Orta Doğu'nun tozlu yollarında, umutlar birer birer solarken, insanlık adeta bir karabasanın ortasında kıvranıyor. Pandemi sonrası toparlanan küresel yardım ağları, çatışma fırtınalarıyla sınanırken, her yeni rapor milyonlarca kalbi daha da hızlandırıyor. Gazze'nin dar sokaklarından yükselen sessiz çığlıklar, uluslararası arenalarda yankılanmaya başlarken, yardım kuruluşlarının sesi giderek yükseliyor. Sivil hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğu bu coğrafyada, temel ihtiyaçlar bile lüks haline gelirken, aile bağları en acımasız darbeyi alıyor. Peki, bu sonsuz acının derinliklerinde yatan hikaye, nasıl bir dönüm noktasına doğru ilerliyor? Sektördeki fısıltılar, yavaş yavaş bir kasırgaya dönüşüyor.
Asıl yürek burkan gerçek burada patlıyor: Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin Gazze alt delegasyon başkanı Sarah Avrillaud, iki yıldır süren İsrail soykırımının binlerce Filistinliyi ailesinden kopardığını ve çoğunun hâlâ kayıp olduğunu haykırarak duyurdu. X platformunda paylaşılan görüntülü mesajında, Avrillaud sivillerin korkunç ölümlere, zorla yerinden etmelere ve onurlarının ayaklar altına alınmasına tanıklık ettiğini vurguluyor; "Gazze'de insanlığın içinin boşaltıldığını gördük" diye ekliyor, sesi titreyerek. Binlerce Filistinli'nin ailesinden ayrı düşmesi, bu kaosun en acımasız yüzü; yorgun yüzlerdeki izler, yaşananların kelimelerle anlatılamazlığını fısıldıyor. Temel insani hizmetler –su, temizlik, tıbbi yardım– sivillerin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor; günlük hayatta bile hayatta kalmak bir mücadele haline gelmiş.
Avrillaud'un anlattığı sahneler, adeta bir karanlık tabloyu gözler önüne seriyor: Çocuklarına gıda ve güvenli bir sığınak bulamayan annelerin korku dolu gözleri, sürekli yerinden edilmekten dinlenemeyen hastaların çaresizliği... "Bu acılar kelimelerin ötesinde" diyor Avrillaud, sesinde derin bir hüzünle; iyileşme umudu bile çalınmış bu insanlara, her yeni gün bir kabus daha ekliyor. Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Filistin Kızılayı ile el ele vererek Gazze'de yardım ulaştırmaya çalışıyor; ancak durum her geçen gün kötüleşiyor, zorluklar katlanıyor. Bu çabalar, bir damla su gibi; ama okyanusun öfkesine karşı koyamıyor. Avrillaud, "İnsani yardım kuruluşları tek başına bu ihtiyaçlara cevap veremez" diye haykırıyor; acil bir ateşkesin şart olduğunu, Gazze Şeridi'nin her köşesine hızlı ve kesintisiz yardımın ulaşması gerektiğini vurguluyor.
Bu trajedinin kökenleri, 7 Ekim 2023'te başlayan fırtınaya uzanıyor; o günden beri süren soykırım, Gazze'nin dokusunu lime lime yırtmış. Hatırlayın, ilk aylarda binlerce aile dağılmıştı; bombardımanlar altında kaçışanlar, hastanelerin yıkıntılarında sevdiklerini aramıştı. Kızılhaç'ın raporları, o dönemden beri kayıp sayısının katlandığını gösteriyor; çocuklar annesiz, eşler yalnız kalmış, kardeşler birbirini bulamıyor. Avrillaud'un mesajı, bu zincirin son halkası; iki yıllık yıkımın ortasında, ayrılıklar bir salgın gibi yayılmış. Sosyal medyada yankılanan bu görüntüler, dünya kamuoyunu ayağa kaldırdı; aktivistler sokaklara dökülürken, yardım çağrıları Birleşmiş Milletler koridorlarında yankılanıyor. Peki, bu kayıplar arasında kaç hayat sonsuza dek silinecek?
Heyecan dorukta: Avrillaud'un sözleri, Gazze'nin her sokağında bir yankı buluyor; bir annenin kucağında tuttuğu boş battaniye, bir hastanın yatağında yankılanan sessizlik... Kızılhaç'ın çabaları, tıbbi malzemeleri ulaştırmakla sınırlı kalmıyor; aileleri birleştirmek için çabalıyor, ama savaşın pençesinde bu bir mucize gibi. Filistin Kızılayı ile ortak operasyonlar, su tankerlerini doldururken, yaralıları tahliye ediyor; ancak engeller her köşede. Avrillaud, "Durum giderek kötüleşiyor" diye uyarıyor; yardım konvoyları bile hedef olurken, sivillerin çaresizliği zirveye çıkıyor. Bu çağrı, sadece bir mesaj değil; bir manifesto: Ateşkes olmadan, hiçbir yardım yeterli değil. Gazze'nin her yerine erişim, bir insanlık sınavı; bu sınavı kaybedersek, kayıplar sonsuzlaşacak.
Sektördeki fırtına dinmiyor: İnsani yardım dünyası, bu raporu bir dönüm noktası olarak görüyor; Birleşmiş Milletler'in son raporları, Gazze'de 2 milyondan fazla insanın yerinden edildiğini doğruluyor. Avrillaud'un vurgusu, su ve tıbbi hizmetlerin yetersizliğinin hastalık salgınlarını tetiklediğini ima ediyor; kolera benzeri tehditler kapıda. Kızılhaç'ın X paylaşımı, milyonlarca izlenmeyle viral oldu; yorumlar yağıyor: "Ne zamana kadar bu sessizlik?" diye soranlar, "Ateşkes şimdi!" diye haykıranlar... Bu sesler, diplomatik masalarda baskı yaratıyor; belki bir sonraki zirve, bu çığlığı duyurur. Peki, kayıp ailelerin yeniden birleşmesi ne kadar uzak? Avrillaud'un gözlerindeki umut, hâlâ sönmemiş; ama zaman daralıyor.
Geleceğe dair karanlık bulutlar cabası: Eğer ateşkes gecikirse, ayrılıklar kalıcı yaralara dönüşecek; çocuklar travmalarla büyüyecek, hastalar unutulmuşlukta eriyecek. Kızılhaç, daha fazla gönüllü ve kaynak çağrısı yapıyor; Filistin Kızılayı ile entegre operasyonlar, Gazze'nin kuzeyinden güneyine uzanacak. Avrillaud'un mesajı, bir uyarı: "İnsanlığın içinin boşaltılmasına izin vermeyin." Düşünün: Bir aile, enkaz altında birbirini ararken, yardım konvoyu yol alıyor; bu anlar, geleceğin tohumları. Sosyal medyada #GazzeAileleri etiketiyle kampanyalar patlarken, bağışlar akıyor; ama asıl ihtiyaç, siyasi irade. Bu iki yıllık kâbus, bir uyanışa mı dönüşecek yoksa derinleşecek mi?
Bu hikaye, sadece istatistiklerden ibaret değil; binlerce kalbin sessiz feryadı. Sarah Avrillaud'un çığlığı, Gazze'nin dar sokaklarında yankılanırken, dünya vicdanı bir kez daha sınanıyor. Binlerce ayrılık, bir insanlık dersi; kayıplar arasında umut aramak, en büyük zafer. Ateşkes çağrısı, bir ateş gibi yayılırken, yardımın her köşeye ulaşması şart. Kim bilir, belki yarınki bir diplomatik hamle, bu aileleri birleştirir; ya da bu acılar, yeni nesillere miras kalır. Gazze uyanıyor, ama o, yardım bekliyor; bu fırtına, merhametle diner mi? Kalpler titrerken, gerçekler haykırıyor; vicdanlar ayağa kalkmalı, çünkü zaman akıyor ve kayıplar çoğalıyor.
            
            
                            
                            
                            



