Ziyaretin perde arkasında, Türkiye'nin hava gücü için dev bir hamle yatıyor. Bloomberg'in dikkat çeken haberine göre, Türkiye Katar'dan sadece daha önce gündeme gelen Tranche 3A tipi uçakları değil, buna ek olarak tam 16 adet yepyeni Tranche 4 modelini de radarına aldı. Bu uçaklar, Eurofighter Typhoon serisinin en gelişmiş versiyonları; hızları sesin ötesine uzanan, radarlara meydan okuyan makineler. Anlaşmanın toplam değeri milyarlarca doları buluyor, ki bu rakam bile tek başına Türkiye'nin savunma sanayisindeki iddiasını bir kez daha gözler önüne seriyor. Erdoğan'ın Doha'daki temasları sırasında bu konunun masaya yatırıldığına dair işaretler, diplomatik kulislerde fısıldanıyor.

Her şeyin kökeni biraz geriye, tam da İngiltere'ye uzanıyor. The Middle East Eye gibi saygın kaynaklar, bu satışın arkasında Birleşik Krallık'ın parmağı olduğunu vurguluyor. Katar'ın elindeki Eurofighter filosu, İngiliz teknolojisiyle donatılmış; motorlarından aviyonik sistemlerine kadar her parçası, BAE Systems gibi devlerin imzasını taşıyor. Türkiye, bu uçakların Katar'dan devralınmasında Londra'nın aracılığını bekliyor. Neden mi? Çünkü Katar ile İngiltere arasındaki savunma bağları, yıllardır demir gibi sağlam. Hatırlarsanız, Katar 2017'de 24 Eurofighter Typhoon sipariş etmişti ve bu filo, Körfez'in en iddialı hava kuvvetlerinden birini oluşturuyor. Şimdi, bu uçakların bir kısmı Türkiye semalarına doğru yol alacak gibi duruyor.

Bu gelişme, Türkiye'nin hava savunma stratejisinde bir dönüm noktası. Ankara, uzun süredir F-16'larını modernize etmek için ABD ile pazarlık masasındaydı. Kongre'deki engeller, S-400 alımı sonrası gelen yaptırımlar derken, alternatiflere yönelmek kaçınılmaz hale geldi. Eurofighter seçeneği, işte tam bu noktada devreye girdi. Önce Birleşik Krallık ile doğrudan görüşmeler başladı; hatta 40 adet Eurofighter alımı için ön mutabakat bile imzalandı. Ama işte, hayatın cilvesi: Fiyat etiketleri ve teslimat takvimleri konusunda anlaşma sağlanamadı. Uçak başına 100 milyon doları aşan maliyetler, tedarik zinciri sorunları ve siyasi çekişmeler, masayı dağıttı. Türkiye pes etmedi tabii; rotasını Körfez'e, özellikle Katar'a çevirdi. Kullanılmış ama bakımlı uçaklar için bu bölge, tam bir hazine avı alanı.

Düşünün bir: Katar, doğalgaz krallığının getirdiği servetle savunma yatırımlarını coşkuyla sürdürüyor. Ülkede konuşlanan Amerikan ve İngiliz üsleri, hava sahasını adeta bir NATO tatbikat alanına çevirmiş durumda. Erdoğan'ın ziyareti sırasında, belki bir akşam yemeğinde, belki de özel bir toplantıda, bu uçakların geleceği konuşuldu. Bloomberg'in sızdırdığı bilgilere göre, Tranche 3A'lar zaten yolda; ama Tranche 4'ler bambaşka bir seviye. Bu modeller, AESA radarları, Meteor füzeleri ve gelişmiş elektronik harp sistemleriyle donatılmış. Türkiye'nin eline geçtiğinde, Ege'den Karadeniz'e uzanan hava koridorlarında yeni bir denge kuracak. Peki, bu satışın arkasındaki İngiltere ne kazanıyor? Aracılık ücreti mi, yoksa stratejik bir müttefik mi pekiştiriyor? Londra, Brexit sonrası Körfez'le bağlarını sıkılaştırmak için böyle fırsatları kaçırmıyor.

Mustafa Karataş'ın Tartışmalı Zina Yorumu
Mustafa Karataş'ın Tartışmalı Zina Yorumu
İçeriği Görüntüle

Ekonomik boyuta gelince, bu anlaşma sadece savunma değil, tam bir ticaret köprüsü. Milyarlarca dolarlık ciro, yerli savunma firmalarına yeni siparişler demek. TUSAŞ gibi kurumlar, bu uçakların entegrasyonunda rol alacak; belki de yerli mühimmatlar eklenecek. Katar tarafı içinse, filosunu yenileme şansı doğuyor. Doha, elindeki eski uçakları nakde çevirirken, yeni siparişlerle filosunu güçlendirecek. Erdoğan'ın ziyareti, bu zincirleme reaksiyonu tetiklemiş gibi. Hatırlayın, daha önceki Katar ziyaretlerinde de doğalgaz anlaşmaları, yatırım fonları gündeme gelmişti. Ama bu seferki, gökyüzüne dokunuyor.

Siyasi yankılar da cabası. Türkiye'nin Eurofighter tercihi, NATO içindeki konumunu güçlendiriyor. F-35 programından dışlanan bir ülke için, Avrupa yapımı uçaklar bir teselli değil, stratejik zafer. İngiltere ise, Katar'la olan bağlarını Türkiye üzerinden genişletiyor. The Middle East Eye, bu aracılığın Londra'nın Ortadoğu politikasında bir kilit taşı olduğunu yazıyor. Peki ya ABD? Washington, F-16 modernizasyonunda hâlâ umutlu; ama bu Katar hamlesi, dengeleri sarsabilir. Ankara, birden fazla yumurtayı farklı sepetlere koymayı biliyor.

Bu anlaşmanın detayları henüz tam netleşmedi, ama işaretler Doha-Ankara hattında yoğunlaşıyor. Erdoğan'ın ziyareti sonrası, savunma bakanlıkları arasında mekik diplomasisi başladı bile. Tranche 4'lerin teslimatı, en az 2-3 yıl sürecek; ama hazırlıklar şimdiden start aldı. Türkiye'nin hava filosu, böylece 100'ü aşan modern jetle taçlanacak. Katar'ın bu cömertliği, sadece ticari değil; kardeşlik bağlarının bir yansıması. Sonuçta, Körfez'in rüzgarları, bazen İstanbul'un semalarını da ısıtıyor.

Peki, bu satışın ötesinde ne var? Kulislerde, eğitim programları ve ortak tatbikatlar da konuşuluyor. Pilotlar, İngiliz hocalarla Katar çöllerinde uçuş yapacak; bakım ekipleri, Doha'da yeni teknikler öğrenecek. Bu, sadece uçak değil, bilgi transferi demek. Türkiye, savunma sanayisini sıfırdan kurarken, böyle ittifaklar altın değerinde. Bloomberg ve The Middle East Eye gibi kaynaklar, bu hikayenin devamının geleceğini ima ediyor. Erdoğan'ın bir sonraki ziyareti, belki de imzaları atacağı an olacak.

Havacılık meraklıları içinse, bu haber bir bayram. Eurofighter Typhoon'un o zarif kanatları, Akdeniz'in mavi sularında süzülürken, Türkiye'nin gökyüzündeki varlığını bir kez daha hatırlatacak. Anlaşmanın milyarlarca dolarlık hacmi, ekonomiye can suyu; istihdam yaratacak, teknoloji getirecek. Katar'la bu bağ, sadece savunma değil, enerji ve inşaatta da meyvelerini verecek. Erdoğan'ın ziyareti, görünenden fazlasını barındırıyordu; altında yatan bu uçak satışı, geleceğin haritasını çiziyor.

Son söz olarak, bu gelişme Türkiye'nin bağımsız savunma yolunda attığı emin bir adım. F-16'lar modernize olurken, Eurofighter'lar yedek güç olacak. İngiltere ve Katar'ın rolü, ittifakların ne kadar karmaşık olabileceğini gösteriyor. Gözler şimdi Doha'da; bir sonraki haber, belki de mürekkebi kurumadan gelecek bir sözleşme olacak.