ABD Merkez Bankası (Fed), 2025 yılının son para politikası toplantısını tamamladı ve piyasaların nefesini tuttuğu faiz kararını açıkladı. Beklentiler doğrultusunda politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75-%4,00 aralığından %3,50-%3,75 aralığına çekti. Bu hamle, Fed'in gevşek para politikasına devam sinyali verirken, küresel finans piyasalarında dalgalanmalara yol açtı. Yıl boyunca toplamda 75 baz puanlık indirim yapan Fed, enflasyonla mücadelede dengeli bir yaklaşım sergilemeye devam ediyor. Karar, hem yatırımcıların hem de ekonomistlerin radarında olan bir dönüm noktası olarak kaydedildi, zira gelecek yıl için faiz indirimlerinin yavaşlayacağı öngörülüyor.

Fed'in bu son toplantısı, Aralık ayının serin havasında Washington'da gerçekleşti ve Jerome Powell başkanlığındaki Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tarafından oybirliğiyle –ancak bazı muhalif oylarla– onaylandı. Yılın başında %4,25-%4,50 seviyesinde başlayan faiz oranı, Eylül ayında ilk 25 baz puanlık indirimle %4,00-%4,25'e gerilemiş, Ekim'de ise bir kez daha aynı miktarda düşürülmüştü. Aralık indirimiyle birlikte Fed, 2025'i toplam üç indirimle kapatmış oldu. Bu süreç, pandemi sonrası yüksek enflasyon döneminin yavaş yavaş son bulduğunu işaret ediyor. Enflasyon verilerinin hedef %2 seviyesine yaklaşması, Fed'in elini rahatlatırken, işsizlik oranlarının stabil kalması da indirim döngüsünü destekledi. Piyasalar, bu kararın ekonomik büyümeyi canlandırmasını umut ederken, olası resesyon risklerine karşı temkinli yaklaşıyor.

Karar metninde dikkat çeken noktalardan biri, Fed'in gelecekteki faiz ayarlamalarına dair belirsizliği artırmasıydı. Önceki açıklamalarda daha net bir yol haritası çizen kurum, bu kez "ek ayarlamaların kapsamı ve zamanlamasını değerlendirirken" ifadesini kullanarak esneklik payı bıraktı. Bu, enflasyonun beklenmedik bir sıçrama yapması halinde indirimlerin duraklayabileceğine işaret ediyor. Ayrıca, 2019'dan bu yana ilk kez üç FOMC üyesinin karşı oy kullandığı toplantı, komite içindeki görüş ayrılıklarını gözler önüne serdi. Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee ve Kansas City Fed Başkanı Jeff Schmid, faiz oranlarının değiştirilmemesi yönünde oy verirken, Trump'ın Eylül 2025'te atadığı Stephen Miran ise yarım puanlık (%50 baz puan) daha agresif bir indirim lehine muhalefet şerhi düştü. Bu oylar, Fed'in kolektif karar alma sürecindeki dinamikleri yansıtırken, piyasalarda kısa vadeli volatilite yarattı.

Fed'in faiz indiriminin ötesinde, en çarpıcı gelişme Çarşamba günü duyurulacak 45 milyar dolarlık Hazine bonosu alım programı oldu. Eski New York Fed Repo Uzmanı Mark Cabana'nın öngörüsüne göre, Jerome Powell bu adımı resmi olarak açıklayacak. Bu alım, Fed'in bilanço tablosunu genişleterek likiditeyi artırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Genişleyici para politikasının bir süre daha devam edeceğini müjdeleyen bu hamle, borçlanma maliyetlerini düşürerek tüketici harcamalarını ve yatırımları teşvik etmeyi amaçlıyor. Uzmanlar, bu politikanın ABD ekonomisinin yumuşak inişini sağlayacağını savunurken, uzun vadede enflasyonist baskıları yeniden tetikleyebileceği konusunda uyarıyor. Bono alımı, özellikle mortgage ve kurumsal kredi piyasalarını rahatlatacak, zira düşük faiz ortamı emlak sektörünü canlandırabilir.

Piyasalara yansımaları ise anında hissedildi. Karar sonrası dolar endeksi değer kaybı yaşarken, S&P 500 ve Nasdaq gibi ABD borsaları rekor seviyelere doğru yükseldi. Değerli metaller cephesinde ise altın ve gümüş fiyatları destek buldu; ons başına altın 2.400 doları aşma potansiyeli taşıyor. Riskli varlıklar arasında kripto paralar da kısa vadeli toparlanma sinyali verdi, Bitcoin'in 90.000 dolar civarındaki seyrini yukarı taşıyabilir. Öte yandan, Fed'in 2026 için tek faiz indirimi beklentisini koruduğu projeksiyonlar, yatırımcıları temkinli kılıyor. Bu, gelecek yılın ilk yarısında faizlerin stabil kalabileceğini ima ederken, jeopolitik riskler ve ticaret savaşları gibi faktörler belirsizliği artırıyor. Türk piyasaları açısından ise dolar/TL kurundaki olası düşüş, ithalatçıları rahatlatabilir, ancak Borsa İstanbul'un küresel dalgalanmalara duyarlılığı devam ediyor.

Önümüzdeki 10 Yılda Arsa Yatırımı: Avantajları, Riskleri ve Kârlılık Sırları
Önümüzdeki 10 Yılda Arsa Yatırımı: Avantajları, Riskleri ve Kârlılık Sırları
İçeriği Görüntüle

Fed'in bu kararı, sadece ABD ekonomisini değil, küresel çapta para politikalarını etkiliyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve diğer büyük merkez bankaları, Fed'in yolunu izlerken kendi indirim takvimlerini gözden geçiriyor. Örneğin, ECB'nin son toplantısında benzer bir 25 baz puanlık indirim yapması, transatlantik koordinasyonu güçlendiriyor. Ancak, Fed'in bono alımını genişletmesi, gelişmekte olan piyasalara sermaye akışını hızlandırabilir; bu da Türkiye gibi ülkeler için pozitif bir rüzgar esebilir. Ekonomistler, Fed'in enflasyon hedeflemesindeki başarısını överken, istihdam verilerinin zayıflaması halinde ek indirimlerin gelebileceğini belirtiyor. Powell'ın basın toplantısında vereceği ipuçları, Wall Street'te saatlerce tartışılacak nitelikte olacak.

Yılın son Fed toplantısının yankıları, 2026'ya kadar sürecek gibi görünüyor. Politika faizinin %3,50 seviyesine inmesi, tüketici güvenini artırırken, kurumsal karlılıkları destekleyecek. Ancak, karşı oyların artması, komite içindeki bölünmeyi işaret ederek, gelecek toplantılarda sürprizlere kapı aralıyor. Mark Cabana gibi uzmanların tahminleri, Fed'in likidite enjeksiyonuyla ekonomiyi frenlemeden yavaşlatma çabasını vurguluyor. Piyasalar, bu indirim döngüsünün ne zamana kadar süreceğini merak ederken, yatırımcılar portföylerini yeniden şekillendirmeye başladı. Altın yatırımcıları için parlak günler, borsa oyuncuları için ise volatilite dolu bir dönem başlıyor. Fed'in bu adımı, küresel ekonominin toparlanma sinyalleri arasında en belirgin olanı olarak tarihe geçecek.

Sonuç olarak, Fed'in 2025'i kapatırken attığı bu adım, hem iyimserlik hem de ihtiyatlılık barındırıyor. 75 baz puanlık toplam indirim, enflasyonun dizgin altına alınmasında etkili olurken, bono alımı gibi ek tedbirler büyümeyi koruma altına alıyor. 2026 projeksiyonlarının tek indirimle sınırlı kalması, piyasaları gerçekçi beklentilere yönlendiriyor. Jerome Powell'ın liderliğindeki Fed, zorlu bir yılı başarıyla geride bırakırken, yeni yıla dair umutları yeşertiyor. Bu karar, finans dünyasının ajandasında uzun süre yerini koruyacak ve her gelişme, yatırımcıların radarından çıkmayacak.