Hira ve Sevr mağaraları, İslam tarihinin en bilinen anlatılarından biri olarak yıllardır tartışma konusu oluyor. Geleneksel rivayetlere göre Peygamber Muhammed'in ilk vahyi Hira Mağarası'nda aldığı ve hicret sırasında Ebu Bekir ile Sevr Mağarası'na sığındığı söylenir. Ancak bu hikayeler Kur'an ayetleriyle uyumlu mu? Detaylı bir inceleme, bu anlatıların ciddi çelişkiler içerdiğini ve bazılarının sonradan eklendiğini gösteriyor.

İlk vahiy sürecine bakıldığında, rivayetlerde vahyin rüya yoluyla başladığı belirtilir. Peygamber'in gördüğü sadık rüyalarla vahiy sürecinin başladığı, uykuda vahyin uykuyu giderdiği anlatılır. Ancak Kur'an'da Allah'ın insanlarla iletişiminde rüyaların yer almadığı vurgulanır. Şura Suresi'nde bu konuda açık ifadeler bulunurken, rüyaların güvenilirliği sorgulanır. En doğru rüyanın bile sınırlı değeri olduğu, aç bir tavuğun buğday tarlasını rüyasında görmesi gibi örneklerle açıklanır.

Peygamber'in yalnızlığı sevdiği ve Hira Mağarası'na çekildiği rivayet edilir. Burada günlerini geçirir, yemek ve su için ailesine dönerdi denir. Fakat Hira'nın fiziksel yapısı bu anlatıyı imkansız kılar. Mekke'den 5-6 kilometre uzaklıkta, dağın tepesinde dar bir oyuk olan Hira'ya tilki bile zor tutunur. İnsan için yaşanabilir bir yer değildir. Bu detay, Peygamber'i Mekke'de saygın bir konumdayken aşağılayan bir anlatı olarak değerlendirilir.

İlk vahiy anında melek "Oku" der ve "Rabbinin adıyla oku" vahyi iner. Peygamber korkuyla Hatice'nin evine döner, örtünmesini ister. Hatice'nin kuzeni Varaka bin Nevfel –ki sonradan Hristiyan olmuş, kör ve İbranice bilen biridir– bunun Cebrail olduğunu söyler, korkmamasını ve parlak bir gelecek vaat eder. Ancak bu rivayetin güvenilirliği sorgulanır. Rivayeti nakleden Aişe'nin çocuk yaşta bunu nasıl bildiği merak konusudur. Ayrıca Peygamber'in korkmadığı, akıl sapması yaşamadığı vurgulanır.

Asıl çarpıcı iddia, ilk vahyin Hira'da değil, Mescid-i Aksa'da indiğidir. İsra Suresi'nin ilk ayeti bu yönde yorumlanır. Necm Suresi 17-18. ayetlerde vahiy yerinin son sidre ağacının yanı olarak tarif edildiği belirtilir. Bu coğrafi tarif, geleneksel Hira anlatısıyla çelişir.

Sevr Mağarası hikayesine gelindiğinde ise daha derin çelişkiler ortaya çıkar. Hicret sırasında Peygamber ve Ebu Bekir'in üç gün mağarada kaldığı, örümcek ağı, güvercin yuvası, ağaç ve yılan gibi mucizelerle korunduğu rivayet edilir. Ancak bölge çorak bir arazi olup ağaç bulunmaz. Mağara girişi açık ve yüksektir, dua edilemez. Bu detaylar mantıksız bulunur.

Kur'an'da Tevbe Suresi 40. ayette geçen "ğar" kelimesi incelendiğinde, bunun mağara anlamına gelmediği anlaşılır. "Ğar" köken olarak gavur kelimesiyle bağlantılıdır ve istasyon, derinlik veya su kaynağı gibi anlamlar taşır. Kur'an'da mağara için "meğarat" kökü kullanılır, örneğin Kehf Suresi'nde. Tevbe 40'ta "ğar"ın derinlik anlamında kullanıldığı, yani maddi çöküşü ifade ettiği yorumlanır.

Ayette Peygamber ve arkadaşının üzüntü içinde olduğu belirtilir: "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." Korku tehdit algısıyken üzüntü kayıptır. Bu bağlamda, hicret arkadaşı Ebu Bekir değil, Suheyb er-Rumi'dir. Suheyb zengin biriyken Mekke müşriklerine tüm mallarını vermiş, kendini Allah'a satmış ve yoksul düşmüştür. Bakara Suresi 207. ayette "Kendini Allah'a satanlar"dan bahsedilir ki bu Suheyb'e uyar. Ebu Bekir ise mallarını akrabalarına bırakmış, Badr Savaşı'nda oğlu malları sormuştur.

Zebani'nin Gerçek Anlamı
Zebani'nin Gerçek Anlamı
İçeriği Görüntüle

Sevr hikayesinin Yahudi kültüründe Davud ve Saul anlatılarından alındığı, sonradan İslam rivayetlerine eklendiği iddia edilir. Buhari'nin orijinal metinlerinde mağara kelimesinin olmadığı, sonradan eklemeler yapıldığı belirtilir. Aişe ve benzeri isimlerin rivayetlerde uydurma olduğu savunulur.

Bu analizler, mağara hikayelerinin İslam'a ve Peygamber'e iftira niteliğinde olduğunu ortaya koyar. Peygamber'in korkmadığı, hicretin davet üzerine göç olduğu vurgulanır. Yathrib'e (Medine) davetli gidilmiştir, kaçış değil.

Sonuç olarak, inancın Kur'an'a döndürülmesi gerektiği mesajı verilir. Fabrika ayarlarına reset yapmak, atalardan gelen anlatıları titreterek bırakmak önerilir. Necm Suresi 1-18. ayetlere bakılması tavsiye edilir. Mağara inançlarının terk edilmesi, mantık ve Kur'an uyumunun öncelenmesi çağrısı yapılır.

Bu detaylı inceleme, geleneksel anlatıların ötesinde Kur'an merkezli bir bakış açısı sunar. Hira ve Sevr mağaraları etrafındaki rivayetler, fiziksel imkansızlıklar, kelime anlamları ve tarihi çelişkilerle sorgulanır. Gerçek vahiy yeri ve hicret süreci, ayetlerle aydınlatılır. İnancınızı gözden geçirmek için bu perspektif önemli bir fırsat olabilir.