Özgür Özel, son dönemde Türkiye'nin gündemini sarsan bir konuşmasıyla, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik davalarda yargı sisteminin nasıl manipüle edildiğini ortaya koydu. Bu skandal, adil karar veren hakim ve savcıların sistematik olarak "sürgün" edilerek susturulmasını içeriyor. Özel, bu olayları belgeleyerek tarihe not düşme sözü verirken, "Aktoros çetesi" olarak nitelediği grubun yargıdaki etkisini detaylı bir şekilde ifşa etti. Konuşması, Çatalca'da kalabalık bir topluluğa hitaben yapıldı ve yargıdaki bu karanlık ağı gün yüzüne çıkardı.
Özel'in anlattıklarına göre, İmamoğlu'nun diploma iptali davası, İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanlığı üzerinden 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ele alındı. Mahkeme, diploma iptal kararını Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) sevk etti. Ancak, bu davayı adil bir şekilde yöneten 5. İdare Mahkemesi Başkanı, karar sonrası değiştirildi. Yeni atanan hakim, süreci adeta "Kahramanmaraş'a sürerek" erteledi veya engelledi. Bu değişiklik, yargıdaki baskının ilk somut örneği olarak dikkat çekiyor. Özel, bu tür müdahalelerin tesadüf olmadığını, aksine sistematik bir planın parçası olduğunu vurguladı.
Skandalın bir diğer boyutu, "ahmak davası" olarak bilinen süreçte yaşandı. Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bu dava, İmamoğlu'nun bir sözü nedeniyle açılmıştı. Hakim, adil bir inceleme yaptıktan sonra görevden alınarak Samsun'a tayin edildi. Özel, bu transferin kararın hemen ardından gerçekleştiğini belirterek, "Adil yargılamayı engellemek için hakimlerin yerleri değiştiriliyor" diye sitem etti. Bu olay, İmamoğlu'na yönelik davaların ne kadar siyasi motivasyonlu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Daha da çarpıcı detaylar, hakaret davasında ortaya çıktı. İstanbul 14. Sulh Ceza Mahkemesi'nde iki sanığın İmamoğlu'na karşı açtığı dava, hakimlerin çoğunluğu tarafından sanık lehine sonuçlandı. Ancak, bir hakim beraat yönünde muhalefet şerhi düştü. Bu muhalif ses, yargı içindeki baskı mekanizmasını tetikledi ve o hakim, başka bir mahkemeye nakledildi. Özel, bunu "Muhalif oyu kaldıramadılar" şeklinde yorumlayarak, yargıdaki uzlaşmaz tutumun demokrasiye darbe vurduğunu ifade etti. Bu transfer, kararın üzerinden kısa süre geçmeden gerçekleşti ve yargı bağımsızlığının ne denli erozyona uğradığını kanıtladı.
İhale yolsuzluğu iddialarıyla ilgili Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki süreç ise tam bir hukuk skandalı. Savcılar, beş yıldır hakimle görüşme taleplerini iletiyor, ancak hakim her seferinde su içerek sessiz kalıyor. Mahkeme, İmamoğlu'nu beraat ettirdi ve sadece bir hafta sonra, beraat kararını veren hakim Kahramanmaraş'a sürgün edildi. Özel, bu olayı "Karar verenler cezalandırılıyor" diye nitelendirerek, yargıdaki intikam mekanizmasını ifşa etti. Bu sürgün, sadece bir hakimle sınırlı kalmadı; benzer şekilde, bilirkişi raporu davasını gören İkinci Asliye Ceza Mahkemesi üyeleri de değiştirildi.
Özel'in konuşmasında değindiği bir başka kritik nokta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi davası için dünyanın en büyük duruşma salonunun hazırlandığı iddiası. Bu, davanın boyutunu ve önceden planlandığını gösteriyor. Ayrıca, 40 Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davalar için ikinci bir heyet atandı. Özel, bu heyetin iddianameyi yazanlar tarafından önceden belirlendiğini söyleyerek, "Özel heyetler hazırlandı, 40 mahkeme için özel paneller oluşturuldu" diye uyardı. Ancak, korkusuzluğunu dile getirerek, "Eğer cesaret ederseniz, beni minareden atın, düştüğümde yakalayın" sözleriyle meydan okudu.
Yargıdaki bu müdahaleler, sadece İmamoğlu davalarıyla sınırlı değil. Özel, genel olarak adil karar veren hakim ve savcıların coğrafi güvence altında tutulması gerektiğini savundu. Kararnamelerin yılda iki kez çıkması gerekirken, 19 Mart'ta dokuz tutukluyu tahliye eden bir hakim, ertesi gün başka bir mahkeme tarafından yeniden tutuklattırıldı ve icra-iflas mahkemesine gönderildi. Bu, 23 Mart'ta dört gün içinde gerçekleşen bir skandal olarak tarihe geçti. Özel, "Tutuksuz yargılama ilke" diyen hakimin cezalandırılmasını örnek göstererek, yargıdaki sistematik baskıyı belgeledi.
Özel, konuşmasında halka doğrudan seslenerek güven tazeledi. "Özgür Özel'in söz verdiği bir şeyi yapmadığı oldu mu? Yola çıktığı bir şeyi yapmadığı oldu mu?" diye sorarak, vaatlerini onur üstüne yemin etti. Aktoros ailesi olarak adlandırdığı gruba seslenerek, "Bu zulmü yapan Aktoros ailesini unutmayacağız" dedi. Hakim ve savcılara "Onurlu, şerefli, cesur" unvanını yakıştıran Özel, sürgün edilen her birini tek tek andı: Diploma davasındaki hakim, ahmak davasındaki, hakaret davasındaki muhalif ses, ihale beraatindeki ve bilirkişi heyetindeki. "Doğru karar veren, vicdan ve şerefle hüküm veren, kararından üç gün sonra ara kararnamelerle sürgün edilen... Bulamasınlar sizi, öpemesinler alnınızdan, başka yere gönderseler bile" sözleriyle duygusal bir manifesto sundu.
Bu olaylar, Türkiye'de yargı reformu tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İmamoğlu davaları, sadece bir belediye başkanını değil, demokrasinin temel taşlarını hedef alıyor. Özel'in ifşası, hakimlerin kararlarından dolayı tehdit edilmemesi, transfer korkusu olmadan yargılama yapabilmesi için "coğrafi güvenlik" sağlanmasını talep ediyor. Bu, yargıdaki siyasi müdahalenin ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Skandalın boyutu, sadece İmamoğlu'nu değil, tüm muhalif sesleri susturmayı amaçlıyor.
Özel'in sözleri, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Yargıdaki bu "sürgün zinciri", adaletin nasıl bir araç haline getirildiğini gözler önüne seriyor. Diploma iptali girişimlerinden ihale iddialarına, hakaret davalarından bilirkişi raporlarına kadar her aşamada hakim değişiklikleri, kararların önceden şekillendirildiğini kanıtlıyor. Özel, bu süreci belgeleyerek, gelecekteki hesaplaşma için temel attığını belirtti. "Tarihe not düşeceğiz" diyerek, her detayı kaydediyor.
Sonuç olarak, bu skandal yargı bağımsızlığını tehdit eden bir felaket. Özel'in cesur çıkışı, değişim umudunu yeşertiyor. Hakim ve savcıların korkusuzca görev yapabilmesi için acil önlemler alınmalı. İmamoğlu davaları, Türkiye'nin demokrasi sınavı haline geldi. Bu ifşaat, sessiz kalmayı imkansız kılıyor ve adalet arayışını güçlendiriyor. Gelecek günlerde, bu sürgünlerin arkasındaki güçler daha da açığa çıkacak.




