Ankara'yı Ayağa Kaldıran Sözler: Erdoğan'dan Muhalefete Tarihi Meydan Okuma!
Siyasetin nabzının en hızlı attığı yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında adeta fırtına estiren açıklamalarda bulundu. Kürsüden yaptığı konuşma, hem iç politikada hem de uluslararası arenada ses getirecek nitelikteydi. Erdoğan, ana muhalefeti hedef alan sert eleştirilerinin yanı sıra, İsrail hükümetinin bölgeyi sürüklediği felaketlere dair de eşi benzeri görülmemiş bir karşılaştırma yaptı. Toplantıda tansiyonun tavan yaptığı anlarda, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu, AKP'li Osman Gökçek'in gösterdiği büyük coşku ve alkışlar, siyasi kamplaşmanın ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Gözler şimdi, bu sözlerin ardından ana muhalefet liderlerinin ve özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın nasıl bir cevap vereceğinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının odağında, uzun süredir Ankara'da yaşanan hizmet aksaklıkları ve özellikle su teminindeki sorunlar yer aldı. Ana muhalefeti "boş gündemlerle bizi oyalamasına izin vermeyeceğiz" diyerek uyaran Erdoğan, direkt olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i hedef aldı ve şok edici bir çağrıda bulundu. Erdoğan, daha önce grup kürsüsüne mazot bidonu ile çıkmayı bildiğini söylediği Özel'e, "Hadi şimdi de su bidonu ile çıksana yüreğin yetiyorsa. Millete hesap verecek saygısı yüreği yok" sözleriyle meydan okudu. Bu çıkış, Meclis'te daha önce Mansur Yavaş'ı su bidonlarıyla protesto eden eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in oğlu AKP'li Osman Gökçek tarafından büyük bir coşkuyla alkışlandı ve salonda heyecan yarattı.
Erdoğan, Ankara halkının yaşadığı çileye dikkat çekerek, 25 yıllık hizmetin üzerine tek bir artı dahi koymadan her şeyin çarçur edildiğini iddia etti. Başkent halkının günlerdir adeta Kerbela'yı yaşadığını belirterek, "Ya sen önce millete su ver, milleti önce çöp dağlarından kurtar, rüşvet çamurunu bir temizle" ifadelerini kullandı. Özür dilemek yerine yüzsüzce sataşmakla suçladığı muhalefete, Ankara'da elinde su bidonu ile bekleyen vatandaşa saygılarının olup olmadığını sordu. "Aynaya baktığınızda hiç yüzünüz kızarmıyor mu?" diyerek eleştirilerinin dozunu artırdı. Ayrıca belediyelerde milyarlarca TL’nin peşkeş çekildiği iddialarının soruşturulması gerektiğini vurguladı ve ana muhalefetin reform çabalarını desteklemesinin, belediyelerdeki itibar kaybının müsebbibi olmalarından dolayı günahlarına kefaret olacağını dile getirdi.
İç siyasette bu kadar sert rüzgarlar eserken, Cumhurbaşkanı Erdoğan dış politikada da Filistin ve İsrail konusunda son derece keskin ve tarihi bir duruş sergiledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Gazze konusunda öncü olduğunu belirten Erdoğan, İsrail hükümetinin bölgeyi sürükleyebileceği felaketlere dikkat çektiklerini söyledi. Konuşmasında, Filistin direniş örgütü Hamas’ın, Sayın Trump'ın barış planına son derece müspet cevap vererek barış iradesini çok net ortaya koyduğunu belirtti. Ancak, "Barış tek kanatlı bir kuş değildir" diyerek barışın tek yükünün Hamas'a ve Filistinlilere yüklenemeyeceğinin ne adil ne de gerçekçi bir yaklaşım olduğunu dile getirdi.
Erdoğan'ın uluslararası kamuoyunda bomba etkisi yaratacak açıklaması ise İsrail'in saldırılarına yönelik kullandığı benzetme oldu. İsrail'in barışa giden süreci baltalayan saldırılarına devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı, "Soykırım suçlarında Hitler'i bile geride bıraktılar" ifadelerini kullandı. İsrail'in haydutlukla gidecek hiçbir yer olmadığını anlaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, Filistinli kardeşlerimizi asla bırakmayacaklarının altını çizdi. Türkiye'nin kararlı duruşunu yineleyerek, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti'nin mutlaka kurulacağını ilan etti.
Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin geleceği için en büyük özlem olarak nitelendirdiği sivil anayasa hedefine değindi. AK Parti'nin fıtratı itibarıyla reformların partisi olduğunu ve kritik reformları bu yasama yılında hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirtti. Ayrıca, siyasi partilerin genel başkanlarının bir araya gelmesi ve dostane çay sohbetlerinin çok kıymetli olduğunu, ancak buna verilen tepkilerin CHP zihniyetinin eseri olan bir linç korosu tarafından üretildiğini söyledi. Bu linç korosunun karargahının da CHP Genel Merkezi olduğunu iddia etti. Siyasette dost düşman kavramları üzerinden tanımlama yapanların, Türk demokrasisine ihanet ettiğini söyleyerek, bu tür bir ayrımı kesinlikle reddettiklerini vurguladı. Türk demokrasisini sivil damgalı yeni anayasa ile taçlandırma iradesinin baki olduğunu ve bu hedeften asla kopmayacaklarını dile getirdi.