumu adeta şaşkına çevirdi. Meclis’te kurulan heyetin İmralı’ya gitmesi planlanırken, Bahçeli’nin tereddüt edenlere karşı "Gerekirse ben üç arkadaşımı alıp İmralı'ya giderim" şeklindeki meydan okuması, "Devlet bir teröristin ayağına gider mi?" sorusunu da beraberinde getirdi.
Bu yakıcı soruların cevabı ise Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan geldi. Medyada yeterince yer bulamayan ancak tarihi öneme sahip olan konuşmasında Özdağ, Türkiye’nin "İkinci Bölücü Açılım Süreci"ne sokulduğunu iddia etti. PKK’nın silah bırakmadığını, aksine Suriye ve Irak’ta varlığını sürdürdüğünü belirten Özdağ, asıl tehlikenin laik üniter ulus devletin yapısına yönelik tehditler olduğunu vurguladı. Özdağ'ın açıklamaları, sürecin sadece bir ziyaret değil, çok daha derin bir pazarlık içerdiğini gözler önüne serdi.
Özdağ’ın ifşa ettiği bir diğer skandal detay ise Meclis’teki "Öcalan Komisyonu"nda yaşananlar oldu. İddiaya göre Milli Savunma Bakanı ve MİT Başkanı, komisyonda güncel istihbarat ve güvenlik bilgilerini içeren bir sunum yaptı. Ancak "devlet sırrı" denilerek Türk halkından gizlenen bu kritik bilgilerin, komisyonda yer alan "PKK’nın siyasi temsilcilerine" açıklandığı öne sürüldü. Özdağ bu durumu, "Arkadaşlar siz aklınızı mı kaçırdınız? Devlet yönetiminde böyle ciddiyetsizlik olur mu?" sözleriyle eleştirirken, Türk milletinin bu süreci bir mağlubiyet olarak gördüğünü ve hesabını sandıkta soracağını belirtti.
MHP kanadından gelen açıklamalar da tartışmanın boyutunu değiştirecek nitelikte. Bahçeli’nin İmralı ısrarı sürerken, yardımcısı Feti Yıldız’ın "yeni bir devlet kurulacağı" yönündeki imaları ve "Üçüncü Cumhuriyet" tartışmaları, anayasal düzene yönelik endişeleri artırdı. Özdağ, komisyon üyesi milletvekillerine seslenerek, bir teröristin ayağına giden kişiler olarak tarihe geçmemeleri konusunda uyardı ve çocuklarına böyle bir miras bırakmamalarını istedi.
Gelinen noktada, terör örgütü liderini meşrulaştırma çabalarının devletin itibarını yerle yeksan edeceği görüşü hakim. Eğer İmralı planı devreye sokulur ve devlet yetkilileri "bebek katili" olarak anılan ismin ayağına giderse, bunun toplumsal hafızada derin yaralar açacağı kesin. Yazının finalinde vurgulanan o çarpıcı cümle ise sürecin özetini oluşturuyor: "Eğer İmralı'ya gider, onu meşrulaştırırsanız bilesiniz ki, halkımız sizi affetmeyecek!"
Öte yandan ülkenin tek sorunu siyasi krizler değil; vatandaşın mutfağındaki yangın da sönmüyor. Çarşıda pazarda etiketleri gören vatandaş, artan fiyatlar karşısında çaresiz kalırken, psikolojik olarak da yıpranmış durumda. Kimileri durumu "kalbini yelpazelemek" olarak tarif ettiği küfürlü tepkilerle geçiştirmeye çalışsa da, hem siyasi hem de ekonomik darboğazın yarattığı toplumsal gerilim her geçen gün artıyor. Akılsızların huzursuzluk duymadığı bu ortamda, halkın hem sandıkta hem de vicdanında vereceği hüküm merakla bekleniyor.




