Türkiye'nin Derin Gerçeği: İmralı Tutanaklarından Çöp Dağına Şok Gerçekler
Türkiye'nin Derin Gerçeği: İmralı Tutanaklarından Çöp Dağına Şok Gerçekler
İçeriği Görüntüle

Ülke, bir yanda uluslararası finans çevrelerinde yaşanan dev şoklarla sarsılırken, diğer yanda toplumsal yapının temel direklerinde görülen derin çatlaklarla mücadele ediyor. Eğitimin geldiği nokta, sosyal güvenlikteki zaaflar ve yetişmiş insan gücünün ülkeyi terk etme hızındaki ürkütücü artış, iktidarın "imha ekibi" olarak nitelendirilen kadrolarının yarattığı tahribatın sonuçlarını gözler önüne seriyor.

Son dönemde bir lisede (Ankara Çankaya Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi) kaydedilen görüntüler, eğitimdeki çöküşün dramatik bir simgesi oldu. Öğrencilerin ders sırasında öğretmenleriyle alay etmesi, saygısızca davranışlar sergilemesi ve öğretmenin çaresizliği, meselenin münferit bir olaydan öte, eğitimin genel olarak içine düştüğü durumu anlatan çarpıcı bir fotoğraf olarak kayıtlara geçti. Bu durum, ebeveynleri çocuklarının geleceği konusunda derin endişeye sevk ediyor. Eğitimin kalitesizleşmesi ve genç nesillerin içinde bulunduğu şiddet ve saygısızlık sarmalı, sadece sınıflarla sınırlı kalmayıp, toplumsal hayatın her alanına yayılıyor.

Korunması Gerekenler İhmalin Kurbanı Oldu: Kapanan Dosyalar

Toplumsal çürümenin bir başka acı tablosu ise, Ukrayna'daki savaştan kaçan 5-10 yaş aralığındaki yetim çocukların Antalya'daki otellere yerleştirilmesiyle ortaya çıktı. Güvenlik zafiyeti, ihmal ve şiddetin yaşandığı bu olayda, asıl dehşet verici detay, otel çalışanları tarafından iki kız çocuğunun hamile bırakılması oldu. Üstelik bu skandalın ardından hem Türkiye'de hem de Ukrayna'da soruşturmaların kapatılması, adalet mekanizmasının işleyişine dair ciddi şüpheler uyandırdı. Bu tür olaylar, içeride masumların haklarının nasıl hiçe sayıldığını ve toplumun en savunmasız kesimlerinin bile korunamadığını gösteriyor.

Diğer yandan, cezaevlerindeki durum da adaletteki çifte standardı ortaya koyuyor. Fiziksel ve zihinsel engelli bir kişinin annesinin tutuklu yargılanması gibi vicdanları yaralayan kararlar alınırken, cinsel saldırı suçundan tutuklu yargılanan ve 9 ayrı suç kaydı bulunan tacizcilerin, tutukluluk süreleri göz önüne alınarak tahliye edilmesi, hukuk sistemindeki denge ve ahlak anlayışının geldiği noktayı sorgulatıyor.

Hekimler Kaçıyor, Enflasyon Yutuyor: Ekonomik Baskı

Toplumsal krizi derinleştiren en önemli unsurlardan biri ise ekonomik buhran ve buna bağlı olarak artan beyin göçü. Resmi kurum TUIK tarafından açıklanan enflasyon rakamı %31 olarak duyurulurken, bağımsız kuruluş ENAG'ın verisi ise %56.82 seviyesine çıktı. Bu devasa fark, vatandaşın gerçek hayat pahalılığının resmi rakamların çok ötesinde olduğunu kanıtlıyor. Bu şartlar altında, SGK ve Bağkur emeklilerinin Kasım sonu itibarıyla hak ettiği toplam zam oranı %11.20, memur ve memur emeklilerininki ise %17.56'da kalıyor. Bu rakamlar, hayat pahalılığı karşısında halkın alım gücünün eriyişini gözler önüne seriyor.

Ekonomik baskı ve çalışma şartlarının ağırlığı, ülkenin en kıymetli kaynağı olan yetişmiş insan gücünü kaçırıyor. Son 13 yılda 21.000’den fazla hekimin kamu kurumlarındaki görevlerinden istifa etmesi, ülkenin karşı karşıya olduğu sağlık sistemi çöküşünün en somut göstergesi. Rakamlar, yurt dışına gitmek için iyi hal belgesi alan hekim sayısının son 10 yılda tam 40 kat arttığını gösteriyor. Hekimler, kamu kurumlarındaki ağır çalışma şartlarından, düşük ücretlerden ve artan şiddetten kaçarak çareyi ülkeyi terk etmekte buluyorlar.

Bu büyük haber başlığı da gösteriyor ki, ülkedeki rant devşirme düzeni, sadece uluslararası itibar ve şirketlerin geleceğini tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun en temel yapılarını da içten içe çürütüyor.