İstanbul’un taş sokakları, sadece tarih değil, aynı zamanda bir liderin hayat hikâyesini şekillendiren bir okul. Minarelerin gölgesinde, Boğaz’ın dalgalarıyla dans eden bu şehir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem siyasi hem de duygusal dünyasının merkezi. 13 Eylül 2025’te, “Beş Ressam Bir Şehir” programında konuşan Erdoğan, İstanbul’a olan tutkusunu bir kez daha haykırdı; sanatı, medeniyeti ve mazlumun yanında durmayı bu şehrin ruhuna borçlu olduğunu söyledi. Ancak bu sözler, sadece bir sevda ilanı mı, yoksa yaklaşan siyasi fırtınalar öncesi bir güç gösterisi mi? İstanbul’un kalbi, Erdoğan’ın mesajlarıyla nasıl atacak?
Erdoğan’ın İstanbul Aşkı: Bir Ömür, Bir Emanet Saraçhane’deki İBB Meclisi’nin zam kararları tartışılırken, Erdoğan, sanatın ve kültürün gölgesinde İstanbul’a methiyeler düzdü. “Millet olarak sanatı, iyiye, güzele ve hakikate giden yolların köşe taşları gördük” diyen Cumhurbaşkanı, İstanbul’un ilim ve sanatın başkenti olduğunu vurguladı. “Bütün medeniyetler İstanbul’da muhafaza altına alınmıştır” sözleriyle, şehrin tarihsel zenginliğine işaret etti. 28 yıldır İstanbullulara hizmet ettiğini, kalıcı izler bırakmanın bahtiyarlığını yaşadığını belirten Erdoğan, “Bu can bu tende olduğu sürece İstanbul’a sevdamız devam edecek. Son nefesime kadar İstanbul’un hizmetkârı olacağım” diyerek duygusal bir bağ kurdu. Bu, sadece bir liderin değil, Kasımpaşa’da büyümüş bir gencin sesiydi.
Erdoğan, İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet’in emaneti olarak niteledi; 30 yıl前の belediye başkanı olduğu günlerden bu yana aynı sorumlulukla hareket ettiğini söyledi. “İstanbul için yaptıklarımızla yetinmeyeceğiz. Allah ömür verdikçe hizmete devam edeceğiz” sözleri, hem bir taahhüt hem de siyasi bir mesaj. 1994’te Refah Partisi’yle İBB Başkanı seçildiğinde, şehir çöp dağlarıyla boğuşuyordu; su kesintileri, hava kirliliği sıradandı. Erdoğan’ın döneminde, Haliç’in temizlenmesi, altyapı yatırımları ve toplu taşıma hamleleri, onun “hizmetkâr” imajını pekiştirdi. Bugün, 15 milyonluk metropolde, o günlerin anıları hâlâ taze; ancak yeni zamlar ve ekonomik kriz, bu mirası gölgeliyor.
“Mazlumun Yanında, Zalimin Karşısında” Erdoğan, İstanbul’un sadece bir şehir değil, bir öğretmen olduğunu vurguladı: “Mücadeleyi de sabrı da bu şehrin sokaklarında öğrendik. Gazze’den Suriye’ye, Somali’den Sudan’a nerede varsak, İstanbullu olmanın hakkını vermeye çalışıyoruz. Mazlumun yanında, zalimin karşısında durmayı İstanbul öğretti.” Bu sözler, uluslararası arenada Türkiye’nin pozisyonunu özetliyor. Gazze’de 2023’ten beri süren savaşta, Erdoğan’ın İsrail’e sert eleştirileri, Filistin’e destek mitingleri ve Küresel Sumud Filosu’na dolaylı desteği, bu duruşun yansıması. Suriye’de 10 milyon mülteci, Sudan’da iç savaş, Somali’de açlık krizi – Erdoğan, İstanbul’un vicdanını bu coğrafyalara taşıdığını söylüyor. Ancak muhalefet, “Bu sözler iç politikada oy toplamak için mi?” diye soruyor.
Sanat ve Türkiye Yüzyılı “Türkiye Yüzyılı, ilim, kültür ve sanat erbabımızın eserleriyle şekillenecek” diyen Erdoğan, sanatı bir medeniyet projesi olarak konumlandırdı. “Beş Ressam Bir Şehir” programı, İstanbul’un estetik ruhunu yüceltirken, Erdoğan’ın kültür politikalarına vurgu yaptı. 2024’te Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sanat fonları yüzde 40 artırılmış, 2025’te ise Galataport’taki sanat etkinlikleri ve yeni müzeler, İstanbul’u küresel bir kültür merkezi yapma hedefini güçlendirmişti. Ancak sosyal medyada, X’te bazı kullanıcılar, “Sanat güzel ama ekmek 11 TL, bilet 35 TL – önce geçim!” diye eleştiriyor. Başka bir paylaşım, “Erdoğan’ın İstanbul sevdası, zamlarla mı gösteriliyor?” sorusunu soruyor.
Siyasi Arka Plan: YSK ve CHP Gölgesi Erdoğan’ın bu konuşması, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) CHP’nin kongre iptal kararlarına itirazını görüşeceği bir güne denk geldi. YSK’nın, ilçe seçim kurullarının CHP kongrelerini durduramayacağına dair gerekçesi, İstanbul’daki kayyum krizini etkileyebilir. Erdoğan’ın “hizmetkâr” vurgusu, İBB’deki CHP yönetimini hedef alıyor gibi görünüyor. Özgür Özel’in “Kayyum tanımayız” çıkışı ve İmamoğlu’nun diploma davası, siyasi gerilimi tırmandırıyor. Erdoğan’ın “mazlum” vurgusu, bu iç çekişmelere bir gönderme mi? Kulislerde, “İstanbul’u geri alma hamlesi” konuşuluyor.
Geçmişten Geleceğe: İstanbul’un Hikâyesi Erdoğan’ın 1994-1998 arası İBB Başkanlığı, çöp dağlarından metrolara uzanan bir başarı hikâyesiydi. 2023 seçimlerinde İstanbul’un muhalefete kaptırılması, AK Parti için bir yara; 2025’te bu yaranın kapanması için hamleler hızlanıyor. Ancak toplu taşımaya yüzde 30 zam, vatandaşın tepkisini çekiyor. 2024’te tam bilet 15 TL’ydi; bugün 35 TL. Mavi Kart’ın 2.748 TL’ye çıkması, asgari ücretlinin maaşının yüzde 16’sını yutuyor. Erdoğan’ın “hizmet” vurgusu, bu zamlarla çelişiyor mu? X’te bir kullanıcı, “İstanbul’a sevda güzel, ama taksi 175 TL!” diyor.
Gelecekte Ne Olacak? Erdoğan’ın konuşması, sadece bir sanat etkinliği değil; siyasi bir manifesto. İstanbul’un küresel bir merkez olması için yeni projeler yolda: 2026’da üçüncü havalimanının genişlemesi, Kanal İstanbul tartışmaları, yeni kültür merkezleri... Ancak ekonomik kriz, bu hayalleri gölgeliyor. Gazze’deki abluka, Suriye’deki mülteciler, Sudan’daki açlık – Erdoğan’ın “mazlum” vurgusu, Türkiye’nin dış politikada elini güçlendiriyor ama içerdeki zamlar, işsizlik ve enflasyon, vatandaşın sabrını zorluyor. YSK kararları, CHP’nin kurultay davası ve İmamoğlu’nun yargılanması, İstanbul’un siyasi geleceğini şekillendirecek. Erdoğan, “Son nefesime kadar hizmetkârım” diyor; ama İstanbullular, “Bu hizmetin bedeli ne?” diye soruyor.
Bu konuşma, İstanbul’un ruhunu yüceltirken, siyasi satranç tahtasında yeni bir hamle. Erdoğan’ın sevdası, şehri mi kurtaracak, yoksa gerilimi mi artıracak? Boğaz’ın dalgaları, bu soruya yanıt ararken, İstanbul nefesini tutuyor – ve dünya izliyor.