Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda düzenlenen Gazze odaklı özel zirve, diplomasi sahnesinde dikkatleri üzerine çekti. Dünyanın en sıcak çatışma bölgelerinden biri olan Gazze için toplanan liderler, tarihi bir oturumda bir araya geldi. Gözler özellikle salondaki iki ismin üzerinde yoğunlaştı: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Donald Trump.
İlk dakikalarda sıradan bir oturum havası hakimken, Erdoğan ile Trump’ın yan yana oturması protokolün ötesinde güçlü bir mesaj olarak algılandı. İki liderin bu karedeki duruşu, küresel gündeme oturdu. Erdoğan, zirve boyunca Gazze’de yaşanan insani dramı ve uluslararası toplumun sorumluluklarını dile getirdi. Trump ise Filistin-İsrail meselesine farklı bir çerçeveden yaklaşarak, güvenlik ve diplomatik dengeyi önceleyen açıklamalar yaptı.
Zirvede öne çıkan başlıklar yalnızca insani yardımlar ve ateşkes çağrılarıyla sınırlı kalmadı. Enerji, bölgesel güvenlik ve mülteci krizine dair vurgular da dikkat çekti. Erdoğan, özellikle sivillerin korunması için uluslararası mekanizmaların güçlendirilmesi gerektiğini belirtirken, Trump ise çözüm için “güvenlik garantilerinin” öncelikli olması gerektiğini savundu.
Salondaki atmosferde farklı ülkelerden liderlerin yüz ifadeleri de kayda değerdi. Bazı delegeler notlar alırken, bazıları bu yan yana oturuşu dikkatle izledi. Erdoğan ve Trump’ın aynı masada bulunması, yalnızca politik bir tesadüf değil; ilerleyen süreçte Ortadoğu politikaları üzerinde yeni dengelerin habercisi olabileceği şeklinde yorumlandı.
Geçmişte iki lider arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı olmuştu. Özellikle Suriye politikası, güvenlik iş birliği ve ticari anlaşmalar konularında zaman zaman sert söylemler yaşanmış, zaman zaman da sıcak mesajlar verilmişti. Ancak bu zirvede ortaya çıkan tablo, ortak gündemlerde yeniden yan yana gelme ihtimalini gündeme taşıdı.
Zirve sonrası diplomasi kulislerinde, oturumun yalnızca sembolik bir fotoğrafla sınırlı kalmayacağı konuşuluyor. Erdoğan’ın uluslararası topluma yönelik çağrıları ve Trump’ın sert güvenlik vurgusu, ilerleyen günlerde yapılacak ikili temaslarda da etkisini gösterebilir.
Sonuç olarak, BM’deki Gazze Zirvesi yalnızca çatışmaya çözüm arayışının değil, aynı zamanda küresel güç dengelerinin yeniden şekillenme sürecinin de bir sahnesi oldu. Erdoğan ve Trump’ın yan yana verdiği kare, dünya kamuoyunda uzun süre tartışılacak ve uluslararası ilişkilerde yeni sorulara kapı aralayacak gibi görünüyor.