Yalova'daki Kanlı Çatışma, Şehitler ve Siyasal İslam Tartışması
Yalova'daki Kanlı Çatışma, Şehitler ve Siyasal İslam Tartışması
İçeriği Görüntüle

Haftanın ilk günü, ülke gündemine bomba gibi düşen ardı ardına gelişmelerle başladı. Gece yarısı gerçekleşen silahlı çatışmalardan, siyaset kulislerinde konuşulan çok kritik kabine değişikliği iddialarına kadar pek çok başlık masaya yatırılıyor. Özellikle güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonların perde arkası, sosyetenin ve ünlü isimlerin karıştığı adli süreçler ve yaklaşan seçim süreçlerine dair yapılan anketler, kamuoyunda büyük bir merak uyandırmış durumda. Gündemin bu denli yoğun ve hareketli olduğu bir dönemde, yaşananların arka planını ve olası sonuçlarını irdelemek büyük önem taşıyor. (Video görüntüsü makalenin aşağısında verilmiştir.)

Olayların en sıcak noktası Yalova oldu. Gece yarısından sonra sabaha karşı bir eve düzenlenen baskın, beklenmedik bir şekilde şiddetli bir çatışmaya dönüştü. Emniyet güçlerinin IŞİD (DEAŞ) hücresi olduğu belirtilen bir eve yaptığı operasyonda, içeriden yoğun ateşle karşılık verilmesi sonucu çatışma saatlerce sürdü. Operasyon sırasında 7 polis memurunun yaralandığı, ancak hayati tehlikelerinin bulunmadığı valilik tarafından açıklandı. Çatışmanın bu kadar uzun sürmesi, içerideki grubun ciddi bir mühimmat stoğuna sahip olabileceği veya örgütün üst düzey isimlerinin yakalanmamak için direndiği şüphelerini doğurdu. Sınırlardan kontrolsüz geçişlerin yarattığı güvenlik risklerinin somut bir örneği olarak değerlendirilen bu olay, hücre evlerinin tehlike potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi.

Sadece asayiş değil, siyaset arenası da oldukça hareketli. Ankara kulislerinde, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde köklü değişiklikler yapılacağı konuşuluyor. İddialara göre, mevcut bakanların büyük bir kısmı değişebilir ve sadece 5-6 isim koltuğunu koruyabilir. Hatta yeni bir Cumhurbaşkanı Yardımcılığı makamının ihdas edilebileceği de söylentiler arasında. Yıl sonu olması sebebiyle bir veda havasının estiği, yapılacak toplantıların ardından yeni görevlendirmelerin netleşebileceği belirtiliyor. Bu değişikliklerin, yaklaşan seçim süreci ve ekonomik dengeler gözetilerek yapılacağı tahmin ediliyor.

Gündemin bir diğer tartışmalı başlığı ise yılbaşı kutlamalarına yönelik hissedilen baskı ortamı. Geçmiş yıllara kıyasla caddelerde, alışveriş merkezlerinde ve vitrinlerde yılbaşı süslemelerinin, Noel Baba figürlerinin veya çam ağaçlarının belirgin şekilde azaldığı gözlemleniyor. Özellikle tarihi binalarda faaliyet gösteren işletmelerin, Anıtlar Kurulu gibi kurumlar tarafından "tarihi eser" gerekçesiyle süsleme yapmasının engellendiği iddiaları dikkat çekiyor. Suudi Arabistan gibi ülkelerde bile devasa kutlamalar ve süslemeler yapılırken, ülkemizde bu tür görsel şölenlerin önüne görünmez engeller çıkarılması, yaşam tarzına müdahale tartışmalarını yeniden alevlendiriyor.

Emniyetin radarında sadece terör örgütleri yok; sosyete ve sanat dünyasından tanınmış isimlere yönelik uyuşturucu operasyonları da hız kesmeden devam ediyor. Aralarında eski medya yöneticileri, holding varisleri, modeller ve fenomenlerin bulunduğu 17 kişi gözaltına alındı. Özellikle eski bir medya yöneticisinin geçmişte karıştığı rüşvet iddiaları ve karanlık ilişkiler ağı yeniden gündeme geldi. Lüks otellerde konaklamalar, kara para aklama suçlamalarıyla aranan isimlerle kurulan yakın ilişkiler ve 10 milyon Euro'luk rüşvet pazarlığı iddiaları, medyadaki yozlaşmanın boyutlarını ortaya koyuyor. İmam hatip ve ilahiyat kökenli bazı figürlerin bu tür skandalların merkezinde yer alması ise toplumsal bir eleştiri konusu haline gelmiş durumda.

Adli süreçlerde yaşanan güven bunalımı, ünlü bir spor kulübü başkanının uyuşturucu testi sonuçlarıyla daha da derinleşti. İlk yapılan testte sonucun pozitif çıkması, ancak hemen ertesi gün özel bir laboratuvarda saç telinden yapılan detaylı analizin negatif sonuç vermesi, Adli Tıp Kurumu'na dair şüpheleri artırdı. Devletin resmi kurumunun verdiği rapor ile özel laboratuvarın sonucu arasındaki bu uçurum, "Acaba diğer dosyalarda da hata veya kasıt var mı?" sorusunu akıllara getirdi. Bu durum, yargı süreçlerine olan güvenin zedelenmesine ve operasyonların bir itibar suikastı aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı tartışmalarına yol açtı.

Savunma sanayii ve güvenlik politikalarıyla ilgili de çarpıcı bir polemik yaşanıyor. Çankırı semalarında düşürülen, menşei belirsiz İHA (İnsansız Hava Aracı) olayı, yetki karmaşası tartışmalarını beraberinde getirdi. Muhalefet, hava aracının düşürülmesi için Cumhurbaşkanı'ndan talimat beklendiğini ve bu sürede aracın iç kesimlere kadar ilerlediğini iddia ederken; resmi makamlar yetkinin Hava Kuvvetleri'nde olduğunu ve gecikmeksizin vurulduğunu savundu. Ancak bir hava aracının kıyı şeridini aşıp İç Anadolu'ya kadar tespit edilmeden veya müdahale edilmeden gelebilmesi, "gök kubbe" veya hava savunma sistemlerinin etkinliği konusunda soru işaretleri yarattı. Aracın yakıtının bitip paraşüt açtığı yönündeki emareler ise olayın vahametini artırıyor.

Deprem bölgesindeki konut teslimatları ve yürütülen propaganda çalışmaları da eleştirilerin odağında. 455 bin konutun tamamlanması önemli bir başarı olarak görülse de, bu hizmetin siyasi bir şova dönüştürülmesi ve "biz olmasak kimse yapamazdı" algısının işlenmesi tepki çekiyor. Devletin imkanlarıyla, binlerce mühendis ve işçinin emeğiyle ortaya çıkan bu eserlerin, sadece iktidarın başarısıymış gibi sunulması ve muhalefetin bu işleri yapamayacağı yönündeki söylemler, toplumsal kutuplaşmayı derinleştiren unsurlar olarak değerlendiriliyor.

Siyasetin geleceğine dair yapılan çok kritik bir anket ise dengeleri değiştirecek nitelikte. İktidar partisinde mevcut liderden sonra genel başkanlık koltuğuna kimin oturacağına dair yapılan araştırmada, Hakan Fidan ve Süleyman Soylu isimleri açık ara önde çıktı. Liderin kendi oğlunun veya damadının ise listede çok daha gerilerde kalması, tabandaki eğilimin aileden ziyade "güçlü devlet adamı" profiline kaydığını gösteriyor. Bu sonuçların, parti içi dengeleri sarsabileceği ve liderin halef planlarını yeniden gözden geçirmesine neden olabileceği konuşuluyor. Muhalefet cephesinde ise Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki belirsizlik ve parti liderinin kendi adaylığına kapıyı kapatıp belirsiz bir strateji izlemesi, seçmen nezdinde kafa karışıklığı yaratmaya devam ediyor.

Son olarak, vatandaşın cebini ilgilendiren teknoloji ve telekomünikasyon hilelerine de değinmek gerekiyor. Büyük bir GSM operatörünün, mevcut kotasını zaten aşan müşterilerini arayıp "Size özel kampanya ile kotanızı artırıyoruz, faturanızı düşürüyoruz" diyerek aslında daha yüksek fatura ödemeye mahkum ettiği ortaya çıktı. Kotası artırılmasına rağmen kullanım alışkanlıkları nedeniyle yine limit aşımı yapacağı belli olan müşterilerin, bu durumu fark edip itiraz etmelerine rağmen "onay verdiniz" denilerek tuzağa düşürülmesi, kurumsal şirketlerin etik dışı kazanç yöntemlerini gözler önüne serdi. Vatandaşların otomatik ödeme talimatlarına güvenmeyip faturalarını detaylıca incelemeleri gerektiği bir kez daha anlaşıldı.