Türkiye gündemi, önümüzdeki günlerde çok daha büyük ve şaşırtıcı gelişmelere gebe. Siyaset ve yeraltı dünyası arasındaki dengelerin altüst olduğu, "ok yaydan çıktı" denilen bir sürece girildi. İktidara yakın kanatlarda bile kimsenin güvende olmadığı, mafya ve kara para operasyonlarının seyrinin değiştiği, hatta mala çökme iddialarının havada uçuştuğu bir dönem başlıyor. Artık kimse için dokunulmazlık zırhı kalmadı; dün el üstünde tutulanlar, bugün bir anda kendilerini operasyonların hedefinde bulabilir. (Video görüntüsü makalenin aşağısında verilmiştir.)

Özellikle ünlü hukukçular ve iş insanları hakkındaki iddialar yenilir yutulur cinsten değil. MASAK raporlarına yansıyan para transferleri, bazı avukatların hesaplarına giren şüpheli meblağlar ve Fatih Terim Fonu gibi davalarla ilişkilendirilen isimlerin aslında perde arkasında başka pazarlıkların içinde olduğu konuşuluyor. Bankalar üzerinde baskı kurularak zararların tazmin edilmeye çalışıldığı, medyadaki gücün kullanılarak itibar suikastları düzenlendiği iddiaları, sistemin ne kadar karmaşık bir hal aldığını gösteriyor. "Bu işin Beşiktaş'ı, Galatasaray'ı yok" denilerek, herkesin sırasını beklediği bir dönemeçteyiz. İktidarın gücü paylaşmayı sevmediği ve günü geldiğinde en yakınındakileri bile gözden çıkarabileceği, geçmişteki örneklerle sabit.

En çarpıcı gelişmelerden biri de, yıllardır dokunulmaz olduğu düşünülen "derin devlet" figürlerine uzanan operasyonlar. "Kütüphane" adı altında faaliyet gösteren ancak içine referanssız girilemeyen, tuvaletlerinde uyuşturucu kullanıldığı iddia edilen lüks mekanlara yapılan baskınlar, işin rengini değiştiriyor. Bu mekanların arkasındaki Azeri iş insanı ile Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar arasındaki gizli ortaklık iddiaları, gündeme bomba gibi düştü. İddiaya göre, bu mekanlara yapılan baskınlar sırasında Tolga Ağar da ifadeye çağrıldı ancak kendisinin şehir dışında olduğu belirtildi. Mehmet Ağar'ın ise bu süreçte bir futbol maçında boy göstererek "yıkılmadım, ayaktayım" mesajı vermeye çalıştığı, ancak çemberin giderek daraldığı belirtiliyor.

Yalova'daki Kanlı Çatışmada Şok Detaylar, Tutuklamalar ve Sınır Ötesi Gelişmeler
Yalova'daki Kanlı Çatışmada Şok Detaylar, Tutuklamalar ve Sınır Ötesi Gelişmeler
İçeriği Görüntüle

Lüks restoranlar, konsept partiler ve sadece "jet sosyete"ye hizmet veren kapalı kapı mekanlar üzerinden dönen devasa paralar, emeklinin ve dar gelirlinin yaşadığı sefaletle tam bir tezat oluşturuyor. "Paran olsa bile giremezsin" denilen bu mekanlarda kurulan ilişkiler ağı, aslında Türkiye'deki güç savaşlarının bir yansıması. Azerbaycan bağlantılı iş insanları üzerinden yürütülen bu operasyonların, aslında iktidarın kendi içinde yeni bir dizayn çalışması olduğu, eski ortakların tasfiye edilerek yerlerine yenilerinin, belki de daha "sadık" olanların getirilmeye çalışıldığı yorumları yapılıyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de kartlar yeniden karılıyor. Kimsenin "bana bir şey olmaz" diyemeyeceği, en tepedeki isimlerin bile bir gecede hain ilan edilebileceği veya mal varlıklarına el konulabileceği bir süreç yaşanıyor. Bu operasyonlar, sadece suçla mücadele değil, aynı zamanda siyasi bir hesaplaşma ve güç konsolidasyonu aracı olarak görülüyor. Önümüzdeki günlerde, şaşırmaya devam edeceğimiz, "bu kadar da olmaz" diyeceğimiz pek çok yeni dosyanın açılması ve çok daha ünlü isimlerin adliye koridorlarında görülmesi an meselesi.