CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde gerçekleştirdiği kritik ziyaretin ardından, siyasi gündemi sarsacak nitelikte önemli açıklamalarda bulundu. Özel'in cezaevi önünde yaptığı bu kapsamlı değerlendirmeler, sadece İmamoğlu'nun hukuki durumuyla sınırlı kalmayıp, Türkiye'deki yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve yerel yönetimlere yönelik baskılar gibi çok boyutlu konuları da içeriyor. Bu açıklamalar, muhalefetin iktidara karşı duruşunu bir kez daha net bir şekilde ortaya koyarken, ülkenin siyasi atmosferindeki gerilimi de gözler önüne serdi.

Özel, konuşmasının odak noktasını, İBB Başkanı İmamoğlu'nun tutuklanmasına yol açan süreçteki hukuksuzluk iddiaları ve iktidarın muhalefeti sindirme çabaları üzerine kurdu. CHP lideri, yargı makamlarının siyasi baskı altında hareket ettiğini ve bu durumun hukukun siyasallaşmasının açık bir göstergesi olduğunu vurguladı. Özellikle İmamoğlu'na yönelik "casusluk" suçlamalarını kesin bir dille reddeden Özel, bu iddiaların hem bilgisizlikten hem de kötü niyetten kaynaklandığını belirtti. İBB'nin bulut sisteminde veri tutmasını "yurtdışına veri gitti" şeklinde çarpıtmanın kabul edilemez olduğunu ifade eden Özel, "Ekrem İmamoğlu’na ‘casus’ diyenler, kendi partililerini aynı suçlamalardan nasıl kurtaracaklar, düşünsünler" sözleriyle iktidara ağır bir göndermede bulundu.

CHP Genel Başkanı, iktidarın muhalefeti susturma amacının sadece İmamoğlu ile sınırlı kalmadığını, bu durumun TİP Milletvekili Can Atalay ve TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın durumlarında da açıkça görüldüğünü dile getirdi. Yanardağ'ın dört kez cezaevine gönderilmiş bir gazeteci olmasının, Türkiye'deki basın özgürlüğünün ne denli tehlike altında olduğunun kanıtı olduğunu söyledi. Ayrıca, TELE1'e kayyum atanması kararının kabul edilemez olduğunu ve bunun basın özgürlüğüne doğrudan bir saldırı teşkil ettiğini belirtti. Özel, "Demokratik muhalefetin susturulmasına asla izin vermeyeceğiz" diyerek, bu baskılara karşı kararlılıkla mücadele edeceklerinin altını çizdi.

Özel'in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer önemli başlık ise, tutuklu Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe hakkındaki iddialardı. Özel, belediye müteahhitlerine yönelik baskıların olduğunu ve "Hakan’a iftira atmazsanız alacaklarınızı ödemem" gibi bir rezaletle karşı karşıya olduklarını öne sürdü. Bu durumun, yargı makamlarının acilen harekete geçmesini gerektiren ciddi bir iddia olduğunu belirterek, yetkilileri göreve çağırdı.

Bahçeli'nin 'Kara Kedi' Anlatısı: Siyasetin Ardındaki Gerçekler
Bahçeli'nin 'Kara Kedi' Anlatısı: Siyasetin Ardındaki Gerçekler
İçeriği Görüntüle

Konuşmasının en çarpıcı anlarından biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul için kullandığı "Fetret Devri" benzetmesine verdiği yanıttı. Erdoğan'ın "İstanbul’un bir kez daha Fetret Devri yaşamasına razı olmadıkları" yönündeki sözlerine karşılık veren Özel, İstanbul'u kimin yöneteceğine İstanbullu'nun karar vereceğini vurguladı. Özel, iktidarın yerel seçimlerde "Demokrasi tokadını yediğini" ifade ederek, meydan okumasını şu sözlerle tamamladı: "Kendine güveniyorsa hodri meydan, seçimleri yenileyelim." Bu çağrı, siyasi kulislerde büyük yankı uyandıracak ve erken yerel seçim tartışmalarını yeniden alevlendirecek nitelikteydi.

Son olarak Özel, Bolu'daki Grand Kartal Otel yangını davası ve Gebze'de çöken bina gibi toplumsal olaylara da değindi. Bu olayların sorumluları hakkında hala işlem yapılmamasını eleştiren CHP lideri, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un görevde kalmasını da sorguladı. Özel, bu tür olaylarda sorumluların hesap vermesi gerektiğini ve adaletin sağlanması için konunun takipçisi olacaklarını ifade etti.

Özgür Özel'in Silivri'deki bu kapsamlı açıklamaları, muhalefetin sadece hukuki süreçlere değil, aynı zamanda ülkenin genel siyasi ve toplumsal sorunlarına da ne kadar odaklandığını gösteriyor. İktidarın baskı politikalarına karşı net bir duruş sergileyen Özel, hem partisinin hem de muhalefetin sesini kısmaya yönelik her türlü girişime karşı mücadele azmini bir kez daha ortaya koydu. Bu açıklamalar, önümüzdeki günlerde Türkiye siyasetinin ana gündem maddelerinden biri olmaya aday.