Türkiye'nin siyasi koridorlarında, sonbahar rüzgarları giderek sert esmeye başlıyor. Meclis'in ışıltılı salonlarından sokaklara uzanan gerilim, her yeni açıklama ile bir adım daha ileriye taşınıyor; pandemi sonrası toparlanan demokrasi tartışmaları, 2025'in ekiminde yeniden alevlenirken, muhalefet ve iktidar arasındaki dans adeta bir satranç tahtasını andırıyor. Yerel yönetimlerin kaderi, yargı hamleleriyle şekillenirken, milyonlarca seçmen ekranlara kilitleniyor; her kelime, bir sonraki seçimin tohumlarını ekiyor. Bu kutuplaşmanın ortasında, bir liderin sessiz protestosu bile fırtınalar koparabiliyor. Peki, bu sessiz direnişin yankıları, iktidarın sinir uçlarını nasıl titretiyor?

Asıl deprem burada patlıyor: Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi" hesabından yaptığı paylaşımla muhalefete net bir çağrı yaptı: "Muhalefete muhalefet etme dönemi kapanmıştır." İmamoğlu'nun mesajı, Türkiye'nin "çok zor ve kritik bir dönemden" geçtiğini vurgulayarak demokrasi ve hukukun ayakta tutulması için büyük bir mücadele verildiğini belirtiyor; "Millet olarak birlik ve bütünlüğümüz bizi bu mücadeleden zaferle çıkaracak" diye ekleyerek, "Kurtuluş yok tek başına" sözleriyle hep birlikte huzur ve berekete kavuşulacağını haykırıyor. Bu açıklama, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Meclis açılışındaki resepsiyon fotoğrafı üzerine "Muhalefete muhalefet devrini çok geride bıraktık" yorumunu yankılayarak, muhalefet içindeki bölünmelere son verme restini çekiyor; İmamoğlu'nun cezaevinden yükselen sesi, adeta bir manifesto gibi, birlik ihtiyacını masaya yatırıyor.

İmamoğlu'nun bu çıkışı, sadece bir mesaj değil; muhalefetin iç dinamiklerini yeniden şekillendirecek bir dönüm noktası gibi duruyor. Hatırlayın, 1 Ekim 2025'teki TBMM yeni yasama yılı açılış resepsiyonunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhalefet liderleriyle yan yana geldiği fotoğraf, Özel'i harekete geçirmişti; Özel, "Muhalefete muhalefet devri kapandı" diyerek, CHP'nin bu fotoğrafı bir uzlaşı sinyali olarak yorumlamıştı. İmamoğlu'nun Silivri'den aynı tempoyu yakalaması, tutukluluğuna rağmen adaylık sürecini domine ediyor; mesaj, demokrasi mücadelesinin tek başına değil, kolektif bir iradeyle kazanılacağını vurgulayarak, İYİ Parti'den DEM Parti'ye, Saadet'ten Gelecek Partisi'ne uzanan ittifak spekülasyonlarını alevlendiriyor. Peki, bu rest, muhalefeti gerçekten kenetler mi yoksa iç çekişmeleri mi tetikler? Sosyal medyada yankılanan paylaşımlar, "Birlik zamanı" etiketiyle binlerce kez retweet'lenirken, İmamoğlu'nun sözleri T24 ve Evrensel gibi mecralarda manşet oldu; İlke TV'nin X paylaşımı ise "Ekrem İmamoğlu: Türkiye zor dönemden geçiyor, muhalefete muhalefet dönemi kapandı" diye coşkuyla aktarıldı.

Bu çağrının perde arkası, İmamoğlu'nun tutukluluk sürecinin siyasi ağırlığını daha da artırıyor. 23 Haziran 2025'te başlayan gözaltı ve tutukluluk hali, "yargı operasyonu" olarak nitelendirilirken, İmamoğlu'nun adaylığı CHP'yi ateşlemişti; mesaj, bu baskılara rağmen "zaferle çıkacağız" umudunu pompalıyor. Cumhuriyet gazetesinin 5 Ekim haberine göre, Erdoğan ve liderlerin resepsiyon fotoğrafı sonrası İmamoğlu'nun ilk yorumu bu oldu; Demokrat Haber ve Yeniçağ Gazetesi, "Silivri'den seslendi: Dönem kapandı" diye başlık attı, VeleV News ise "Muhalefet birliği için çağrı" diye yorumladı. Özel'in Bolu'daki konuşmasındaki "dimdik ayaktayız" vurgusuyla örtüşen bu mesaj, CHP'nin stratejik bir hamlesi gibi; İmamoğlu, cezaevinden bile muhalefeti "huzur ve bereket" vaadiyle birleştirmeye çalışıyor, zira "kurtuluş tek başına yok" sözü, 2026 yerel ve 2028 genel seçimlerine dair bir yol haritası çiziyor. Ama soru şu: Bu birlik, İYİ Parti'nin Akşener sonrası dalgalanmasını mı yutacak yoksa DEM Parti'yle yeni bir ittifak mı doğuracak?

Muhalefet cephesinde yankılar cabası: Özgür Özel'in "devri geride bıraktık" sözü, İmamoğlu'nun çağrısını güçlendirirken, sosyal medyada #MuhalefetBirliği etiketi trend oldu; Instagram'da Nefes Gazetesi'nin paylaştığı Erdoğan fotoğrafı üzerine İmamoğlu'nun yorumu, binlerce etkileşim aldı. Baskagazete.com'un haberine göre, İmamoğlu'nun demokrasi mesajı, "hukuk mücadelesi"ni merkeze alarak, hapsedilen belediye başkanları –Emrah Şahan ve Ahmet Özer gibi– için de bir dayanak oluşturuyor; bu, CHP'nin "boş sandalye" protestosunu uzatıyor. Tele1'in orijinal haberi, Silivri'den gelen bu sesi "ilk yorum" diye manşete taşırken, İmamoğlu'nun aday ofisi hesabı mesajı anında paylaştı; X'te İlke TV'nin alıntısı, "Türkiye zor dönemden geçiyor" kısmını öne çıkararak, muhalif kesimde moral patlaması yarattı. Peki, iktidar cephesi ne yapacak? Erdoğan'ın "metabolizmamız bozuldu" çıkışı sonrası bu rest, AK Parti'yi köşeye sıkıştırır mı yoksa "iftira zinciri"ne yeni bir halka mı ekler?

Geçmişe dönersek, İmamoğlu'nun yükselişi tam bir direniş destanı. 2019 yerel seçimlerindeki zaferinden beri, yargı engellerine rağmen İstanbul'u dönüştürmesi, onu Cumhurbaşkanı adayı yaptı; 2024'te başlayan tutukluluk süreci, bu imajı "mağdur kahraman"a evriltti. 2023'teki benzer çağrılarda, İmamoğlu "Birlikte kazanacağız" demiş, muhalefeti kenetlemişti; şimdi Silivri'den gelen bu mesaj, o geleneği sürdürüyor. Evrensel'in haberine göre, Özel'in yorumunu tekrarlayan İmamoğlu, muhalefet içindeki "iç hesaplaşma"yı bitirme sinyali veriyor; Yeniçağ Gazetesi, "Tutuklu başkanın zafer mesajı" diye selamladı. Bu süreç, CHP'nin 2025 kongresindeki adaylık tartışmalarını da gölgeliyor; İmamoğlu'nun "millet olarak bütünlük" vurgusu, partiyi genişletme stratejisinin parçası. Ama eleştirmenler susmuyor: Bazıları "Cezaevinden birlik çağrısı, zayıflık mı gösterir?" diye sorguluyor; diğerleri ise "Bu, sandıkta deprem yaratır" diyor.

Mustafa Karataş'ın Sözleri Türkiye'yi Ayağa Kaldırdı: Kadın Dayanışma Komiteleri'nden Tarihi Sertlikte Tepki!
Mustafa Karataş'ın Sözleri Türkiye'yi Ayağa Kaldırdı: Kadın Dayanışma Komiteleri'nden Tarihi Sertlikte Tepki!
İçeriği Görüntüle

Geleceğe dair fırtına büyüyor: İmamoğlu'nun mesajı, 2026 yerel seçimlerini işaret ederken, muhalefet ittifakını yeniden masaya yatırıyor; Özel'in Bolu'daki coşkusu gibi, bu çağrı sokaklara yayılırsa erken seçim söylentileri gerçek olur mu? Sosyal medyada patlayan paylaşımlar –T24'ün "Demokrasi ve dayanışma mesajı" haberi, Cumhuriyet'in "O fotoğrafa ilk yorum" başlığı– muhalefeti ateşlerken, iktidar sessizliğini koruyor. Düşünün: Silivri'nin demir parmaklıklarından yükselen bir ses, Ankara koridorlarını inletirse ne olur? İmamoğlu'nun "huzur ve bereket" vaadi, DEM Parti'yle köprü mü kurar yoksa İYİ Parti'yi mi çeker? Bu rest, sadece bir mesaj değil; muhalefetin yeni manifestosu. Vicdanlar uyanırken, birlik rüzgarı esiyor; belki yarınki bir forum, tarihi değiştirir.

Bu siyasi manifesto, İmamoğlu'nun Silivri'den haykırdığı gibi, "kurtuluşu tek başına" reddederek, muhalefeti bir zafer yoluna davet ediyor. Muhalefete muhalefet dönemi kapandıysa, yeni çağın kapısı aralanıyor; Erdoğan'ın resepsiyon fotoğrafı bir uzlaşı mı yoksa tuzak mı? Özel'in yankısı, İmamoğlu'nun ateşiyle birleşince, fırtına kopar mı? Kalabalıklar sokaklarda, ekranlar karşısında beklerken, bu çağrı sandıklara mı akar yoksa yeni protestolara mı dönüşür? Demokrasi mücadelesi, birlikle mi kazanılır yoksa bölünmeyle mi kaybedilir? Gözler Silivri'ye, kalpler Ankara'ya çevrilmiş; bu fırtına, zaferle diner mi yoksa büyür mü? Umut, cezaevinden doğuyor ve o, durmak bilmiyor.