Türkiye siyaseti, Kasım 2025’in son günlerinde tarihinin en gerilimli saatlerini yaşıyor. Ankara kulisleri, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonun İmralı ziyareti kararıyla çalkalanırken, beklenen ziyaret öncesi bomba bir gelişme yaşandı. Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan, İmralı’ya yapılacak kritik ziyarete katılmayı reddeden Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) açıkça hedef aldı. Gündeme bomba gibi düşen bu tehdit, zaten kırılgan olan "yeni çözüm süreci" tartışmalarını bambaşka bir boyuta taşıdı. Söz konusu gelişme, siyasetin dilini sertleştirirken, muhalefet cephesinde de şok etkisi yarattı.
Olayın fitili, geçtiğimiz günlerde Meclis’te alınan bir kararla ateşlenmişti. İktidar kanadının ve MHP’nin desteğiyle oluşturulan heyetin İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşmesi planlanmış, ancak ana muhalefet partisi CHP bu heyette yer almayacağını kesin bir dille duyurmuştu. CHP Lideri Özgür Özel’in "Bizim muhatabımız Meclis'tir, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklar değil" resti sonrası İmralı cephesinden gelen cevap gecikmedi. Edinilen bilgilere göre Öcalan, avukatları aracılığıyla ilettiği mesajında, sürece dahil olmayan ve İmralı yolunu reddeden CHP yönetimini sert sözlerle tehdit etti.
Teröristbaşının mesajında, sürecin dışında kalanların "tarih önünde hesap vereceği" ve "siyasi bedel ödeyeceği" yönünde ifadeler kullandığı iddia edildi. Bu tehditkar üslup, iktidarın "terörsüz Türkiye" söylemiyle başlattığı sürecin, aslında ne kadar bıçak sırtı bir zeminde ilerlediğini de gözler önüne serdi. CHP kanadı ise bu tehdide pabuç bırakmayacaklarını, Türkiye’nin asıl gündeminin yoksulluk ve geçim sıkıntısı olduğunu vurgulayarak, terör örgütü liderinden gelen hiçbir mesajın kendileri için hükmü olmadığını belirtti. Ancak bu restleşme, Ankara’daki "devlet aklı" ile siyaset kurumu arasındaki makasın ne kadar açıldığını ispatlar nitelikteydi.
Tam da bu kaosun ortasında, Halk TV ekranlarında yayınlanan Sinem Fıstıkoğlu ile Sansürsüz programında dile getirilen gerçekler, yaşanan tezatlığı tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Siyaset, İmralı-Ankara hattındaki bu "cümbüş" ile meşgulken, vatandaşın mutfağındaki yangın giderek büyüyor. Programda yapılan analizlerde, "Milletin derdi Öcalan’ın ne dediği değil, eve götüreceği ekmeğin fiyatıdır" tespiti öne çıktı. Cem Toker’in de vurguladığı gibi, asıl kıyamet, İmralı’daki pazarlıkların detayları ve verilen tavizler yasalaşmaya başladığında kopacak. Şu an yaşananlar, büyük fırtına öncesi sessizliği andırıyor.
Ekonomik veriler ise siyasetin bu yapay gündemine inat, alarm vermeye devam ediyor. 2025 yılı sonu itibarıyla enflasyon beklentilerinin hala yüksek seyretmesi ve 2026 asgari ücret pazarlıklarının sancılı geçeceği gerçeği, sokağın nabzını tutanların ana gündemi olmaya devam ediyor. Vatandaş, "Beni kimin tehdit ettiği değil, kiramı nasıl ödeyeceğim ilgilendiriyor" diyerek siyasilere isyan bayrağını açmış durumda. Ancak iktidar bloğunun, ekonomik krizi unutturmak için "güvenlik" ve "çözüm" kartını masaya sürmesi, CHP’yi de bu denklemin içine çekme çabası olarak yorumlanıyor.
Öcalan’ın tehdidi, aslında sadece CHP’ye değil, sürecin şeffaf yürütülmesini isteyen tüm toplumsal kesimlere verilmiş bir gözdağı niteliği taşıyor. "Ya bu trene binersiniz ya da altında kalırsınız" mesajı veren bu yaklaşım, Türkiye’nin demokratikleşme iddiasıyla başlatılan sürecin, nasıl bir dayatmaya dönüştüğünü gösteriyor. CHP’nin bu tehdit karşısında geri adım atıp atmayacağı, ya da Özgür Özel’in erken seçim çağrısını daha gür bir sesle dile getirip getirmeyeceği önümüzdeki günlerin en kritik sorusu olacak.
Sonuç olarak Türkiye, bir yandan ekonomik darboğazın pençesinde kıvranırken, diğer yandan terör örgütü liderinin siyasi partilere ayar vermeye çalıştığı karanlık bir tünelden geçiyor. Sinem Fıstıkoğlu’nun programında da altı çizildiği gibi, "Daha cümbüş başlamadı." İmralı’dan gelen bu tehdit, sahnelenen oyunun sadece ilk perdesi. Perde kapandığında sahnede kimin kalacağını ise ne İmralı’dan gelen notlar ne de Ankara’daki pazarlıklar belirleyecek; son sözü, geçim derdindeki millet sandıkta söyleyecek.




