Duayen gazeteci Uğur Dündar’ın sunduğu, gerçeklerin er meydanı olarak bilinen Arena programı, Türkiye’yi sarsacak yeni bir skandalı daha gün yüzüne çıkardı. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, programın bu haftaki konuğu olarak Et Süt Kurumu (ESK) Başkanı Mücahit Taylan hakkındaki çarpıcı iddiaları ve bu iddiaları destekleyen belgeleri tek tek kamuoyuyla paylaştı. Çömez’in ortaya koyduğu kanıtlar, sadece bir bürokratın ticari ilişkilerini değil, kamu yönetimindeki dürüstlük ilkesini de derinden sarsacak cinstendi.

Müsavat Dervişoğlu'ndan İmralı Kararına Sert Tepki
Müsavat Dervişoğlu'ndan İmralı Kararına Sert Tepki
İçeriği Görüntüle

Skandalın odağında, Mücahit Taylan’ın geçmiş günlerde ortaya çıkan Macaristan’daki bir şirkete ortaklığı bulunuyordu. Söz konusu şirketin "Green Farm and Trade" adını taşıdığı belirtilmişti. Başkan Taylan, bu ortaklığın öğrenilmesinin ardından bir açıklama yapmış, ortaklığını kabul etmesine rağmen, "Ben yasadışı bir şey yapmadım. Ticarette yapmadım" diyerek kendisini savunmuştu. Ancak Turhan Çömez, mevcut yasalara göre, Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) ve kamu iştirakinde görev yapan bir kişinin, kendi görev alanıyla ilgili bir şirkete ortak olmasının dahi tek başına bir suç teşkil ettiğini sert bir dille ifade etti.

Taylan’ın "ticaret yapmadım" sözlerinin büyük bir yalan olduğunu iddia eden Çömez, Macaristan Maliye Bakanlığı’na sunulmuş resmi evrakları ele geçirdiğini açıkladı. Bir mali müşavirin imzasıyla deklare edilen bu evraklar incelendiğinde, Taylan’ın ortak olduğu şirketin tam 1 milyar liralık bir ciroya ulaştığı ortaya çıktı. Çömez, bu durumu şu çarpıcı soruyla gündeme taşıdı: "Sorum şu, bürokratım dedi ki şirketim var ama iş yapmadım fakat bakıyoruz ki 1 Milyar liralık iş yapmış." Bu devasa ciro, Taylan’ın kamuoyuna yaptığı “ticaret yapmadım” açıklamasını doğrudan çürüten bir delil niteliği taşıyor.

Şirketin yapısına dair ortaya çıkan detaylar ise skandalın boyutunu gözler önüne serdi. Çömez, 1 milyar liralık ticaret yapan bu şirketin genel merkez adresini canlı yayında gösterdi. Şirketin merkezi, bir ticarethaneden çok, sıradan bir ev adresi olarak gözüküyordu. Turhan Çömez, "Siz 1 Milyarlık ticaret yapacaksınız sonra bir şirketiniz olacak ama adres bir ev. Şu anda bu şirketin hiç çalışanı yok ama 1 Milyar liralık iş yapmış" diyerek, böylesine büyük bir cironun kayıtlarda ofissiz ve çalışansız bir şirket üzerinden yapılmasının mantıksızlığına dikkat çekti ve şirketin "hayalet" yapısına vurgu yaptı.

Ancak programdaki asıl önemli belge, Et Süt Kurumu Başkanı’nın iddialarını tamamen yerle bir etti. Turhan Çömez, Mücahit Taylan’ın ortağı olduğu şirketin, doğrudan Et Süt Kurumu’na mal sattığını gösteren belgeyi ve faturayı paylaştı. Belgede şirketin adının ve altında da Et Süt Kurumu’nun adının yazdığını belirten Çömez, satılan malın canlı hayvan olduğunu vurguladı. Bu belge, Taylan’ın "ben hiç ticaret yapmadım" sözlerinin büyük bir yalan olduğunun en somut kanıtı olarak sunuldu. Çömez, elindeki bu belgeyi Tarım Bakanı'na göndermeye hazır olduğunu da ifade etti.

Çömez, Taylan’ın Et Süt Kurumu başkanlığı görevine gelmeden önce Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde hayvancılık işleriyle uğraştığını da hatırlattı. Başkanın göreve gelmesiyle birlikte, Türkiye'ye Macaristan'dan ithal edilen 4 milyon kiloluk et ticaretinin yapılış şeklinde büyük değişiklikler yaşandığını iddia etti. Balıkesir’den tanıdığı Osman Kuş, Hüseyin Köse, Aylin Acar, Ayçin Acar ve Alp Atakan Acar gibi isimlerin, Taylan’ın eski iş arkadaşları olduğunu belirten Çömez, bu kişilerin Macaristan’daki Attila Koletiç ile entegre edilerek ticaretin devam ettirildiğini söyledi. Çömez, tüm bu koordinasyonun, "farkında olmadan yapılacak iş değil" olduğunu, aksine bilinçli bir organizasyonla yürütüldüğünü açıkça ima etti.

Tüm bu belgeler ışığında İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Tarım Bakanı'na yönelik çok sert bir istifa çağrısında bulundu. Bakan’ın bu iddialar ilk ortaya çıktığında "İddiası olan ispatlasın" demek yerine, "Ben bu konuyu didik didik edeceğim" diyerek milleti tatmin etmesi gerektiğini belirtti. Çömez, elindeki belgelerden Tarım Bakanı’nın bilgisinin olmaması durumunda bunun "büyük bir felaket" olacağını, eğer haberi var ve gereğini yapmadıysa durumun bir "skandal" olduğunu ifade etti. Sonuç olarak, her iki durumda da Tarım Bakanı’nın "istifa etmesi şart" diyerek kamuoyuna ve hükümete açık bir meydan okuma ile çağrıda bulundu. Gündeme bomba gibi düşen bu skandalın, Türkiye siyasetini ve kırmızı et piyasasını nasıl etkileyeceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.