Türk siyasetinin karmaşık ve çetrefilli dinamikleri, ülkenin en kritik ekonomik kurumlarından biri olan Türkiye İş Bankası üzerinden yeni bir hesaplaşmanın sinyallerini veriyor. Yıllardır süregelen ve dönemin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetiyle şekillenen bankanın hisse yapısı üzerindeki tartışmalar, son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın stratejik adımlarıyla yeniden alevlendi. Bu hamleler, sadece finansal bir düzenleme girişimi olmanın ötesinde, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik dengelerini kökten değiştirebilecek potansiyelde bir güç mücadelesine işaret ediyor. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği bu süreç, deneyimli gazetecilerin derinlemesine analizleriyle birlikte, perde arkasındaki gizli stratejileri gözler önüne seriyor ve Türkiye'nin geleceğine dair kritik soruları gündeme taşıyor.
Deneyimli gazeteciler Can Dündar ve Erk Acarer, Bilanço programında bu kritik konuyu masaya yatırarak, iktidarın İş Bankası'na yönelik hamlelerinin ardındaki stratejik planı deşifre etti. Programın açılışında Can Dündar, hukuki süreçlerin ve siyasi davaların geldiği noktaya ironik bir gönderme yaparak, "Butlan kalmadı, casusluk verelim?" ifadesiyle, siyasi muhalifleri sindirme aracı olarak kullanılan yasal süreçlere dikkat çekti. Dündar, bu sözleriyle, İş Bankası hamlesinin de daha geniş bir siyasi stratejinin parçası olduğunu ve siyasi muhaliflere yönelik baskıların artışıyla paralel ilerlediğini ima etti. Kendi yaşadığı sürgün dönemi ve kendisine verilen 27 yıl hapis cezası gibi detaylar ekranda belirirken, Dündar, bu hamlenin demokrasinin dengelerini değiştiren daha büyük bir siyasi stratejinin parçası olduğu mesajını verdi.
Erk Acarer ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süreçteki yol haritasını net bir şekilde ortaya koydu. Acarer'in sarsıcı iddiasına göre, Erdoğan'ın İş Bankası'na yönelik hamlesi, iş dünyasının önemli isimlerinden Turgay Ciner üzerinden ilerleyecek. Acarer, bu stratejinin detaylarını açıklarken, "Erdoğan, Turgay Ciner üzerinden İş Bankası'na yürüyecek" dedi ve bu hamlenin ardındaki ekonomik motivasyona değindi. Acarer, bu durumu "Eee krediyi ödetmek, kendi kredisini ödetmek" şeklinde bir benzetme yaparak, Erdoğan'ın siyasi fırsatları kaçırmayan ve her durumu kendi lehine çevirmekte usta bir lider olduğu tezini güçlendirdi. Programda gösterilen grafikler, İş Bankası'nın tarihçesini ve hisse yapısını gözler önüne sererek, Atatürk'ün vasiyetiyle banka hisselerinin yüzde 28'inin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından temsil edildiğini vurguladı.
Can Dündar, bu hamlenin sadece bir banka meselesi değil, aynı zamanda tarihi bir siyasi hesaplaşma olduğunu belirtti. Dündar, bankanın Türkiye ekonomisindeki hayati önemine dikkat çekerek, hisselerin Hazine'ye devri tartışmasının geçmişini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önceki bir açıklamasında, "CHP'nin İş Bankası'ndaki hisselerinin Hazine'ye devrini sağlayacağız" sözünü alıntılayan Dündar, konunun yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşınma ihtimalini değerlendirdi. Ekranda, Atatürk'ün vasiyetnamesinden yapılan alıntılar, bu tarihi mirasın ve bankanın kurumsal yapısının siyaset üstü önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Erk Acarer, Turgay Ciner'in bu stratejideki kilit rolünü daha da derinleştirdi. Acarer, Erdoğan'ın amacını, "İş Bankası taşıyla İş Bankası kuşunu vurmaya çalışıyor" metaforuyla açıkladı. Bu metafor, programda kahkaha efektiyle eşlik edilirken, Acarer Ciner Group'un medya ve enerji sektörlerindeki geniş yatırım yelpazesinin, banka ile olası kesişim noktalarını ve potansiyel çatışma alanlarını işaret ettiğini belirtti. Programda, Ciner'in şirketlerinin logoları ile İş Bankası'nın logosunun yan yana gösterilmesi, bu potansiyel işbirliği veya müdahale sinyallerini görsel olarak pekiştirdi. Acarer, "Hah. Erdoğan da burada kritik bir noktada duruyor. Bu fırsatları kaçırmıyor," diyerek siyasi iradenin bu konudaki kararlılığını vurguladı ve atılan adımların ne kadar stratejik olduğunu gözler önüne serdi.
Acarer, tartışmaya güncel ekonomik verileri de ekleyerek, 2025 itibarıyla İş Bankası hisselerinde henüz bir değişiklik olmadığını, ancak baskıların arttığını belirtti. Programda bankanın 2025 finansal raporlarından alıntılar gösterildi ve bankanın güçlü mali yapısı vurgulandı. Ayrıca Acarer, Erdoğan'ın Körfez turu ve Orta Doğu'daki hamlelerini gündeme getirerek, bu dış politika gelişmelerinin iç siyasetteki bu hamlelerle bağlantılı olduğunu öne sürdü. Acarer'in "Erdoğan'ın Gaza ambisyonları tehlikeli" ifadesi, konunun uluslararası boyutunu da tartışmaya dahil ederek, iç ve dış siyasetin birbirine ne kadar bağlı olduğunu gösterdi.
Programın sonunda Can Dündar, "Bu bilanço, Türkiye'nin geleceğini şekillendiriyor" diyerek, izleyicileri bu hassas süreç hakkında düşünmeye davet etti. Dündar, "Zaman gösterecek, ama dikkatli olmak lazım" uyarısını yaparken, Erk Acarer ise "Bu fırsatlar kaçırılmıyor, ama sonuçları ağır olabilir" sözleriyle tartışmayı noktaladı. Bu derinlemesine analiz, Erdoğan'ın İş Bankası'na yönelik yürüyüşünün Turgay Ciner üzerinden mi yoksa doğrudan Meclis yoluyla mı ilerleyeceği sorusunu gündeme getirdi. Bu stratejik hamle, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik geleceği açısından kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor ve siyasi dengelerin yeniden kurulma sürecine girdiğini gösteriyor. Makale, okuyucuyu bu sürecin olası sonuçları hakkında düşünmeye ve gelişmeleri yakından takip etmeye davet ediyor.




